7 Kasım 2008 Cuma

Yoldan…

Yoldan…

Yolculuklar sadece yol kenarında duran gerçekleri görmemize yol açar! Avrupa kıtasını bir baştan bir başa geçenler ile sınırlarda sohbet etme olanağı buldum. Sınırlar ülkenin gerçekliğinin ilk yansıması olarak yer alır.

Almanya’dan başlayan yolculuğum, Türkiye sınırını geçip İstanbul’a vardığımda sonlandı. Ülkeleri gece gündüz demeden geçtim. Gece ve gündüzün yola yansımasını günün kısa ışıkları altında izledim. Amerikan seçimleri geçtiğim bütün ülkelerin gazetelerinde yansıması vardı, fakat ülkeler komşusunda hangi hükümetin ne yaptığına ilgili haberlere ABD seçimleri kadar yer vermediklerini ilk sayfadan yansıyanlara bakarak söyleyebilirim. Ülkeler kendi içlerinde kendi gerçeklerini yaşarken, yollar sınırlar ile ayrılıyordu.

Ülkelerin topraklarından geçerken geçmişi düşündüm. Tarih kitaplarından öğrendiklerimi düşündüm. Binlerce insan bu toprakları kanları ile sulamıştı. Bugün ölenler ayağa kalksalar ve geçmişe doğru yolculuğa çıksalar acaba ne düşünürler? O toprakları hangi ulusun evladı sulamıştı? Ne için ölmüşlerdi? Bugün geçmişin savaşlarının bir önemi var mıydı?

Ülkelerin topraklarından geçerken, yol kenarlarında bulunan tabelalarda izledim ülkenin kısa tarihini. Yol kenarında bulunan sarı tabelalarda tarihi bilgiler yer alıyor ve sizi o toprakların geçmişine yolculuk için davet ediyordu. Müzeler, özel korunaklı yerler. Ortaçağın, belki daha öncelerin izlerini taşıyan tarihi yerleşim yerleri. İşgaller ve işgale karşı direnenlerin hikayeleri. Sarı tabelalar sizi çağırıyor ama sizin zamanınız onları izlemek için yok, kenarından hızlı bir şekilde geçiyorsunuz.

Otobanlar yerleşim yollarından uzaktır, şehrinin ışıkları otobanlara yansımaz, bütün otobanlar birbirine benziyor, sadece yol kanarında duran tabelaların dili değişiyor! Düz ve geniş. Hızlı araçlar için ideal. Otobanlar şimdiki zamanı anlatıyor. Hızlı ve hedefi belli olan yerler. Orada zamanın nasıl geçtiğini ve kaç kilometre gittiğinizi anlamazsınız, çünkü orada zaman durmuş gibidir, ne kadar gittiğinizi ve ne zamandan beri yolda olduğunuzu aracınızdaki sayaçlar gösterir. Bir de birbirine benzeyen tabelalardaki şehir isimleri. Otobanlar teknoloji harikası olarak durur, teknoloji insana nasıl ki zaman kazandırmak için geliştirildi ama sonuç olarak zaman bırakmayan bir durum yarattı. Günümüzde geçmişe göre daha fazla çalışılıyor ama elde ettiğimiz sonuç zamanın yokluğudur.

Ülkeleri birbirinden ayıran sınırlar, sınır kontrolleri ve rüşvetler. En çok rüşvet alan ülke Bulgaristan. Sınırda beş ayrı noktadan geçerken, kontrol edeni kontrol eden bir sistem yaratmışlar. Bu durum bende şu duygunun oluşmasını sağladı, kontrolcünün kontrol edilmesi bile gizli işsizlik olarak duruyor. İnsanları oyalamak için bu yöntemi uygulamışlar. Eğer bir ülkede gelir düzeyi ve yaşam kalitesi o ülkede sınır korumaları rüşvet ile orantısını sergiler. Sınır korumaları rüşveti esas gelir olarak görüyorlar, çünkü her gelenden bir şeyler alıyorlar. Sırp sınır koruması her tır şoföründen 2 Euro para alırken, Bulgar koruma ise bu 2 rakamı yanına sıfır ekliyor. Sınırdan girer girmez, otoban ücretini peşin alınması. Her ülkede değişiyor bu durum, eğer ülke çapında değil de her otoban girişinde almak isteyenlerde var. Sırplar bu konuda daha uzmanca davranmışlar, inşaat halinde bir yer için bile para alıyorlar. Bütün ülkelerin ortak yönü, ülke gişelerinde Euro geçiyor olması. AB üyesi olsun ya da olmasın fark etmeyen bir durum olarak duruyor. Bu ülkeler sanki para birliğine girmiş durumdalar. Bütün ülkeler arasında bir standart yakalanmış gibidir. Global dünyanın yayımlını daha iyi izleyebiliyorsunuz, yolarda giderken. Bütün ülkelerde ortak firmalar durmaktadır. Firma logoları aynı ama logonun altında ya da yanında yazan yazılar farklı. Ülkelerin kullandığı alfabeye göre değişiyor. Bir ülkede gördüğünü diğer ülkede görmek şaşırtıcı değil!

Otobanlarda yol hep aynı, kaç ülke geçtiğini verdiğin rüşvet ve zorunlu vergiler ile öğreniyorsun! Yol eskisine göre daha az yorucu olmasına rağmen, ülkelerin gerçekliğinden uzak, farklı bir dünyada gittiğinizi düşünüyorsunuz.

Hiç yorum yok: