26 Kasım 2009 Perşembe

Memur eylemlerinin ardından…

Memur eylemlerinin ardından…

Memur eylem yaptı, vatandaş perişan oldu başlığını kim attı dersiniz? Vatandaşın perişanlığını ekrana, sayfasına taşıyanlar kimler? Emek dostu insanlar olduğunu söyleyemeyiz, değil mi? Bir yerde grev varsa, grevin doğasında vardır, birileri perişan olması. Hem hayat düzenli akacak, hem de grev olacak? Bu durumda grevin bir anlamı olur mu?

Memurların içinde, greve gitmeyenler var mıdır? Her grevde olduğu gibi, grev kırıcıları ve grev karşıtı örgütlenmiş ve patronuna gözü kapalı emekçilerde olacaktır. Gözünü kapayıp görevini yapanlar ne yapar? Patronu zora düştüğünde, özveri yapar! Bu durum, patronun sağlığı, neşesi, yapacağı yatırımlar için güvence demektir. Bu emekçiler, keklik kuşu gibi hemcinslerini, kafesin içinde düşmesi için avcının silahı olabilirler.

Avcısı için canını vermekten çekinmeyenler, avcısı için yem olmaya hazırdır. Memurlar içinde greve gitmeyenler, bugün imam hatiplilere yönelik yapılan bir kararı itiraz etmek için sokağa çıkacakmış. Kendi hakkı için sokağa çıkmayanlar, imam hatipler için canlarını verirler! Ne de olsa, patronlarının büyük bölümü imam hatip kökenli ya da o kafayı taşıyanlardan oluşuyor!

Memurlar, kendi haklarına sahip çıkmışlar ve uyarı eylemi için sokakları doldurmuşturlar. Yine, memurun karşısında, memur polisler belirli meydanları koruyan şekilde konumlandırmış, kırmızıyı gören boğalar gibi saldırgan konumlarını almışlardır. Kendilerinin de etkileneceği bu eyleme neden karşı oldukları ve neden grev kırıcılığı yapanlara destek olduğunu sorgulamazlar, sorgulayamazlar, çünkü onların örgütlenme ve söz söyleme hakları yoktur! Ekonomik nedenler ile işi yavaşlatanlar, biraz ödenek aldığında gözümü kaparım vazifemi yaparım diyerek kendi kişiliklerinin ortadan kaldırması doğal mıdır? Memur polisler, neden örgütlenme mücadelesi içinde kendilerini konumlandıramazlar, AB ülkeleri içinde polisler, örgütlüdür ve gereği olduğunda greve dahi gidebilmektedirler! Eylemlerde poliste grev kırıcılığı yapmıştır, bir anlamda! Memur olduklarını unutmuşlar, sadece verilen görevi gözü kapalı yapan dişli olduklarını beyan etmişlerdir! Savunma olarak yasaları öne süreceklerdir! Mücadele etmeyenlerin yaslarda yer alması beklenebilir mi? Memurların sendika kurmayı bırakın, dernek bile kurması yasak olduğu dönemi yaşayarak geçtik!

Emekçiler, eğer örgütlü olurlarsa, birilerinin efelenmesine, şehir kabadayılığını ciddiye almadan sokaklara çıkabileceğini bir kere daha kanıtlamıştır. Demokratik açılım diyerek, açılımları açıklayanlar, nedense ekonomik açılımı sırf kendileri ve yakınları için yapmaktadırlar. İktidarın kimin iktidarı, kimin dostu olduğunu kanıtlamak için başka nasıl bir kanıta ihtiyaç vardır? Demokrasiden ne anlaşıldığını, söze bakarak karar verenler, bazı atasözleri de anımsasalar, iyi olur! Kişinin aynası iştir, söz değildir!

Bizim gibi ülkelerde sokaklar, Fransa’daki gibi neden barikat ve devrim kokmaz? Paris geleneği, neden bizim gibi ülkelerde Orient dansına dönüşür?

Bazı kalemşorlar, başbakanın tehdit eden cümleleri, onu şehirlerde temsil eden valilerin açıklamaları zaman içinde yok sayılacak, aslında bizde memurun bu AB kriterlerine uygun davranışını destekliyoruz diyebileceklerdir. Dün söylenenler ve yazılanlar hemen unutulacak ve yeni bir demokrasi savaşçısı ortaya çıkacaktır. Hani Hrant Dink’i ekranlarında, sayfalarında vatan haini, gavur diye lanse edenler, onu hedef yapanlar, bugün bir davayı bahane ederek, bir demokrasi kahramanı olarak göstermeleri gibi. Hrant Dink’in katilini ortaya çıkarılması önemlidir, çıkması da zorunludur, sadece katili değil, cinayetin arkasındaki kirli ilişkilerde ve medyadaki yansıması da ortaya çıkarılmalıdır. Fakat bugün katilini ortaya çıkarılmasını isteyen bazı medya kalemşorların, geçmişte yazdıkları neden gündeme gelmez? Eğer gündeme gelirse, işte bizim sokaklarımız neden Paris sokakları olmadığını çıplak olarak görürsünüz, çünkü bize özgü göbek dansı, yaşamın her alanında kendisine yer buluyor. Gerektiğinde, gerektiği kadar göbek birilerin kucağına gider ve gelir! Parayı veren dansı büyük bir zevkle izlemeye devam eder…

Emekçiler sokaklarda, bir günlükte olsa, bütün baskılara rağmen özgür olabileceklerini, üzerilerine örtülen örtüyü rahatlıkla atabileceklerini gördüler. Şimdi emekçiler, elde ettikleri birikimlerini ileriye taşımalıdırlar… Anlık yaşanıp yok olan bir eylem olmasın!

Emekçilerin uyarı grevini görmezden gelen, uyarı grevinde, perişan olanların seslerini öne çıkaranlar, kimin sesi olduğunu artık biliyorsunuz! Bir komedyenin orkestra şefi olmasını, memurun uyarı grevinden daha önemli görenler, kimin yanında yer aldıkalrını söylüyorlar, bu söylemi duyan var mı?

Hiç yorum yok: