Bir sese kulak vermek gerek…
Bir çok insan yaşamın içinde değişikliklerin pek farkında
olmadan, dünün, bugün gibi yarınında dün gibi olacağını düşünür ve yapılması
gerekenleri ertelerler. Zamanın ne kadar hızlı gittiğini ertelenmiş sorunların
üst üste gelip yaşantımızda kaos oluşturduğunda ve çıkılmaz bir durumda
kaldığımızda haberimiz olur.
Bu durumu bir çoklarımız sorunların içinde olduğunda
anlarız, artık çok geç olmuştur ama geç olmuşluğu ya kabul edeceğiz ya da sonu
belli olmayan bir mücadeleye gireriz. Yaşlandıkça insanların daha
kalabalıklaşacağını düşünür ve yılların getirmiş olduğu dostluklar içinde daha
mutlu olacağını düşünürüz, fakat yaşlı insanların trajedisine bir göz
attığımızda çok yalnız olduklarını görürüz. Yıllar sanki yaşanmamış gibi,
birikimler olmamış gibi su akıntısına kapılmış sonbahar yaprağı gibiyizdir.
Ahmet Erkanlı doğduğu günden beri bir çok sorun ile
karşılaşmış o sorunlara kendi direnci içinde karşı durmuş, akıntıya karşı
direnişini göstermiş. Çocukluk yılları içinde yaşadığı hastalıklar, tek başına
ayakta kalma mücadelesi ev ailesinin içindeki fırtınalar. Devlet memurluğu ve
memurluk öncesi başlayan karikatür serüveni. Karikatür onun dünyaya sesleniş
dili olmuş, o dilin içinde mizahı yakalamış. Gırgır ve Çarşaf dergileri çıktığı
yıllarda ustalar ile bir arada olup, o mizah çizgisi içinde muhalif olmanın ve
muhalif sesin gür şekilde çıkışını kavramış. Semih Balcıoğlu çizgi yaşamını en
çok etkileyen kişi olmuş. Semih Balcıoğlu nereye gittiyse Ahmet oraya gitmiş,
ziyaret etmiş. Ama Semih Balcıoğlu gibi profesyonel bakmamış, amatör ruhunu hep
korumuş ve muhaliflerin yanında yerini almış. O yüzden çizdiği karikatürlerden
dolayı mahkemeye düşmüş ve mahkum olmuştur. Karikatürlerden dolayı mahkum olan
karikatürcüler arasında yerini almıştır.
Devlet memurluğundan emekli olduktan sonra evinin dört
duvarı içinde dostları ile bol bol sohbetler etmiş, karikatür dünyasında olan
her ayrıntıda telefon ve teknolojik olanaklardan yararlanarak haberi olmuş ve
yaşanan gelişmeler karşısında üzüntülerini hep belirtmiştir. Emekli olunca
insan boşluğa düşer ya, işte onun gibi olmuş ve bir gün yolda giderken düşüp
kollarını kırmış, iki kolu alçı içinde kalmıştır. Sağlığına kavuştuktan sonra
dostları ile Kadıköy’de kokoreç bira keyfine yeniden kavuşmuştur.
Karikatür ve karikatür dünyası onun yaşamının merkezinde
yerini almıştır, her sohbette konuyu oraya getirir ve nasıl bir arada
olunacağına dair düşüncelerini belirtir. Fanatik Galatasaray taraftarı olduğu için
başka fanatik bir karikatürcü arkadaşımız Cemal Arığ ile şakalaşır ve Fener
Galata arasındaki rekabet iki dost karikatürcü arasında da söz düellosuna neden
olurdu. İki fanatik insanı bir arada tutan daha köklü olan bir muhalif duruştu
ve takımlar hakkında konuşulandan hiçbir zaman sorun oluşmazdı.
Bundan bir yıl önce Ahmet Erkanlı ayak damarlarını besleyen
damarların tıkanması ile ayağını kaybeder. O günden sonra 15 parmağına bakarak
yaşamaya alıştı. Aramızda duruma alışmak için esprilere neden olmuştur bu onbeş
parmak. Çünkü beklenmeyen zamanda ayağı kaybetmek ve yeni duruma alışmak için
takılan protezin ağırlığı. Hiçbir insanı ayağını kopmuş olarak elime
almadığımdan ağırlığını da bilemezdim ama protez yapanların bilgisi ile bunu
öğrenmiş olduk. Uyum süreci ve yaraların iyileşmesi tam bir yılı aldı. Tam iki
ayağının üstünde durmaya henüz başlarken bir karın ağrısı ile hastane yollara
düşmüştük. Acil olarak gittiğimiz hastanede safra taşı bu ağrıya neden olduğu
ve iltihaplanma yüzünden ameliyat acil yapılmasına gerek olmadığına karar
verildi. Hastanede gözlem altında tutulurken ayağına uyuşma ile birlikte geri
dönüşümü olmayan bir sürece doğru gittik. Kimse bilemezdi bir dönüşü olmaya
yola girdiğimizin.
