24 Mart 2009 Salı

Seçime giden son viraj!

Seçime giden son viraj!

Seçime gidişin son virajına geldik. Bu dönem içinde propagandalar yerel yönetim düzeyinde değil, genel oldu. Demektir ki, bu seçim sonucu bir genel seçim sonucu olarak algılanacaktır. Ve referandum özelliğini de taşıyor.

Yerel yönetimlerin elindeki para ve gücünde sergilendiği bir tartışma sürecini de yaşadık. Yerel yönetimde kim yönetimdeyse, o kendi çıkarını gözettiği ve bu çıkar yönünde kararlar aldığı ortadadır. Belediye başkanları ve çalışanları hakkında açılan davalar bunun kanıtıdır. Henüz açılmammış ama açılma olasılığı olan davalarda sırayı beklemektedir. Eğer yönetimler değişirse, hangi yöntemler ile belediye kasalarından paraların, özel kasalara uçtuğu daha net görülecektir.

İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerin siyasi tercihleri, yerel yönetimlerin yapmış olduğu etkinlikler ile nasıl bir değişim gösterdiği son otuz yıla bakılarak anlaşılır. Yerel yönetimler o yerelin siyasi ve kültürel dokusunu da değiştirebilmektedir. Değişime açık olan toplumlar, kendi çıkarları hangi yöndeyse o yöne eğimli oldukları ortadır. Yerel yönetimlerde, çağdaş düşüncenin hakim olduğu yerlerdeki durum ile, muhafazakar olan kesimin olduğu yerlerdeki durum tüm çıplaklığı ile ortada değil midir? Kırmızı sokaklar, dövülen bakkallar, dışlanan kesimler her şey ortada durmaktadır.

Seçimler bir anlamda yerel yönetimlerin kontrolündeki paranın hangi amaç ile kullanılacağını gösterecek bir referandum özelliğini göstermektedir. Eğer paranın kontrolü, sadece kendi siyasi hedefi ve kişisel çıkarı yönünde olduğunda, belediye sınırları içinde yerleşim yerlerinin, şehrin dönüşümü projesi adı altında, yandaşlara nasıl peşkeş çekildiği ortada değil midir? En çıplak örneği Sulukule mahallesindeki durum gazete başlıklarına yansımadı mı?

“AKP’li Fatih Belediyesi’nin Sulukule’de kentsel dönüşüm çerçevesinde kamulaştırma ve yıkım kararı alınması sonrası, iki mahalledeki konutların yüzde 50’si el değiştirdi. ’Romanlar’ borçlandırılıp TOKİ’nin yaptığı dairelere taşınırken, başkan danışmanı ve bazı aracılar, değerleri katlanacak daireleri, belediyenin gösterdiği emsal fiyatın biraz üzerinden, üçüncü kişiler adına toplamaya başladı.” 19 Mart 2009, Hürriyet

Son viraj dönülürken, seçimlerde kime oy vereceğinizi düşünüyorsunuzdur. Benim önerim, AKP belediyelerini elinden alacak en yakın kim varsa oyunuzu ona yönlendirin olacaktır. Çünkü AKP yönetimindeki belediyelerin yaratmış olduğu tahribat öyle azımsanamayacak düzeydedir. Çağdaş, demokrat, laik bir belediyenin aynı zamanda adaletli olmak zorunluluğu vardır. Bu tanıma uyan adayları destekleyin, AKP yönetiminde olan belediyelerin yöneticilerini değiştirin!

AKP’nin açılımları ortadadır, o açımlıları demokrasi, AB hayranlığı gibi nedenler ile destekleyen, kapı kullarının sözlerini tarihin bir yerine not edin, o sözleri söyleyenler yarın iktidar sizde olduğunda, sizin içinde olumlu konuşacaklardır. Onları iyi tanıyın ve o kapı kullarını aranıza almayın. Bugün değişik basın kuruluşlarında başyazar ya da köşe yazarı olarak duran, değişik üniversitelerde derse veren ama AKP ve onun baş destekleyicisi F. Gülen taraftarlarının yapmış olduğu toplantılara katılanları unutmayın, onlar o toplantılarda kimlere methiye dizdiklerini tarihin bir kenarına not edin! Çünkü onlar, güç değiştiğinde, yeni güce de kapı kulluğu edeceklerdir. Kapınızın kenarından geçirmeyin.

Çağdaş, demokrat, sosyal, laik, hukukun üstünlüğünü kendisine rehber eden her aday, sizin adayınızdır, fakat siz yine de AKP adayının koltuğunu alabilecek adayda birleşin ve onların yönetimindeki belediyeleri değiştirin!

Hiç yorum yok: