Dereler yok olmuş, yatakları artık boş.
Hep kıskanmışımdır isim söyleyince onun hakkında bir şeyler
anlatmak, şarkıcının ismini söyle hemen şarkısını söylemek. Şehir isimleri,
insan isimleri, doğada yaşanan her hangi bir şeyin ismi. Ben de isim tutma yeteneğim
yok, dil öğrenirken de bu zorluğu çok çektim, isimler bende çağrışım yapmaz,
benim hafızam fotoğraf hafızasıdır, bir şeyi göreyim fotoğraflarım, o fotoğraf
sürekli beynimin bir yerinde durur, o fotoğrafı çağrıştıran bir şey olduğunda
gözümün önüne o fotoğraf gelir.
Çok yer gördüm çok yer gezdim, binlerce insan ile tanıştım,
milyonlarca insanın yarattığı eserler ile göz göze geldim. İnsan doğayı
biçimlendirirken, doğada insanı biçimlendiriyor. Ta ki bugünlerde yaşadıklarım
doğanın insanı biçimlendirdiği kavramına inancım azalana kadar. İnsan kendi
yarattığı doğanın kurbanı oldu, insanın yarattığı doğa insanı biçimlendiriyor,
aptallaştırıyor.
Bugünlerde bir çok dere, ırmak gördüm. Yataklarında
sürüklenmiş binlerce, milyonlarca taş görüm. Dere yataklarında bir zamanlar
derelerin gerçek hakimi suların taşıdığı taşlar yeri yerinde duruyordu. Sular
buhar olmuş, taşlar için zaman durmuş gibidir. ne taş hareket ediyor, ne de
yatak. Dere yataklarını yeşillikler istila ediyor, kayaların taşların arasından
yeşil fidelerini uzatmışlar.
Derlerin kuruması eskiden doğal bir olayın sonucunda
olduğunu düşünürdük, fakat insanın daha çok para kazanma hırsı, daha fazla
enerjiyi toprağa atmak için derelerin yataklarına hidroelektrik santraller
yapılmasını öngörmüş, doğayı kendisinin kölesi olarak gören insan
tarafından. Derelerin fotoğrafını
fotoğraf makinem ile çekemedim, içimden ölü bir yatağın fotoğrafını çekmek
gelmedi. Kayaların, taşların zamanını ve hareketini yok eden insanın bu son
eserinin fotoğrafını çekemedim. O derelerin kenarında, içinde yaşayan
canlıların yok olmasını ve sessizliğinin fotoğrafını çekemdim. Kısaca elim
fotoğraf makinesine gitmedi ama beynimin bir kenarına o fotoğraf işlendi.
“Cenazem ben hariç herkes orada” dediğini duyar gibiyim…
Doğa bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama kaç kişi bunu
duyuyor dersiniz?
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder