Kapılar
işaretlendi…
Kapılar
işaretlendi. İşaretli kapılarda yaşayanlar artık ötekidir. Oradan ya sürülecek
ya da öldürülecekler.
Onlar
işaretlenmişlerdi.
Kapılar
işaretlendi, acıların sesi çıkacak o işaretli kapılar arkasından, çünkü
acı kara bulutu işaretli kapılar üzerine birikmeye başlamıştı.
Kapılar
işaretlendi, ilk değildi bu coğrafyanın tarihinde.
Kapılar
işaretlendi yıkılmadan önce devlet, devlet adına hareket edenler, devlet
düşmanı gördükleri ve bölücü olarak düşündüklerinin kapılarını işaretlediler.
Kapıları devlet adına ve devletini korumak adına işaretlemişlerdi.
Kapılar
işaretlendi ama kapıları işaretlenmeden önce işaretlemeyi yapacak güç için uzun
bir süre devlet üzerinde çalıştı. Devlet kendi savunma mekanizmasını kurmuştu
sessizce ve yer altında örgütlenmesi ile…
Kapılar
işaretlendi, kendi iktidarını korumak adına örgüt kuranlar tarafından…
Karadeniz
sahilinde bulunan şehirlerde yaşayan gayr-ı Müslim vatandaşlarımızın kapılarına
işaret kurulması ile başlar bu kapılara işaret kurma geleneği. O zaman iktidar
yer alan padişah adına kurulan milisler devletin birliği ve dirliği için, bu
topraklarda ezan, bayrak, lider, millet yok olmasın diye kurulmuş milislerin
amacına uygun olarak korkuyu yaymak adına kapılara işaret koymuşlardı. Kapılara
işaret konulmasından korkmayanların kelleri vurula demiş iktidarın güçlü sesi.
Kapılarına işaret konulanların kelleri yaslara uygun şekilde kadıların nefesi
ile alınan kararlar ile vurulmuş. Ya çıkarıldıkları mahkemeler ile ya da
mahkemeye çıkmadan bulundukları yerlerde linç ile kelleleri vurulmuş…
Korku
toprağa sindi mi, kuşaklar boyu sürer.
Korkunun
olduğu yerde eski ilişkiler, güzel dostluklar, barış ortamı yok olur. Kapı
komşusu, kapı komşusundan korkar olur. Çünkü bir kere vurulmaya görsün
kelleler, nerede duracağı belli olmaz…
Devlet
adına yapılan her katliam o devlet sınırları içinde suç değildir ama insanlık
suçu olarak tarih kayda alır. Yapanların yanına kar kalır, çünkü ne
soruşturmaya uğrarlar ne de hesap soracak bir güç vardır karşılarında. Var olan
güç zaten onlara kellesini aldığını eve gidin yerleşin der. Ölenlerin yerlerini
hemen doldurur linç edenler... Uzaklardan gelirler, bilmedikleri yerde
yaşarlar, korkuyu getirenler kendi güçlerinin de sınanmayacak olduğunu
belirtiler. Korku üzerine kurulur tüm ilişkiler. O yüzden sonradan gelenler
kendi aralarında yaşar, orada yaşayanların arasından uzakta… Zorunlu olmadıkça
ilişkiye girmezler.
Kapılara
işaret konuldu. İşret koyanların devleti yok oldu ama gelen de işaret
koyanların korkusundan güç aldılar, yeniden örgütlediler yeni devlet korku
üzerine yükseldi.
Barış
ortamı dedikleri sessizlik içinde biat etmektir.
Korku
devletin birliği için gerekliydi, birlik dedikleri de tek lider, tek parti, tek
din, tek mezhep, tek bayrak, tek millet, tek… tek… tek… Bu toprakların
üzerinden ezan sesi eksik olmasın diyenler kilise çanların sesini yok etmişti…
Barış ve huzur kelimesinin anlamı açıktı, anlamayanlar hala huzuru başka yerde
aramaya çalışıyordu.
Devletin
yeniden süt tozu ile biçimlendirenler, aldıkları süt tozu karşılığında ülkeye
yeni rota çiziyorlardı. Süt tozunun hatırı kahve gibidir. Uzun soluklu ve
huzuru bozabilecek potansiyellerin üzerine korku bulutları toplamak…
Maraş’ta
göreceli rahat yaşayanlar, çoğunluğun gözünde kapısına işaret konulacaklar
olarak görülüyordu. Kapısına işaret konulacaklar zenginlerin kapısı değildi, aynı
mezhepten gelen varoşlarda oturanlardı… çünkü zenginlik çoğunluğun hakkıydı ve
çoğunluk devletin dini, mezhebi ve bekası için var olanlardı… Bu coğrafyanın
üzerinden ezan sesi eksik olmasın diyenler, sanki ezanın sesini yok
ediyorlarmış gibi “gavur” gördüklerinin üzerine acımasızca saldırdılar. Önce
kapılara işaret koydular, işret konulan kapılarda yaşayanların henüz dünyaya
gelmemiş hamile kadınların karnında ki çocuğu da öldürecek şekilde saldırdılar.
Öldürdüler... Katliam yaparken devlet kendi halkını koruyor, ötekinin ölümüne
seyrediyordu. Devlet zaten halkının güvenliği için vardı…
Korku
zaten bu toprakların ruhuna sinmişti.
Kapılara
işret koyanlar tarihten alıyorlardı güçlerini…
Ölenlerin
yerlerini öldürenler alıyor, ölenler suçlu öldürenler kahraman ilan ediliyordu.
Kadıların
yerini hakimler almıştı ama nefes aynıydı…
Kapılar
yeniden yeniden işaretleniyor…
Kapıların
işaretlenmesi bir arada yaşama kültürü gelişmediği sürece devam edecek, çünkü
devlet homojen toplum istisnasız yaratılana ve o homojen topluma uygun standart
bireyi eğitilip topluma kazandırılıncaya kadar devam edecek!
İsmail
Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder