Düğmeye basmak…
İktidar yanında yer alan yorumcular son yaşanan olayları
yorumlarken “düğmeye bastılar” demekteler. Peki, hiç düşündünüz mü ‘düğmeye
basmak’ ne demek?
Soğuk savaş sırasında nükleer başlıkların bir düğmesi vardı.
Kırmızı telefon ile bağlanılan bir yerde bir düğme yer alıyordu. Savaşta ilk
düğmeye basmak önemlidir, çünkü ilk saldırı yok edici olduğu teorik olarak
kabul edilmiştir. O yüzden düğmeye basmak demek kökten düşmanını yok etmek ve
yer yüzünü radyasyon ile doldurmak anlamına gelmektedir. Düğmeye basıldığı an ‘yok
olmak’ anlamı eş olarak düşünülmüştür.
Zaman içinde CIA ve diğer istihbarat örgütleri düğmeye basmak
kelimesine öznel anlamlar yüklemiştir. Düşmanını yok etmek amacıyla yapılan
hazırlık sonucunda ilk saldır anı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Şili, Türkiye,
Peru, İran, Pakistan… darbeleri bir düğmeye basmak ile başlamış, pentagonda
şampanyalar patlamıştır. ‘Bizim çocuklar’ başardı denilerek zafer sarhoşluğu
içinde bir birine sarılmış insanları gözünüzün önüne getirebilirsiniz.
Soğuk savaşın sonunu getiren olaylar Polonya üzerinden Papalık
kurumunun düğmeye basması ile başlamış, çok elin bir düğmeye uzanması ile global
politika diye söylenen tek kutuplu bir dünyanın oluşumu yaratılmıştı. Liberal ekonomi
adı verilen yeni sömürge ve egemenlik sistemi solcu devşirme embedded’ler ile
hayata geçiyordu. Sosyal demokrat partilerin eridiği, yeni muhafazakar liberal
söylemin hakim olduğu bir egemenlik sistem sol içinde yaygınlaştığı dönemi
işaret ediyordu.
Bizim tarihimiz içinde düğmeye birden çok basıldığına
şahitlik ediyoruz. Her darbe dönemi bir düğme sözü ortaya çıkar ve
dillendirilir. Genelde düğmeye basan bellidir, çünkü pentagon içinde kutlamalar
yapılır.
İktidar, yaşadığımız bu kırılma döneminde düğme konusunu
ortaya atmıştır. İktidarlarının sonun geldiğini bir anlamda bu düğme sözü ile
itiraf etmekteler. “Birileri bizim iktidarda kalmamızı daha fazla istemiyor,
olaylar ve gelişim onu göstermektedir” diye fısıldamaktadır. Bu sayede iç
dinamiklere demekteler ki, “bizi ancak siz ayakta tutabilirsiniz, aksi halde
dış güç (pentagon ve diğer merkezler) bizi uzaklaştıracaktır.”
“Gezi parkı olayları nasıl oldu da bir anda ülke çapına
yayıldı, birileri düğmeye bastı ki, ülke çapını aştı Brezilya’da karşılığını
buldu” demekteler. Bir anlamda açıkça söylemeseler de Arap Baharı vb
gelişmeleri bir ‘düğme’ ile açıklamış oluyorlar. Halkların kendi iradeleri yok
sayılarak bir düğme ile değişimler açıklanmakta ve neden uzun süreli iktidarlar
bir ülkede olduğu konusunda bir ipucu vermiş oluyorlar. Çünkü düğme ile
gidenler büyük olasılıkla düğme ile iktidara gelmişlerdir.
Gezi Parkı olayları sabah ezanını takip eden iki gün
birbirinin aynı kopyası gibi polis baskını ile başlamıştır. Polis baskınlarının
emrini veren iktidar olduğu saklanacak bir konu değildir, eğer iktidar partisi
ve onun lideri haberim yoktu, onu dış güçler verdi ve bizim çocuklar uyguladı
diyemez. Emri veren düğmeye basmıştır, savunmasız bir grup insan gaz bombaları
ve biber gazları altında parktan kovulmuştur, daha doğrusu iteklenmiştir. Bu saldırı
ekranlar önünde olmuş, alacakaranlık içinde yaşanan bu çığlık ülkenin değişik
yerlerinde karşılığını bulmuştur.
Dikkat ederseniz düğmeye biri basmış ise iktidar tarafından
basılmıştır. Ama o düğmeden bahsedilmiyor, başka bir düğme var, o da ilerleyen
günlerde basılmıştır denilebilinir. O zaman her Erdoğan konuşması sonrası halk
biraz daha sesini yükseltmiş ve orantısız güç karşısında direnişini
büyütmüştür. Demektir ki, Erdoğan her konuşması bir düğme işlevi görmüştür
diyebiliriz. Fakat o da değil, başka düğme derseniz, o düğmenin ne zaman
basıldığını CNN canlı yayınını İstanbul’a kaydırdığı andır diyebilirsiniz,
fakat orada da bir sorun var, çünkü canlı yayın her toplumsal olay olduğu yerde
Amerikan çıkarları yönünde zaten canlı yayın yapmaktalar, demektir ki, CNN
canlı yayın yaptığı zaman diliminde birileri zaten çoktan düğmeye basmış,
sonucunu yaşamaktayız.
Hükümet ve iktidarın yanında yer alan bazı eski solcular
düğme konusunda hassastırlar, çünkü 30 yıldan fazla yaşanan iç savaşta neden CNN
ve benzeri kanallar yayın yapmamıştır? Vardır bunda bir iş… Düğme konusu halkın
kendiliğinden (Erdoğan’nın tavrı ve sözü sanki hiç etkisi yokmuş gibi) ayağa
kalkması anlaşılır şey değildir, bu hükümete karşı yapılan bir darbedir diye
dillendirerek yaşananları yok saymaya ve hatta ayaklananlar dış güçlerin birer
maşası demekteler.
Düğme konusu gördüğünüz gibi o kadar masum bir konu
değildir, birisi düğme diyorsa ve iktidar değişimi düğme ile açıklamaya
çalışanlar açıkça itiraf etmekteler, bu iktidarda düğme ile geldi ve bizlerde
bu düğmede üzerimize düşen görevi yerine getirdik…
Halkın özgürlük istemleri yok sayılmakta ve hatta
küçümsenmektedir, özgürlüğü getirecek olanda bir düğmedir, onu da düğme
başındaki kişi karar verir, pardon düğme başındakine kırmızı telefon ile emir
veren karar verir. Bu anlayışta olanlar her olayı düğme ile açıklamaktadır ve “şu
açıktır ki, tek kutuplu yaşadığımız bu yağma dönemi her toplumsal olay bir
düğme ile şöyle ya da böyle ilişkisi vardır! Yaşanacak her toplumsal dönüşüm ve
halkın kendi iradesini ele alması bu süreçte imkansızdır” diyenler iktidar ve
iktidarın yanında yer almaya devam ediyorlar.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder