26 Temmuz 2009 Pazar

Sorular kirletilmeden yanıtlanabilir mi?

Sorular kirletilmeden yanıtlanabilir mi?

Ercan Ayaz Berlin’de arkadaşım, onun ile telefon ile her konudan konuşuruz, sohbetlerimizde kafamızdaki soruları karşılıklı sorarız. O konuşmalardan birinde kafasına takılan soruyu dillendirdi. Soruyu ortaya çıkaran Fenerbahçe TV’de yapılan bir program. O programda ‘Kurtuluş Savaşı’ sırasında, İngiliz askerlerin Fenerbahçe kulübünün binasını basmaları ve silah aramaları anlatılır. Fakat ne tesadüftür ki, İngilizler silahları bulamazlar. O dönemde İstanbul, silahların Ankara’ya doğru yolun başlangıcı sayılır. İstanbul’da silah fabrikası olmadığına göre, silahlar neden İstanbul’a gelir ve oradan Ankara’ya doğru yol alır. Ankara’ya giden silahların yapım yerleri neresidir?

Bizim beyinlerimizin soracağı soru değildir, çünkü bize soru sormayı eğitime başladığımız gün unutturdular. Beyinlerimiz eğitim adı verilen bombaların altında yok edildi ya da kirletildi. Eğitim, savaş olmadan kitleri yönetmek için kullanılan en büyük silahtır. Bu silah sayesinde, ulus devletin istediği bireyler yaratıldı ve ona uygun olarak geçmiş yaratıldı. Resmi tarih, insanlık tarihi içinde uzun bir süreyi kaplar. Bize öğretilen tarih, yönetenlerin ve galiplerin tarihidir. Ezilenlerin ve yok olanların tarihi arkeoloji bilimi içinde, yeniden yazılmak keşfedilmeyi bekliyor. Arkeolojik çalışmalarda eğer resmi tarihe uygun değilse yeni bulunan veriler, yok edilir ya da üstlerindeki toprak kaldırılmaz!

Beyinlerin kirletilmesi, adı konmamış savaşın sonucudur. Savaş yaşamın her anında var olduğunu, kirlenen beyinler ve biçimlendirilen beyinler ile görmekteyiz. Çıkarlar uygun geldiğinde, düşmanlar bir anda kardeş olabilmekte, kardeşler ise düşman olarak birbirine kırdırılmaktadır. Eskiden, devletlerin çıkarları ve ulusların çıkarları öndeyken, günümüzde firmaların çıkarları daha öne geçmiştir. Firmaların çıkarları yönünde beslenme alışkanlıklarımız ya da sağlığa bakışımız bir anda değişmektedir. Sağlık bir sektör olması uzun bir zamanı almaz, çünkü sosyal devlet henüz kırpıntıda olsa yaşmaya çalışırken, serbest piyasa koşularının sağlık alanına yansıması ile sağlığa bakış açımız değişmiştir. İlaç firmaların çıkarları yönünde insanların yaşamaları veya ölmeleri belirlenebilmektedir. Gerektiğinde ilaç firması çıkarları yönünde, bazı hastalıklar abartılarak, o ilacın depolarda durması önlenebilmektedir. Ya da piyasa yaratılarak o ihtiyaca yönelik ilaçlar üretilmektedir.

Soru sormayı bizler unuttuk, çünkü soru sormak için o konuda bilgi sahibi olmamız gereklidir. Bilgi sahibi olmadan kanı sahibi olduk. Her konuda bir önyargımızın olması, her konu hakkında bilgi kırpıntıların altında ezildiğimizden, bir bomba sonrası kalan ortamdan daha karmaşık ve kaotik bir durumda kalmaktayız. Bu karmaşık durum sonucunda, sağlıklı bireylerin olmaması ve çağdaş hastalıkların birçoğunun kökünün psikolojik olması tesadüfi değildir. Bu sorunların temelinde beyin kirlenmesi yatmaktadır. Yetişkin birey, çocuklara göre daha çok şeyden korkmaktadır ve cesareti yoktur!

Yazının başında sorduğumuz soruya doğru gidersek, neden silah İstanbul’dan Ankara’ya doğru kaçırıldı? Silahlar neden, örneğin; Sinop ya da Trabzon’dan veya başa bir yerden gelmezde, İstanbul’dan gelir?

İstanbul, İngiliz işgali altındadır. Her tarafta onların casusları ve savaş gemileri ile çevrilidir. Onlardan habersiz kuş uçmaz. İşgalden önce saray açıklarında savaş gemileri koşullanmıştır. İngilizler, İstanbul’a yabancı değildir. Daha önce gelmiş ve yerleşmişlerdir. İşgal öncesi de sarayların önlerinde İngiliz bayraklı gemiler durmaktadır. Onların mutlak olarak kontrol ettikleri boğazda, belirli bir noktadan silahlar gider. Gören gözler, nasıl olurda bu silahların hareketini göremez? Silahların hareketi çok önemlidir, silah demek, kara paranın hareket etmesi anlamına gelir. Ordular, ülkeleri için en büyük tehlikeyi kara para olarak görürler. Eğer kara parayı kontrol edebilirseniz, ülkeyi istediğinizi gibi kontrol edebilir ve yönetebilirsiniz. O dönemde, kara parayı kontrol edebilecek bir düzeyde yapılanma geliştiren ve gerekirse kara para yaratan İngiliz egemenliği altında, bu silahlar belirli rotayı takip ederler ve neden bu silahların büyük bir bölümü Ankara yoluna düşer?

Bu sorular eğer kirletilemeden yanıtlanırsa, acaba nasıl bir sonuca ulaşırız? Bugün tartışılan Kerkük sorunu ya da sınırların çizilmesi konularına, yeni bilgiler ışığı altında nasıl bakardık?

Beyinlerde yaratılan tahribatın büyüklüğünü acaba nasıl öğrenebiliriz?