HDP, yeni umutlar ile siyasi hayata merhaba dedi.
HDP (Halkların Demokratik Partisi) hafta sonu yapılan
kongresi ile tabela partisi olmaktan çıktı ve siyasi yaşamımız içinde kendisine
biçilen rolü oynamak için yerini aldı. Elbette bundan sonra HDP üzerine bir çok
yazı yazılacak ve tartışma konusu edilecektir. Siyasi yaşama henüz yeni adım
atmış bir parti hakkında benim önyargımı kısaca yazayım istedim.
HDP parti olmayan parti olarak kurulmuş bir ittifaklar
birliğidir. (Bu önyargıma MYK seçimlerine bakarak rahatlıkla söyleyebilirim,
HDK’nın (Halkların Demokratik Kongresi) bir izdüşümü gibi) bu ittifakların ne
kadarı birbiri ile uyumlu, ne kadarı olaylara ortak pencereden bakıyor
bilemiyorum ama yakın geçmişimize bakarak bir biri ile yan yana gelmesi dahi
düşünülemeyen yapılar bu ittifak /proje içinde yan yana gelmiş konumunda... AKP
ile sıcak ilişki içinde olandan, AKP ile mücadele edene kadar siyasi yapılar bu
parti gibi olmayan partinin içinde kendilerine koltuk bulmuş gözüküyor.
ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) kuruluş aşamasında ki
durumuna uygun bir görünüm veriyor. ÖDP kuruluşundan kısa bir süre sonra Kürt
sorununa bakış açısı yüzünden parçalandı. HDP ise Kürt sorunu yüzünden
parçalanmayacağına inancım tam, çünkü hepsinin ortak noktası Kürt sorununda tek
muhatabın PKK (Partiya Karkerên Kurdistan) ve devlet olduğu görüşünde hemfikir.
Açılış konuşmasında Levent Tüzel müzakere içinde üçüncü güç olmayacaklarını
açıkça ilan etmiş konumundadır.
HDP, Gezi Direnişinin sloganlarını kullanabilir ama “Gezi Ruhunu”
içinde taşıyabilecek bir yapısı yok, çünkü gezi; partisi olmayanların seslerini
olabildiğince yükselttiği bir platform özelliğini gösteriyordu. Örgütlenme
dikey değil, yatay ve her bireyin sesini duyurabileceği platformları içinde
barındırıyordu odak noktası Kürt sorunu değildi. HDP ise partilerin ve siyasi
yapıların bir ittifakı konumundadır, o yüzden HDP, gezi partisi denilemez.
Devletin ‘akil insanları’ ile PKK seçtiği ‘akil insan’
olduğunu söyleyebileceğimiz insanlar bir araya gelmiş ve yeni bir propaganda
aracı olarak kurulmuş bir parti gibi olmayan parti görünümündedir. Siyasi
partiler her ne kadar heterojen yapı göstermiş olsalar da, ortaklaştıkları ve
amaçları yönünden homojen bir yapı özelliği gösterirler. Her bir üyesinin duruş
ve bakış açısı farklı olan siyasi yapıların oluşturduğu bir siyasi parti,
siyasi hayatımız içinde bir iki deneme dışında olmamıştır. Parti, ideolojik ve çıkar
birliği olanların bir araya geldiği bir örgütlenme biçimdir. HDP bu anlamda
çıkar birliğini Kürt sorunu üzerine kurmuş gözükmektedir. Türkiye’yi
kucaklayamayan BDP (Barış ve Demokrasi Partisi), HDP ile Türkiye’yi kucaklamak
ve “çözüm süreci”nde görüşlerini geniş tabana anlatma arayışının bir sonucu
olarak ortaya çıkmış gibi izlenim vermektedir. Almanya’da olan bir siyasi parti
CDU ve CSU örneğinin Türkiye’ye uygulaması olarak bir anlamda karşımıza
çıkmaktadır.
HDP kuran bileşenlerin aynı zamanda hala yasal olarak açık
olan siyasi partilerin bir temsilcisi ve organik ve ideolojik bağları devam
etmektedir. HDP içinde o partilerin bir temsilcisi konumundalar. HDP, gerçek
anlamda bir parti olduğunda diğer partilerin HDP çatışı altında birleşmesi
beklenmektedir. Bu birleşme oluncaya kadar HDP yukarıda da sözünü ettiğim gibi
parti olmayan parti özelliğini koruyacaktır.
ÖDP, kuruluş sürecinden bugüne kadar parçalana parçalana
küçülmüş ve kalanların yeniden sokaklarda sesini yükseltmek için politikalar
ürettiği zaman dilimi içinde (Gezi direnişi kısa öncesi ve sonraki süreç) ;
ürettiği sloganların (radikal söylemlerinin) ağırlığını parti örgütlenmesi kaldıramadı,
çünkü ona göre örgütlenmiş bir yapısı yoktu. Gezi direnişi sırasında bu
sloganların hayat bulacağı her türlü koşullar hazırdı ama parti bir anlamda
olayların gerisinde kaldı ve çöktü... (Çok iddialı söz olduğunun farkındayım
ama ne yapayım ki o günden beri ÖDP medyada eş genel başkanın görünmesi dışında
pratikte bir politika üretmediği gözlemime dayalı olarak oluştu. Parantez
içinde parantez açmış olacağım ama yanlış anlaşılmaları en aza indirmek ve
sonrası tartışmamak için vurgulayayım; Gençlik Muhalefeti ve BirGün Gazetesi
satışı ve değişik olaylarda isimlerinin duyulması partinin çalışması anlamına gelmiyor,
sadece bir biriminin başarısı olarak öne sürülebilir, ki BirGün Gazetesi ÖDP
yayın organı değildir.) Üretilen
sloganlar ve söylemler devrim üzerine olduğunda ona göre örgütlenmek
gerektiğini pratikte gösterdi.
HDP, hedefi içinde devrim yok ama müzakere ve Kürt sorunun
çözüm sürecinde nerede duracağı net ama PKK nasıl bir strateji izleyeceği
konusunda netlik yok. Parti, PKK göre nasıl biçimlenecek ve tepki gösterecek
işte işin kritik noktası burası olduğunu düşünüyorum...
Siyasi yaşamımıza katılan HDP’ye karşı önyargılarımdan
bahsettim ama ne olursa olsun yeni kurulan parti hayırlı uğurlu olsun... Yeni
bir deneme ve bu projeyi hayata geçirenler umarım hedeflerine ulaşırlar
demekten başka elimden bir şey gelmiyor...
İsmail Cem Özkan