1 Temmuz 2009 Çarşamba

Beyoğlu’ndan insan manzaraları!

Beyoğlu’ndan insan manzaraları!

Beyoğlu, İstanbul’un merkezidir. Beylerin meydanı, ilklerin alanı gibidir. İlk elektrik, su dağıtımı, ilk yabancıların yerleşim alanı, çok kültürlü İstanbul’un gülen yüzü ve kendisine ait kültürü olan yer. Beyoğlu dendin mi eskiden bir hayranlık olurmuş.

Beyoğlu’nun görünen yüzü ise bugünkü adıyla istiklal caddesidir. Milyonlarca insanın buluştuğu, kaynaştığı ama birbirine bu kadar yabancı kaldığı başka bir cadde yoktur. Caddenin girişinden aşağıya doğru bir bakın, sanki yangından kaçan insan seli görürsünüz. Binlercesi üzerinize gelirken, binlercesi yanınızdan geçiyordur. Bir selin ortasında kalmış, kendinizi yalnız hissedeceğiniz bir caddedir.

Beyoğlu’nda gün yoktur ki, olay olmasın. Gün yoktur ki, en uçlar yaşanmasın. Hafta sonları toplumsal gösterilerin merkezidir. Hafta sonu geldiniz mi caddeye, Galatasaray lisesi önünde polisleri ve gösteri yapanları görürsünüz. Taksim meydanı denince, ilk göreceğiniz polislerin çevirdiği alanlardır. Bu alanlara kuşlar girer, insan giremez! Su sarnıcının yanında sürekli polis kordonu vardır, zaman zaman orada kimlik kontrolü yapılır. Kimlik kontrolü deyip geçmeyin, elbette herkese sormuyorlar. Gözlerine kestirdiklerine ‘hemşerim bir dakika bakar mısın?’ sorusunu duyduğunuzda, kimliğinizi hazırlayın derim, çünkü bu bir dakika bakmak, kimliğinizin ‘merkez’ tarafından kontrol edilmesi anlamına geliyor! Bazen güler yüz, bazen sinirli ses tonları hakim oluyor. Fakat sonuçta ne olursa olsun, kimlik kontrol ediliyor. Edilmeden bırakılanı görmedim, o halde insanlar neden itiraz ederler anlamadım. Bu kontrol edilecek insanların seçimi de ilginçtir, yanımda kız arkadaşım ile giderken, polis benimkine baktı, onunkine bakmadı! Demek ki, aranan şahıs erkek dedim! Burada da ayrımcılık var diye içimden geçirdim, geçirmedim dersem yalan olur! Sonra etrafıma bakındığımda bayan polisin olmadığını gördüm, neyse ki, pozitif ayrımcılık kadın polis olmadığı içinmiş!..

İstiklal caddesi ve caddeye açılan sokakların bütün binalarında cafe, birahane, meyhane vb eğlence yerlerinin olması dışında, fastfood yiyeceklerin Türkiye versiyonu, Osmanlı yemekleri (nedir bu Osmanlı yemekleri hala çözemedim, demek saray yemekleri veriliyor bu küçük self service lokantalarda) ve evrensel markaların hakim olduğu yerdir. Her bütçeye göre hizmet bulunur. En güzel balık restaurantları, geleneksel meyhaneler, sazlı sözlü ve de cümbüşlü alanlar, gencinden, yaşlısına, yaşlısından turistine kadar her kesime seslenen bir yerdir. İçki ruhsatı olmayanın, gazete kağıdına verdiği duble rakılar, kutuda biralar yanında patates kızarması ya da balık buranın vazgeçilmezidir.

Bir de bu kadar kalabalık olup da, özel güvenlik görevlilerin olmaması düşünülmez. O kadar güvenlidir ki, özel olarak korunur! Özel güvenlik elemanı, içkiyi fazla kaçırmış bir kızı bar arkasına alıp, orada tecavüz ettiği haberi gazete sayfalarında yerini aldı. Bu tecavüz toplu yapılmış, toplu seks olarak verildi haberde. Toplu seks yapıldığını ise, kızın dövülerek caddeye atılması ile ortaya çıkmış. Kız şikayetçi, doğal olarak polislerde işlem yapmışlar. Karakola götürmüşler, karakoldan savcılığa vb. olması gereken yol katledilmiş. Düşüneceksiniz, kesin tecavüz edenler suçunu ret etmişlerdir. İşte istiklal caddesi bu konuda da ilki yaşatmış, cinsel ilişkiye girdiklerini kabul etmişler ama tecavüzü ret etmişler. Doktor kontrolünde ise tecavüz olayı netleşmiş. Toplu seks yapınca, demek ki, tecavüz kaçınılmaz olmuş! İki kişinin arasında olan bir olay değil, toplu olan olay, kamu önünde, yani sokak üzerinde sonucu görünmüş. Dövülerek sokağa atılan kız, bunların tutuklanacağını düşünürken, bunların suçları yapılan araştırma sonucunda belirgin olmasına rağmen, tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalmışlar.

Sizinde tahmin edeceğiniz gibi, dava davacının suçlamaları geri alması ile birlikte düşecektir. Olması gereken bu değil midir? Çünkü, davalı ile davacı bir şekilde orta yolu bulacaktır. Peki, insanların vicdanından bu davayı yorumlarsak, nasıl bir sonuç çıkar? Kanunlarımız bu konuda, sınırları çizmiş ve kanun adamlarımızda bu yasaların verdiği çerçeve içinde davranmışlardır. Yadırganacak ve sorgulanacak bir durum yoktur ortada!

Ülkemiz büyük bir krizi yaşamaktadır, krizin etkisi sokağa tecavüz, gasp, karşılıksız çek, çılgınlık… olarak göstermektedir. Cadde insanı sadece ekonomik kriz yaşamıyor, ruhsal kriz veya cinsel krizde yaşamaktadır. Bu yaşananlar sokağa bir şekilde yansımaktadır. İstiklal caddesi bağımsız ve özgür yapısı ile kendisine ait bir dünyadır. Bu dünyanın içinde o kadar değişik olaylar yaşanmaktadır ki, anlayabilene veya gözlemleyebilene aşk olsun!

Hiç yorum yok: