7 Şubat 2015 Cumartesi

Sanattan kimse korkmaz, sanat korkutucu değildir.

Sanattan kimse korkmaz, sanat korkutucu değildir.

Hangi sistem altında yaşarsanız yaşayın, hangi rejim altında olursanız olun sanattan kimse korkmaz, sanat korkunç değildir.
İktidar, iktidar koltuğunu kaybedeceğinden endişelenerek iş yapar ve endişesini bastırmak için; baskı araçlarını kendi hizmetine sunulan hukuki, ahlaki, geleneksel kuralları en sonuna kadar kullanır. İktidarın amacı daha fazla iktidarda kalarak yaratmış olduğu çıkar ilişkisi ortamından olabildiğince yararlanmak ve kendi çevresine çıkarsal ağı daha karmaşık oluşturup, iktidar koltuğunda uzun süre kalmayı amaçlar. İktidar ilişkileri, karmaşık çıkar ilişkilerin bir biri ile olasılık üzerinden kurgulanması, ilişkilerin uzun süre devam ettirmesi üzerine kuruludur. Her çıkar ilişkisi başka çıkar ilişkisi ile çatışır ve bu çatışmanın yaratmış olduğu krizi iktidardaki yönetebildiği sürece koltuğunda oturur.
İktidar olan her yerde kriz vardır, uzun süre iktidar kalmanın birinci koşulu krizleri yönetebilme yetkisini elinde tutabilmek ve yönetebilmektir. Krizi yönetemeyenler tarih içinde yerini kısa sürede alır. Her çıkarsal ilişki bulunan zaman içinde daha karmaşık hale gelir, her şeyi ile paralele giden çıkarsal ilişkiler bile bir zaman sonra yolları çelişir ve daha çok pay elde etme hırsına dönüşebilir. Bu çıkar ilişiklerin çatıştığı ortamda kaos oluşabilir, kriz bu kaos ortamın sonucudur.
İktidarda kalmanın ve iktidar yolunda oluşan korkuların hiç biri sanat ve sanatçı ile ilişkili yoktur. Ancak iktidara gidiş yolunda kullanılan söylem ve daha keskin ve direkt anlatım aracı olarak sanat eserlerinden ve sanatçıdan yararlanır. Bu araçlar da parası olana ve güce göre sanatçının tercihi önemli rol oynar. Kullanan kim olursa olsun (ister sipariş, ister gönüllü) üretilmiş ürünlerin amacı yönünde popüler araçlar tarafından hedef kitleye ulaşımı sağlanır. Bu üretilen ürünlerin ne kadarı gerçek anlamda sanat ya da değil konusu her daim tartışma konusu olmuş olmasına rağmen, para ile ve karşılığı olan özgün ürünlere sanat adını verildiğini hiç akıldan çıkarmamak gereklidir. Belli bir estetik kaygı ile belirli kurallar içinde üretilmiş eserlere sanat adını vermiş olursak eğer, bu kaygıları karşılayan ama erk sahibinin ihtiyacını yerine getiren eserler ancak bir amaca hizmet eder ve korku yaymaz. Ancak sonucu ve kullanıma amacına uygun olarak tedirginlik yaratır ve bu tedirginliği korku ile karıştıranlar sanattan korkuyorlar söylemini kullanmaya eğilimlidirler.
Hiçbir sistem, rejim sanattan korkmaz amacı doğrultusunda o sanat ürünlerini kendi amaçları için kullanmak için iktidar ve erk sahipleri algılar ile oynayabilir, gerek gördüğünde dolaylı veya direkt propaganda aracı olarak kullanabilir. Her propaganda aracının amacı karşısında ki hedeftekinin zayıf noktasını kitleler tarafından algılanmasını ve var olan dengelerin bozulamasın hedefler. Ama bu sanatın işi ve görevi değildir. Sanat anlık çıkar ilişkisi içinde sadece bir meta ve uzun süreli yatırım aracı olarak bulunduğumuz zaman diliminin ruhuna işlemiştir. Meta olan her şey alınır satılır, yatırım aracı olarak kullanılır. Bugün tiyatro salonlarında oynanan oyun, sergi salonlarında sergilenen her eser bir çıkar ilişkisinin parçası ve üretenden daha çok aracıların para kazandığı bir çarkın parçasıdır.
Kısaca yaşadığımız zaman diliminde parayı veren düdüğünü çalar, istediği aracı propaganda aracı kullanabilir. Bugün sisteme, rejime hiç eleştiri getirmeyen her ürün, her bohem havada yaratılan ilişkisi dolaylı olarak rejimin daha uzun süre yaşamasını ve hayattan memnuniyeti ifade eder. Rejime, iktidarı rahatsız etmeyen her sanat eseri, sanatçı dolaylı olarak rejime ve iktidara destek veren dolaylı propaganda aracı işlevini görür ve iktidar gerek gördüğünde üretilen ve üretenleri bu meta ürünlerini ve üreticilerini kullanır.
Sanat dalı korku yaymaz, hiç bir sisteme de korku vermez. Günümüzde sanat, parayı verene hizmet eder, paraya boyun eğmiştir sanat. (Gerçi eğmediği bir an var mı düşündüm, para bulunmadan önce belki dedim kendi kendime!)
Bir çok insan ezberlemiş olduğu kalıp cümleler kurar ve konuşmalarında tekrarlarlar. Örneğin “sanattan korkuyorlar!” kalıbı gibi.  Kalıp cümleler genelde doğruyu yansıtmaz, sadece bir alışkanlığın devamını göstermekten başka…
Sanat eserleri yasaklanıyor, sanatçılar içeriye atılıyor, hatta derisi yüzülüyor, şimdi bunlar korkudan değil mi diye düşündüğünüzü duyar gibiyim. Evet, yasaklar korkudan değil, başka çıkar ilişkisinin ortaya çıkarmış olduğu dönemlik şeylerdir, çünkü yasaklanan şeyler yine aynı iktidar ve rejim içinde yasaklanmadan çıkarılıp hatta rejimin savunduğu söylem bile olabiliyor. Yasaklar, anlık kriz döneminde krizi yönetme aracı olarak kullanılmaktadır, o da korku değil, sadece tedirginlik yaratmak ve rahatsızlık vermek için bir propaganda aracıdır. “Bakın baş kaldırırsanız bakın başınıza neler neler gelir!” diyerek gözdağı vermenin başka bir boyutudur.
Korkan insan korktuğu yerin yanından geçerken ıslık çalarmış, sanat eserlerinin, sanatçının yanında geçerken erk sahibinin ıslık çaldığını hiç görmedim!
İsmail Cem Özkan