2 Nisan 2010 Cuma

Kara para, darbe yapar mı?

Kara para, darbe yapar mı?

Kara para, denetimi zor ama o kadar da çekici bir alan yaratır. Kara paranın hareket alanları içinde polislerin, askerlerin, mali denetçilerin olması kadar doğal bir durum yoktur aslında. Karanlık ilişkiler içinde polisin/askerin/mali denetçilerin elinin olması, istihbarat için önemlidir, fakat her polis/askerin/mali denetçiler idealist değildir, bazıları ‘işini bilirler’!, çünkü onlarda sonuç itibari ile memurdur ve aldıkları maaşlar bellidir. Devlet büyüğümüz bir zamanlar ‘memurum bu ekonomik şartlar içinde işini bilir’ demişti, memura yapılması gereken iyileştirme, ‘bu iş bilirlik’ yüzünden pek ciddiye alınmaz. Ciddiye alınması demek, bütçe açığının daha da büyümesi anlamına gelmektedir. Bütçe açığını küçültmek için devletin elinde kar eden kurumlar satıldı / satılmaktadır, fakat her satış sonrası bütçe açığı küçüleceğine, büyüdü. Gün geçtikçe de büyümeye devam etmektedir.

Polis/askerin/mali denetçiler içinde bulunduğu koşullardan dolayı, tahminlerin üzerinde bir para akışının içindedir. Kara para, ülkenin içinde bulunduğu kriz ile orantılıdır, ülke ne kadar çok kriz koşullarında yaşamaya devam ederse, kara parada o kadar rahat hareket eder ve istediği sonuçları ortaya çıkarabilir. Kara paranın istemleri, kaostur, kaos daha çok coğrafik ve ekonomik anlamda kara paranın hakimiyetinin güçlenmesi anlamına gelir. Ülkemizde ki kriz ortamının uzun süreli olması ve her krizin farklı nedenler ile patlak vermesi şaşırtıcı değildir. Çünkü değişim yaşayan ve yeni biçime bürünmeye çalışan her toplumsal hareket içinde krizin var olması kaçınılmazdır, bu koşulların kronik olup olmaması sorundur. Osmanlı son dönemleri krizin kronikleşmesi anlamını taşır, neşter ise yeni kurulan cumhuriyettir. Bu cumhuriyet ise, krizi ötekileştirmiş ama hepten ortadan kaldıramamıştır, zaman içinde cent’e muhtaç hale geldik. Çıkış yolu olarak darbeler kısa bir çözüm gibi ortada durmuş olsa da, sorunu çözememiştir. 12 Eylül darbesi buna örnektir. Bu darbe ve ondan önce alınan kararlar, daha büyük krizin kapısını açmıştır. Ulusal sermaye yaratmak için kapalı olan toplum, bir anda ulusal sermaye birikimin sağlayan koşulların ortadan kalması ile birlikte, bütçe açıkları gün be gün artmaya devam etmektedir. Bu kronik hale dönüşmüştür ve bu kronik hastalıktan çıkış yolu olarak gerçek anlamda uzun vadeli bir politika, henüz yoktur. Her çözüm önerisi başka krizi tetiklemeye devam etmektedir.

Bu koşullar altında, askeriyenin darbe yapmasının anlamı ortadan kalkmıştır, çünkü askeriyenin çözüm yolu daha büyük krizi tetiklemiş ve çıkmaz bir yola sokmuştur. Geleneksel devlet yapısı, dış etkilerin baskısı sonucu tamamı ile değişmiştir, ulusal sermeye biriktirme yerine global ekonomiye entegre anlayışı gelişmiştir. Bu entegrasyonda ise dümenin kimin elinde olduğu ortadadır. Bu koşullarda kara paranın sınırını global düzeye çıkarması ile etki alanında genişletmiştir. Kara para bugün evrensel olarak ve göreceli olarak kontrol dışı hareket etmektedir. Görecelidir, çünkü dümeni elinde bulunduran için zarar teşkil etmeyecek şekilde yönlendirilmekte ve onların sınırları dışında toplumsal dönüşümler için kullanılmaktadır. Kara para geçmişin bütün birikimlerinin yok edildiği kara bir deliğe dönüştürülmektedir. Örneğin, işçi sınıfının elde etmiş oldukları bütün haklar bu delik içinde yok edilmeye çalışılmaktadır. Avrupa çapında bu büyük oranda başarılmıştır, üstelik işçi sınıfının partisi olduğunu iddia eden sosyal demokrat partiler aracılığı ile. Şimdi o partilerin başkanlarının büyük firmalarda danışman olarak çalışıyor olması tesadüfi değildir.

Orduların profesyonelleştirilmesi ise bu sürecin doğal sonucu olarak ortada durmaktadır. Çünkü kriz ortamları askeri darbeleri anlamsızlaştırdığı gibi, gelişen teknoloji eski ordu anlayışının değişimin de beraberinde getirmiştir. Kitlesel savaş yerine, kitlesel imha teknoloji üstünü silahların kullanılmasını ortaya çıkarmıştır. Silah yüklü, insansız uçakların Amerika’dan kalkıp, Afganistan’da bir yeri bombalaması bu değişimin göstergesidir. Irak işgali sırasında Amerika askerlerini, cephede ön sırada savaşacaklar için green card bekleyenlerden oluşturması tesadüfi değildir. Çünkü savaş için kendi vatandaşını öne sürmek yerine, vatandaş adaylarını öne sürmenin ülke içindeki savaş karşıtlığını zayıflatmıştır. Bu gelişmeler içinde NATO’nun varlığı da somut düşman yerine kara paranın kontrolü için gerekli olduğu sonucunu doğurmuştur. Yeni ordu anlayışı, bir anlamda ordunun polisleştirilmesidir. Polis teşkilatı ile ordu arasındaki en önemli teknik fark bu profesyonelleştirme ile ortadan kalkmasına sebep olmaktadır. Ordu bir anlamda polis teşkilatına doğru dönüştürülmektedir, tek fark ellerindeki silahlar ve mevzileri konusunda ayrım olacaktır. Maaş ile çalışan devlet memurlarının yönettiği iki güvenlik teşkilatı bir anlamda bir birine entegre olurken, global üst örgüt olan NATO ile tam uyumluluk gösterecektir.

Polis, her ne kadar halk içinden çıkmış olsa da, halk ile içli dışlı değildir. Duvarların arkasında neler olduğunu, halk pek bilmez. Kara para operasyonlarında tutuklanan polisler, bir askerin tutuklanması kadar toplum içinde tartışma konusu olmaz. Polis içinde neler olduğunu ve neden bu tutuklanmalar olduğunu bilinmez. Polis içinde darbe yapmak isteyenlerin olabileceği bile akıllara gelmez. Polis, darbe yapamaz mı bir ülkede? Neden polislere yönelik yapılan ve yine polisler tarafından düzenlenen bu operasyonlar, kamu önünde tartışılmaz? Yakalanan o kara paranın sonunun ne olduğu, neden sorgulanmaz? Askerlerin yaptığı darbelerde, polislerin rolü olmamış mıdır?

Kara paranın serbest dolaştığı ülkemizde, örneğin Siemens firmasının dünya çapında dağıttığı rüşvetler, ülkelerde dava konusu olmasına rağmen, bizim ülkemizde soruşturma konusu bile olmamıştır. Rüşvet, devlet mekanizmasının, para akışının olduğu her alanda olabilmektedir. Bu rüşvet çarkının döndüğü alanlar içinde, soruşturmaların olmaması demek, orada kara paranın hakimiyetini gösterir. İktidar öncesi ile, iktidar sonrası bir politikacının mal varlığı soruşturulmuyor ise, orada hakimiyetin kimlerin elinde olduğunun yansımasını görebilirsiniz. Sadece politikacı değil, memurunda mal varlığı ortada olmak zorundadır, nasıl mal varlığını katladığını, kamu denetimi altında olması gereklidir. Bu denetim mekanizmasının yokluğunu kara paranın serbestliğine bağlayabilirsiniz, çünkü var olan denetim mekanizmasının da aklama konuma dönüşmesi, kara paranın gücünü ortaya sermektedir. Kara parayı sanmayın karanlık firmalar yaratmaktadır, en büyük kara para, global çapta iş yapanlar tarafından beslenmektedir/ yaratılmaktadır. Devlet ihaleleri neden genelde belirli firmalar kazanmaktadır, hiç düşündünüz mü?

Paranın hareket ettiği alanlar içinde birileri iktidarı elinde almak istemesi kadar doğal bir şey olamaz, iktidar hırsı birilerini darbeci yapabilir. Bu darbecilerin bulundukları mekanizma hareket alanını genişletir. Bu mekanizma her ülke içinde varlığını bir şekilde korur. Fakat darbe iç dinamiklerin etkisinden çok, dış dinamiklerin etkisi ile olur, oradan gelecek uyarı ile hareket edebilir. İç dinamikler, sadece darbe için hazırlanır! Sonuç olarak, darbeleri sadece askerler yapar anlayışı yanlıştır, gücü kim elinde bulunduruyorsa, koşullar uygunsa yapar! Çiçeksiz bahçe yaratma hevesi kısa sürelidir, çiçekler her an bir yerden fırlar, o yüzden darbeler amaçlarına kısa süreli ulaşmış olsalar da, tarihin çizgisi içinde hepsi başarısızdırlar…

Hiç yorum yok: