Aleviliğin adı kaldı…
Son dönemlerde bir iki yazı gördüm, Aleviler kimliğini
arıyor diye. Yazılara baktım, gerçeğe baktım aradaki fark çok büyük, çünkü Aleviler
kimliğini aramıyor, kimliğini kurmasallaşarak kaybediyor. Daha doğrusu Aleviler
yok oluyor, içindeki hoş görü, devlete güvensizlik, mazlumdan yana olma durumu Alevilerde
yok oluyor. O kadar büyük yok oluş ki, bugün Alevileri temsil eden kurumların
içinde MHP kökenli, sosyal demokrat görünümlü insanlar bile yönetici konumda
olduğunu görebilirsiniz. Süleyman Demirel tavsiyeler ile kurulan Alevi
birlikleri bile var.
Cumhuriyet öncesi Alevi dergahı olan Hacıbektaş dergahını
Nakşibendi tarikatından atanmışlar tarafından yönetildiğini unutmadan not
edelim…Osmanlının bakış açısı bugünde varlığını devam ettirmektedir, çünkü Alevilik
ancak benim yönetimim ve denetimim içinde yaşayabilir anlayışı içinde yeniden
biçim verilmeye çalışılıyor.
Şimdi sağcı Alevi olmaz mı diyebilirsiniz, evet Alevi
inancını gerçek anlamda benimsemiş insanın sağ ideolojilere mehil etmemesi
gereklidir, çünkü ezilenin, mazlum konumunda olanın sağcı olması yani statükoyu
savunan, değişime karşı olanın olması mantık dışıdır, fakat yaşam mantığı alt
üst eder ve kendi kuralları içinde sağ ve faşist yapılar içinde olmaması
gerekenler sağ örgütlerde olur.
12 Eylül öncesi, Çorum, Maraş, Sivas katliamları yaşanırken,
taraf olan ve tetiği çeken konumunda olan (o dönemde ve bugün) MHP içinde Alevilerin
var olması nasıl açıklanabilir? MHP yönetiminde, sempatizan düzeyinde yer alan
azınlıkta olsa Alevi olması o günün koşulları içinde açıklanamazdı, hatta
sorgulanmadı bile. Hem Kürt hem de Alevi olan kasabaların çocukları MHP içinde
varlıklarını korudular her türlü dışlanmaya ve nefret ortamına rağmen. Bugün de
aynı zeminde olan ama kendisine karşı her türlü nefretin beslendiği,
körüklendiği AKP içinde de Alevi ve Kürtlerin olması nasıl şaşırtıcı
gelmiyorsa.
Irkçısına, düşmanına biat edenler, kendi inanç düşüncesinde
olanları da kendilerine benzetmek için her türlü görüntüye girmekten
çekinmiyorlar. Demokrasi, özgürlük anlayışını bireyselleştiren ve kendi kişisel
çıkarını öne alarak hareket edenler birey ya da cemaat olarak mantık içinde
olmaması gereken yerlerde kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar.
Bu durum 12 Eylül öncesi azınlık içinde göze çarpmazken,
bugün AKP içinde Alevi açılımı adı altında Alevi Çalıştayına katılan her birey
ve grup, cemaat 12 Eylül öncesi MHP içinde yer alanlar ile aynı konumdalar. Çünkü
çalıştaydan gerçek anlamda sonuç çıkmayacağını bile bile katılarak, AKP politikası
içinde Alevi politikasının belirlenmesi için manevi destek verenler, etik
olarak sorgulandı mı?
12 Eylül öncesi döneminde Maraş, Çorum Sivas olayları
olmaktaydı ve MHP içinde ve sağcı yapılar içinde yer alan Aleviler sessizce
olayı izlediler, bulundukları örgüt veya cemaat içinde karşı geliyormuş gibi
yapanlara mevki verilerek sesleri büyük olasılıkla kesildi.
Bugün de düzen partileri içinde yer alanlara karşı aynı
şekilde davranıldığını görmekteyiz. Devlet ihalelerinden kimler ne kadar
faydalanıyor?
Alevilere hakaret edenlerin yeniden toplum önüne çıkması
için özür dileme seremonisinde kimler nasıl bir rol oynadı? O seremonilerde
neler yaşandı, maddi süreç nasıl yol izledi? Bu konuda kimler ne biliyor?
Aleviler kimliklerini aramıyor, cumhuriyet rejimi içinde
kimliklerini kaybetmeye devam ediyor, en büyük kayıp şehirleşen Aleviliğin örgütlenmesi
ile ortaya çıkmıştır..
Hiçbir toplumsal gücü olmayanların, bir bakmışsınız sanki Alevilerin
tek temsilcisiymiş gibi bütün sokak eğlencesinde ya da düğünde, sahne sanatında
kullanıldığına şahitlik edersiniz. Alevilerin her bölgesinde, kasabasında,
köyünde farklı ritüelleri hoşgörü içinde yaşattığı bütün gelenekler kurumlaşma
ve homojenlik adı altında yok edilmektedir. Yeniden biçimlenen Alevilik;
gelenek ve görenekler ile alakası olmayan yeni ritüellere büründüğüne şahitlik
edersiniz.
Alevilik kimliğini ve yaşam alanını kaybetmektedir. Asimilasyon
politikası, Diyanet İşleri Başkanlığı çatısı altında koltuk alma mücadelesi ile
Alevilik yok edilmektedir. Yok olan sadece Aleviliğin geleneğidir, adı siyaset
meydanında yaşamaya devam edecektir, çünkü o adı birer çıkar aracı görenler,
milletvekilliği için baskı aracı görenler Aleviliğin ismini yaşatacaktır,
geleneği, göreneği, yok edecektir.
Aleviliğin geleneğini, göreneğini yaşattığını söyleyenlere
bir bakın, “Eline, Diline, Beline Sahip Ol!” emrine ne kadar sadıklardır? Mazlumun
yanında ne kadar yer aldığına bakın…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder