3 Şubat 2009 Salı

Bugün ilerici olan görüşler, yarın iktidara geldiğinde gericileşir!

Bugün ilerici olan görüşler, yarın iktidara geldiğinde gericileşir!

Tarih ilericiler ile tutucuların mücadelesi gibi algılanır. İlericiler adı üzerinde toplumun yeni sözleşme imzalatarak yola devam etmesini ister, tutucular ise var olan düzenin devamı yanındadırlar.

Düzen değişimi öyle kolay olan bir süreç değildir, birikimin sonucunda olur, tesadüfi gelişmeler bu birikimi tetikler ve toplum ileri bir adım atar, fakat bu adım her zaman aydınlığa doğru olmaz, bazen de karanlığa doğru olabilir. Tarih bir doğru üzerinde hareket etmez, o yüzden toplumların dönüşümü incelenirken tek doğru kavramı bakış açısı ile açıklanamaz!

Bugün ilerici olarak algıladığımız güçlerin, iktidara geldikten sonra kısa zamanda nasıl gericileştiğini ve kazanmış olduğu düzenin devamı için her türlü ilerici hareketi bastırdığına şahit oluruz. Onlar, iktidarın kendilerine verdiği olanakları sonuna kadar kullanma taraftarıdırlar. Gericileşen ve tutuculaşan iktidar, değişimin rüzgarı ile sarsılmaya mahkumdur, çünkü hiçbir iktidar, sonsuz olarak iktidarda duramazlar, mutlaka başka bir hareket onu yıkacaktır.

İktidara gelenler gericileşir. İktidara daha önce gelmiş güçler gericileştiği için, yeniden iktidara geldiklerinde ilerici olma özellikleri yok olmuştur. İktidardaki tutucu bir yapı, yerini başka bir tutucu yapıya bırakabilir. Bugün yaşadığımız demokrasi, bu görev değiştiren tutucuların iktidar mücadelesidir. Tutucu partiler, iktidar mücadelesi yaparken öz itibari ile birbirinden o kadar uzak değildirler, onları bir birinden ayıran lider faktörüdür ve iktidar nimetlerini paylaşan sermaye gruplarıdır. Her sermaye grubu kendine ait bir iktidarı ve iktidar adayını önceden belirleyerek, var olan sistemin daha uzun yaşamasına imkan sağlamak olarak algılayabilirsiniz. İktidardaki partilerin değişmesi, sistemin güvenliği açısından zaman kazanmak ve tıkanan sistem sorunlarının çözümünü sağlamak için kullanır. Fakat iktidara daha önce gelmiş partiler, toplumu ileriye taşıyamazlar, çünkü onlar gericileşmişlerdir.

Muhafazakarlaşan partiler ilerici partilerin büyümemesi için ellerinden geleni arkalarına koymazlar, onları kendilerine benzetmek için her türlü yolu denerler. O yüzden her ilerici unsur iktidar saldırısı altındadır. Bu saldırıdan kurtuluşun tek panzehir parti içindeki dayanışmadır, güvendir. Bu güven ve dayanışma ortadan kalktığında, iktidara gelememiş muhafazakar parti görünümüne düşer ve elde ettiği kazanımları koruma yoluna gider. O küçük ve marjinal yapı içinde dahi iktidar mücadelesi olur. Bu durum, iktidarda ve muhalefette yer alan muhafazakar güçler tarafından onaylanarak, onların yaşam alanları açılır ve her türlü olanak onlara sürülür, bu sayede onların çekim gücü sayesinde ilerici güçlerin enerjileri bir şekilde yok edilir. İlerici güçlerin enerjilerinin ve umutlarının yok edilmesi sistemin devamı için bir güvencedir.

Bireysel çıkışlar her zaman bireysel kazanımlara mahkumdur. Ondan dolayı muhafazakar partiler bireysel olarak yanlarına gelenlere kucak açar ve onları kendi listelerinden aday göstermekten sakınca görmezler. Bu sayede kısır döngü içine girmiş olan muhafazakar partiler, sistemin yaratmış olduğu krizlerden kurtuluş için geçici olarak kapı açılması anlamına gelebilir. İktidara gelen her ilerici yapı gibi bireyde zaman içinde gericileşir. Var olan sistemin güçlü savunucu rolüne hemen kavuşur!

Bütün bu sözlerim, sınırları belli olan ülkeler için geçerlidir, fakat bu sınırlara dışarıdan müdahaleler ile muhafazakar kavramı zaman içinde değişim gösterebilir. (ilişkiler daha karmaşıklaşabilir) O ülkenin iktidarının uzak görüşlülüğü, o dış müdahalenin yönü ile ilgilidir. Ülke üzerinde etkili olan güçlerin global siyasi tercihleri, ülkenin geleceğini ve bugününü belirlemektedir. Çünkü kendi içinde durağan hale gelmiş devletler, hiç beklenemedik bir şekilde dinamikleşmekte ve o global tercih yönünde biçim alabilmektedir. Değişim çok hızlı bir şekilde olmaktadır. Bu değişim, ülke içindekiler henüz tam olarak anlayamadan ve içselleştirmeden başka müdahaleler ile ülkeler biçim değiştirebilmektedir. Ülkenin iç dinamikleri de dış güçlerin etkisi altında olabilir ve dış güçlerin istedikleri sosyoekonomik politikaları uygulayacak liderler bulmakta zorlanmamaktadırlar. Bugünkü demokrasiler, demokrat olmayanların demokrasi oyunudur!

Demokrat olmayanlar derken onu kısaca açıklayayım, liderler gün geçtikçe daha az kelime ile çok şeyi açıklamaya çalışır hale geldiler, vücut dili daha önem kazandı. Vücut dilini öğrenmek için kurslara gidiyorlar, şimdi sormak lazım bu liderlerin kaçı gerçek anlamda edebiyat bilgisi ile donanımlıdır? Danışmanları tarafından yazılan alıntılar dışında kendilerin anında alıntı yapabilecek kadar kaç edebi eser okumuşturlar? Bu sorunun yanıtı, eğitim seviyesi ile orantılıdır. Bütün dünyada eğitim seviyesinin aşağıya çekilmesi, sağlık sektörün ticari olması, sosyal devlet gereklilerin ortadan kaldırılması bir global tercih sorunu değil midir? Glaobal güçler, glaobal çapta belirli program dahilinde ülkelere müdahil olmaktadırlar. Bu müdahale muhafazakar yapının yeni biçim alması ile sonlanmaktadır. İlerici güçler bu oyunu bozabilirler, örnek mi dersiniz, kafanızı kaldırın Latin ülkelerine bakın!

Bugün bir çok ülkede liderlik mücadelesi muhafazakar güçler arasında geçmektedir! Daha önce iktidara gelmiş olanlar her ne kadar ilerici unsurları içinde barındırmış olsalar da muhafazakardırlar. Muhafazakar partinin ilerici olarak yönlendirilmesi çok zordur, hatta bugünkü demokrasi anlayışı içinde imkansızdır!

Bugün global politikaya entegre olmuş ülkelerde demokrasiler, demokrat olmayanların demokrasi oyun olarak geçmektedir!