Parmak sayısını ona düşürmemek için bilgimiz ve çevremizin
olanaklarını sonuna kadar kullandığımıza eminim, çünkü her kapıya ulaşmaya ve
çalmaya özen gösterdik.
Ahmet ve kardeşi bu dünyada yalnız iki insan. Babaları yıllar
öncesi yakalandığı Alzheimer hastalığı yüzünden bakım evi hastane arasında
gidip gelmektedir. Aynı anda hem baba hem abi hastanede Cem için ve her iki
tarafa da yetişmek zorunda. Yaşadığımız son iki hafta tam bir kaos ve panik
durumuydu. Sorunlar iç içe geçmiş, o sorunları tam anlamak için sürekli doğru bilgi
akışı için doktor kapıları ve doktor yolu gözler olduk. Başkent hastanesinde
tedavinin ilk kısmı tamamlandıktan sonra eve çıkış yaptık ve o yaptığımız günün
akşamı Ahmet Erkanlı’nın ayağında siyahlaşma başladı acil olarak Siyami Ersek
Hastanesine gittik. Yoğun bakımda önceleri bir hasta vardı ve daha sonra biz
olduk. Orada doktor beklerken zamanın hızlı ilerleyişine şahitlik ettik. Ayak dokularını
ve hissini kaybederken verilen serumdan ilaçlar ile mücadele ediliyordu.
Siyami Ersek hastanesinde tedaviye yanıt verilemediğini
düşünüldüğü için ayağının kesilmesi kararı alındı ve Numune Hastanesine
gönderildi numune hastanesinden gelen doktor her türlü hizmetin yapılması için işlemleri
yaptırmalarını söylemiş ve doktorun söylemi sonucunda Numune hastaneye
göndermek için hasta transferi için acil servis beklendi. Acil servis
söylendiği saatte gelmedi ve gelmediği gibi bize hiçbir haber verilmedi. Özel bir
ambulans ile yan bina olan Numune Hastanesine hastamızı götürdük. Orada doktor
ön ayarlamaları yapmadığı için koridorda bekledik, hastanede yatak olmaması
bizi sedya üzerinde doktorun gelmesini beklemeye itti… daha fazla hastamızın
acı çekmemesi için ilk teşhisin konduğu Başkent Hastanesine gittik ve orada
ayağının durumu yeniden kontrol edilerek alınması için hastaneye yatırdık.
Bu ameliyat çok tehlikeli ve ayağını kaybetse dahi sorunun
devam ettiği bilgisi verildi. Çünkü kalpteki düzensiz atış kana pırtı gönderiyormuş
ve damarın her hangi bir yerini tıkama tehlikesi hep varlığını korumaktadır. Ahmet
ayağını kaybetti, şu an on parmağı kaldı. Bir protez ayağın yanına ikinci
protez ayak yakında tedavi sonucunda gelecek ama tehlike hep yanı başımızda ve
sesini duyuyor olacağız.
Kısaca Ahmet Erkanlı bugünkü yaşamını anlattım, fakat Ahmet Erkanlı
muhalif bir karikatürcü ve düşüncesinden taviz vermeyen amatör ruhlu usta bir
çizerdir. Aynı zamanda saf ve dünyaya o saf yönünden bakan iyi bir dosttur. Bugünlerde dostluğa, dayanışmaya ve aranmaya
ihtiyacı vardır. Bu dünyada yalnız olmadığını bilmesi bu kaos ve panik halinden
çıkmak için en önemli kapı olarak görüyorum.
Ahmet Erkanlı bu dünyada yaşayan yüreği ezilenlerden yana
olan amatör ruhlu usta bir karikatürcüdür. 60. yaş günü hep beraber sağlık
içinde kutlamak umuduyla… Ahmet Erkanlı kulağına sesiniz ile dostluk
mesajlarını ve dayanışmanızı gösterin…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder