10 Temmuz 2009 Cuma

Merhaba!

Merhaba!

Askere sivil mahkemelerin yolları açıldı, olması gereken bir yasa, fakat bu olması gereken yasa hangi amaçlar ile kullanılacağı şüphelidir, çünkü uygulamalar ve niyetler arasında büyük farklılıklar yaşamaktayız.

Çanakkale Gökçeada’da bulunan Kenan Evren ilköğretim okulunun adının değiştirilmesi için Milli Eğitim bakanlığına tavsiye kararı alınması için il meclisinde bir önerge verilmiş, o öneriye iki parti karşı çıkmış, AKP ve MHP…

AKP’nin geçmiş ile hesaplaşmasının sınırı bu tavır ile ortada değil midir? Geçmiş ile hesaplaşmanın sınırı bugün görülmekte olan bir dava ile sınırlıdır, onu da hangi amaçlar içinde kullandığı ortadadır. Söze gerek var mıdır?

***

Günlük yazılarım bundan sonra Elazığ’da dost bir arkadaşımın sesine dönüşecek kelimelerim. Söz yazının yaşadığını gösterir.

Önce söz vardı, sonra yazı geldi.

Yazı geldiğinde kurallarda oluştu, çünkü yazı kuralları içinde barındırır. İlkel dilden, bugün kullandığımız karmaşık dil yapısına kadar, kurallar bütündür yazı.

Yazı, yaşamı, kurallar bütünü içinde anlamaya çalışır, yorumlar. Bir mantık süzgeci vardır. Söz yazı olduğunda, toplumlarda ilişkilerde karmaşıklaşmıştı, çünkü toplum olmadan yazı oluşamazdı. Toplum, yaşayabilmesi için belirli kuralarla ihtiyaç duydu, o ihtiyacın en ilkel görünümüdür yazı.

İlk yazılar sembollerdi, o semboller zaman içinde başka sembollere bıraktı. Bugün kullandığımız sembollere harf demekteyiz. Her harf belirli sesi temsil eder. Müzik notaları gibidir, o sembolü gördüğümüzde hangi sesi çıkaracağımızı biliriz.

Yazı, kuralları içinde barındırır ve bizi o kurallar içinde ses çıkarmamızı sağlar. Yazı olmuş olmasaydı, büyük olasılıkla bugün, garip sesler çıkaran ve iletişimi mimikler ile yapan canlılar olmaya devam ederdik.

Yazı, toplumun en temel kuralıdır, o olmadan toplum olmaz. Toplum içinde sosyal hareketleri kontrol eden yazılar bütününe de da hukuk demişiz. Hukuksuz toplum olmayacağı gibi, yazısız insan topluluğu da olmaz!

Yazı, insanı hem sınırlar, hem de özgürleştirir. Belirli kurallar ve hoşgörü içinde yaşamayı getirir. Sözün hakim olduğu toplumlarda kaos hakimdir, kimin, nasıl bir tavır alacağını önceden bilemeyiz. Astığı astık, kestiği kestik, gücü güce yetene bir yaşam hakim olurdu. Yazı, en güçsüzü, güçlü karşısında korur. En baskı toplumda bile, yazı ile oluşturulmuş yaslar ve bu yasalara karşısında bağlayıcılık var ise, o toplumda özgürlükten bahsedilir. Bu özgürlük, sözün hakim olduğu toplumlara göredir. Yani göreceli bir özgürlük vardır. Yazı sınırlarken, özgürleştirir!

Sözün, yazıya dönüşmesi, yazının söze dönmesi toplumlar içinde hep var olmuştur. Tiyatro eserleri, ekranda okunan bir haber, radyodan duyduğunuz bir makale… önce yazı, sonra söz oldu. Bugünden itibaren benim yazılarımda söze dönüşecek, bu söz Elazığ’da hayata geçti. Yazımı söze dönüştüren dostuma, sözümü dinleyen o güzel insanlara teşekkür ediyorum.

Merhaba Elazığ!

Merhaba, yüzünü görmediğim güzel insanlar… Merhaba bu satırları söze dönüştüren güzel dostuma… Yüreğiniz gibi aydınlıklar içinde kalın…

Hiç yorum yok: