Ali
Asker
Hozat’lı
bir delikanlının atalarından duyduğu türkülere yaşadığı çağın ruhunu katarak
yeniden üretmesi ile oluşur Ali Asker. Ali Asker devrime inanmıştır,
devrimcidir. Bir gün gelecek eşit haklar içinde çok kültürlü bir ülkede yaşama
hayalindedir. O Dersim’lidir. Acı ile yoğrulmuştur yakın tarih ve acıyı
yaşayanlardan almıştır ağıdın, öfkenin nefesini. Henüz bitmemiş bir sürecin ara
kuşağı olarak doğmuştur, zorunlu kalmıştır Elazığ'a göç etmeye. İyi ki de
etmiştir, orada öğrenmiş ve yaşamıştır aşık geleneğini. Oraya gelen aşıklardan
nefes almıştır, bilgi almış, onların önünde ilk sınavını vermiştir. İlk
sınavını verdiğinde bir kahvede çay dağıtmaktadır. O emeği ile emeğin yardımı
ile çıkacaktır, umudun merdivenlerinden.
O
devrimcidir, devrimcilerin katledilmesini içinde yanan alevin yeniden dışarıya
ezgiler ile vurmasını yaşamıştır. O artık şehir şehir, kasaba kasaba, köy köy,
nerede bir direniş varsa, nerede bir örgütlü devrimci yapı varsa orada sahne
alacak, içinden gelen ateşin ezgilerini sloganlar eşliğinde seslendirecektir. O
kendi emeği ve gücü ile katılacaktır kavgaya ve hiçbir karşılık beklemeden,
sürekli dayanışarak, hiçbir yardımı gözetmeden yola çıkmış ve yolda sesine ses
katacaktır. O sadece yol parasına yola çıkmış, geri dönmeyi düşünmemiş bir
devrimcidir ve o dönüşü olmayan tolda işkence tezgahında kaybettiği kardeşinden
sonra yurt dışına sürgüne gidecektir, çünkü düşman onu yakalasaydı kardeşinden
farklı bir sonuç beklemiyordu. Yoldaşları işkence tezgahlarında, darağacında,
direnerek dağda vurulmuş, öldürülmüş ve o sürgünde onların öfkesini, acısını,
beklentisini ezgiye dökmüş söylemiş dayanışma gecelerinde, devrimci
etkinliklerde sahneden seslenmiş, sahne bulamadığı zaman evinde besteleri ile
seslenmiş, o sadece ezgileri ile yol almış devrimcidir ve devrimci olmanın
gereğini yapmış, elindeki nota ile saldırmış karanlığa…
O
bir devrimcidir, devimci yolda düşenlerin olduğu yerde düşenlerin arkasından
ağıt yakmamış, sadece öfken ile umudu birleştirmiş... O içinde beslediği
büyüttüğü umudunu sürekli ezgilerine aktarmış, aktarmakla kalmamış
seslendirmiş. Seslendirmek isteyenlere de izin vermiş bir alçak gönüllüdür. O
devrimci dayanışmanın, devrimci olmanın ne olduğunu yaşamı ile kanıtlamıştır. O
sıradan bir askerdir, o bir neferdir, o bir sanatçıdır. O büyük laflar
etmemiştir, inandığını söylemiş, elinde olan teoriye uygun bir dünya hayal
etmiş ve o hayalini hayata geçirmek için mücadele etmiş bir devrimcidir. O
devrimci bir sanatçıdır ve üretmeye devam etmektedir. En umutsuz olduğunda bile
yeniden umut bulmuş, en küçük tohumdan bir orman olacağını bilerek bakmış
hayata.
“Yemeden
içmeden mahrum kaldıysak
Her zaman zayıftan yana olduysak
Varımız yoğumuz hepsini serdiysek
Gelecek aydınlık günler içindir.”
Her zaman zayıftan yana olduysak
Varımız yoğumuz hepsini serdiysek
Gelecek aydınlık günler içindir.”
Ali
Asker 50. satan yılını kutluyor, selam olsun devrimcilere, selam olsun devrimci
yolda yürüyenlere, selam olsun düşenlere, selam olsun varlıkları ve ruhları ile
aramızda olanlara, selam olsun Ali Asker’e…
İsmail
Cem Özkan