6 Ekim 2009 Salı

Taksim aşılamaz!

Taksim aşılamaz!

Türk polisi, (Burada söz sadece polise değil, onu yönlendiren siyasi tercih konusunadır.) Taksim takıntısına tekrar takıldı! Taksim meydanında protesto edenler arasında kriter uyguladığını bir kere daha kanıtlamıştır. Bir gün önce yapılan eyleme müdahale olmadığı için haber dahi olmadılar, fakat ertesi gün (6 Ekim 2009) tarihinde IMF ve Dünya Bankasına karşı yapılan eyleme bir bahane bulunularak saldırıldı, basın açıklamasının bitmesini beklemediler. Göz gözü görmeyen biber gazının dumanı eşliğinde müdahale oldu.

Taksim, bildiğimi gibi suyun paylaşımından gelir. Taksim meydanında yer alan su sarnıcı buranın adını belirlemiştir. Kısaca Taksim paylaşım demektir. Türkiye’deki ilk elektriğin ve ışığın kullanıldığı yerdir. Aydınlanma ve akan suyun başıdır. Taksim bu özelliklerinden uzaklaştırmak için devlet elinden geleni yapmıştır. Orasını bir gezi alanı, heykelin etrafında küçük bir yeşil alan görmüştür! Bir de polis günlerinin vazgeçilmez gösteri merkezi olmuştur! Resmi bayramlarda çelenk bırakılan heykel alanı olmuştur.

Devlet açısından, Taksim’de gerekirse protesto, gösteri yaparız ve bizim belirlediğimiz yapar anlayışı hala hakimdir. Taksim’i bu kadar önemli kılan ise, İstanbul’un merkezi, doğal olarak Türkiye’nin merkezi olmasıdır. Bu merkezde eylem yapmak demek, anında Türkiye’nin öğrenmesi anlamına gelir. Elbette burada kriter basının ilgisidir, eğer ilgi yoksa kimse orada eylem yapıldığından haberi olmaz! Her gün yapılan eylemler, hafta sonları eylemlerden kaç kişinin haberi vardır?

Bugün, Taksim meydanında yapılan polis gösterisidir, gücünün göstermesi için yapılan showdan başka bir şey değildir. Yöneticilerin ve onların misafirleri rahatsız olmaması için, onların toplantısının ahenginin bozulmaması için, göze girmek için, bir boy gösterisi için fırsat olarak görülmüş ve İstiklal Caddesi ve Taksim meydanı, doğal olarak ona açılan sokaklar biber gazı ile bir kere daha tanıştırılmıştır.

Ben devletim, istersem izin veririm, istersem biber gazı atarım kimse benden bunun hesabını soramaz anlayışı hakimdir. Gösteri sonrası, emniyet yetkililerinin sokakta yürüyüşü ve sırt çantası ile oradan geçen birinin üzerinin aranması emrini verirken davranışı ekranlar aracılığı ile yayınlanmıştır. Bu emniyet yetkilisi, o emri verirken, kendi egosunu ve görevini en iyi şekilde yapma gururu içindedir ve emrindeki insanları ne kadar başarılı yönettiğini düşünmektedir, belki…

Ankara valisine atfedilen ‘gerekirse komünizmi de biz getiririz!’ anlayışı bir anlamda yaşamaya devam etmektedir. Gerekirse yapar devlet, bunu sorgulamak ne mümkün! Gerekirse işkence yapar, gerekirse biber gazı atar, gerekirse parkta uyarı yaptığı gencin kolunu, bacağını kırar, beyin kanaması geçirmesine sebep olur, gerekirse önde giden araca ateş eder, şoförü olan genci başından vurabilir. Gerekirse, devlet adına her şey yapılır, çünkü sorgulayacak ve yargılayacak olan devlettir!

Devlet erkini elinde bulunduranlar, ‘orantısız güç’ kullanmayı meşru sayar, orantısız güç dışarıdan geldiğinde ise ne yapacağını bilemez ve o gelen güce biat eder konumdadır. Onlar ne derse onu yapar, o yüzden ülkemiz içinde değişimler hep dış dinamiklerin etkisi ile olmuştur. Tarihimizin kırılma noktaları hep dışarıdan gelen ideolojiler ve doktrinler ile biçimlenmiştir. Bu biçimlenme de devlet elini iyi kullanılmıştır! Gerekirse, devletin varlığı için her şeyi yapar! Bugün ittifak gördüğü kesmin eylem yapmasına izin verirken, düşman gördüğü kesme karşı her türlü saldırı aracını kullanmaktan çekinmez! Parkta bir arada sohbet eden gençlerin duruşu ve sohbetleri bile bu saldırı için neden olabilir! İçkiye yasak getirilirken, parkta elde şarap ile sohbet ne demek! Vur gitsin!

Devlet kendisi gibi düşünmeyene vurur! Sıfır tolerans gösterir, kağıtlarda yazdığı gibi sıfır toleransı başka yerde aramayın! Sıfır tolerans Taksim’de aydınlık yüzlere karşıdır! Gaz bombasının kime karşı kullandığına bakın, sonra sıfır toleransı arayın! En büyük açılım bu olmasın?!

Demokratik açılımın bir tarifi gibidir, benim gibi düşün yaşa! Ben şimdi komünist, dinci, şeriatçı şairleri bir arada anıyorsam sende an! Fakat onun dışında başka bir şey istemeyin! Şiir okuyun, istediğiniz dilden! Sadece konuşun ama sakın ama sakın başka şey istemeyin, toleransın sınırını zorlamayın! Devlet gerekirse yapar! Gerekirse Taksim’e makul sayıda işçiyi bırakır, gerekirse sıfır tolerans gösterir! Devlet gerekirse yapar! Taksim, devlete rağmen aşılamaz!

Hiç yorum yok: