10 Mayıs 2016 Salı

İlerici darbe olmaz!

İlerici darbe olmaz!

Darbeler hayatımızın bir parçası, her on yıl içinde tarihsel çizgimiz içinde durmadan post ya da açık darbelere sahne oldu ve sonuçlarını daha kötüye giden ve sorunların daha karmaşıklaştığı bir süreci yaşıyoruz. Darbeler sorunları çözmediği gibi daha da karmaşıklaştırdı ve içinden çıkamadığımız karanlığın içinde bireysel kurtuluşa kadar vardırdı bizi. Bireysel kurtuluşun çare olmadığı mülteci olarak yaşayanların trajedilerinden biliyoruz, toplum ancak bir arda ve bir arada olduğu zaman mutlu bireylerin oluşmasına olanak vermektedir. Tersi ise doyumsuz, kavgacı, hırs ile dolu bireylerin oluşturduğu toplum çatışmanın ve ölümün hakim olduğu zamanı yaşar. Ne yazık ki yaşamaya da devam ediyoruz.

Darbeler haber vermeden gelir ama önceden haberini çıkardığı sesler ile duyurur. Bir sabah erken saatlerde radyolarda ve tv haberlerinde okunan metin olarak gelir, o metinin içeriğinin pek önemi yoktur, çünkü o metinde söylenen süslü lafların arkasını kan ve acı ile dolacaktır. Darbe var olan tarihsel akışa bilinçli müdahaledir ve kim adına yapıldığı kısa zaman sonra çırılçıplak olarak ortaya çıkar.

Her darbe geriye tarihsel çizginin geriye doğru çekilmesidir.

Darbeler, söylemde özgürlük, demokrasi, adalet adına birilerin bizim iyiliğimizi düşünmesidir. Birileri eğer birilerin iyiliğini düşünüyorsa, o iyiliği düşünenlerin kafes içine konulup hayattan ve çağından izole edilmesidir. Çünkü her daim saldırı altında olduğuna inandığı savunduğu ideal toplumun koruma güdüsü ile yapılan bir eylem gibi gözükse de toplumun bir arada tutan ticari hayatın istikrarını korumaktır. Burada ticari yaşamda istikrar elbette darbe yapanlar ile çıkarsal ilişkisi olanların çıkarlarıdır. Dengesiz devam eden ilişkilerin yandaş yönünde devlet olanaklarının kullanılması ve o devlet mekanizmasının yarattığı baskı aracının devam ettirilmesi anlamındadır. Darbeler kim için yapıldığına bakmak istiyorsanız kimlerin faydalandığına bakmanız yeterlidir. Halk adına yapılan her darbe aslında halkın başına çorap ördürülmesi ve biraz daha fakirleşmesidir. Geleneğinden ve geçmişinden koparılarak karanlıklar içinde yaşamasına olanak sağlamasıdır.

Darbeler her ne kadar iç dinamiklerin mücadelesi olarak yansıtılsa da aslında dünyada ki hakim olan sistemin çıkarına uygun ülkemize verilen roldür. O role uygun lider seçilir ve o lider birden ülkenin umudu olabilir. Yeni sermeye birikimine olanak veren ve klasik sermeye grubunun alanını daraltan müdahaleler sayesinde toplumda birikmiş olan öfkenin azalmasına olanak verir, çünkü yeni ilişkiler yeni pay dağıtmalar toplum içinde olma olasılığı yüksek olan isyanın önüne baraj kurulmasıdır, muhalefetin parçalanmasıdır.

Muhalefetin işlevsizleştirmesi var olan ama yok olmuş, iflas etmiş olan devletin de yaşanmasına ve yeniden kendisini onarması için zaman kazandırır. Restorasyon adı verilen bu süreç içinde işçi sınıfının mücadelesi ile elde ettiği tüm kazanımların yok edilmesi ve örgütsüzleştirilmesi sürecidir, çünkü kapitalist sistemi tek yok edecek güç, sistemin içinde var olan işçi sınıfının iktidarıdır.

Kapitalist sistem için en önemli şey, işçi sınıfının örgütlü güç olmasını ortadan kaldıracak darbelerin var olmasını savunmak ve bunu yapmak için ortam hazırlamaktır. Elbette tröstleşen dünyada daha fazla kar ve daha fazla alanda ticaret yapma hırsı önünde engellerinde kaldırılması zorunludur.

Liberal ekonomi anlayışına uygun olarak liberal yaşam biçiminin bir dönem popüler olması tesadüfi değildir, çünkü bireysel özgürlük adın verilen bu süreç içinde kapitalist sitem var olan sosyal olan her şeyin dağıtılması ve mücadele ile elde edilmiş olan tüm hakların şirketlerin eline bir iş alanı olarak geçmesidir. Sağlık, eğitim, savunma, lojistik gibi kavramlar artık devletin tekelinde olan alanlar değildir. Sosyal devlet artık geçmişte kalan bir anıdır. Bireysel kurtuluş olarak görülen yağma ve başkasının üzerine basarak ayakta kalmak, kapı kulu olmak üzerinde konuşulacak konu bile olmaktan çıkmış, yaşantımızın bir parçasıdır.

Bugün çok şikayet ettiğimiz haber alma hakkımız ve gerçeklerin olduğu gibi yansıtılmadığı durum, çağın ihtiyacına uygun olarak birer propaganda aracına dönüştürülmüştür. Bu propaganda aracına döndürülme sürecide medya sahiplerinin sermeye grubu içinde olması ile başlar. Medya artık kördür. Medyayı kör eden çıkardır, medya patronun cebidir, yoksa işine geldiğinde her şeyi görür... Medya patronları da çıkarları ülkemiz içinde göbekten iktidara bağlıdır ve iktidarın çıkarına göre görmesi gerekeni görür...

Bir ülkede darbe koşullarını yaratan ‘Embedded Medya’nın oluşturmuş olduğu ortamdır. Elbette sadece medya aracılığı ile olmaz ama en önemli aracıdır. O araç sayesinde toplumun hangi konular etrafında konuşacağı ve hangi konulara öfke duyacağı belirlenir.

Son haftalar içinde Erdoğan sürece yandaş medyasının gücü ile müdahale etti, yine biz bakar olduk ve üstüne üstlük çok konuşan ama etkisiz bireyler olarak somut durumumuz daha çıplak olarak ortaya çıktı...

Son AKP kongre kararı aldırılması süreci ‘dost’ darbe olarak adlandırılmıştır. Post yerine dost! Yeni parti başkanın başbakan olacağı kongre ile ülkede siyasi yapının artık başkanlık sistemine fiili dönüştüğünü açıkça ilan edildi. Fakat bu fiili durumu yasal zemine henüz taşınmadı. Yasal ile fiili durumun ortaya çıkardığı boşluk ne yazık ki ülkemizi yeni darbelere kapı açmıştır.

Erdoğan bu süreci başarılı bir şekilde yönetmesini sağlayan en önemli gösterge karşısında muhalefet yapının zayıf olmasıdır. Parçalı ve zayıf bir muhalefet ile çoğunluk her daim sağlamak daha kolaydır, çünkü muhalefet partiler çıkarlarına göre zaman zaman iktidarın yedek değneği konumuna gelmektedir.

Erdoğan parçalı muhalefetin oluşması için kendi içinde danışıklı dövüş ile sadık adamlarından bu süreci kontrollü şekilde yönetmek için muhalefet hareketi kurdurmuş olabilir, bu sayede muhalefetin tek parça olması engellenerek hedefine sağlam adımlar ile gidebilir... HDP, MHP bilinen dağılma sürecini yaşıyor, birinde liderlik sorunu diğerinde oy verecek halkın yerleşim problemi. HDP seçmeni mülteci konuma getirildi, evlatları öldürüldü... Seçim sürecinde HDP eski başarıyı yakalaması gerçekten zor, çünkü batıdakiler canlı bomba ile yapılan eylemler ile korktu… Canlı bomba korkusu toplumda ki dinamiklerin altını üstüne getirdi... Suriyeli yeni seçmen de artık bu geçiş sürecin anahtarı konumunda olacak... Meclis dışı ne yazık ki kitlesel örgütlü yapı yok... Varmış gibi yapanlara aldanmamak gerek, çünkü ilk krizde dağılmaya uygun ve krizi yönetemeyenlerin tarihi konumunda... Muhalefet kriz koşullarını yönetemeyen konumunda, her kriz koşulunda kendi iç sorunları ile (örgütsüz yapısı) uğraşarak ayağına gelen fırsatları yok etmiştir.


İsmail Cem Özkan 

Hiç yorum yok: