3 Haziran 2010 Perşembe

Hadım edilenler sahibi gibi havlarlar!

Hadım edilenler sahibi gibi havlarlar!

Hadım edilmek sadece insana yönelik bir durum değildir, hayvanlara da uygulanır. Hayvanların erkekleri kısırlaştırmasının en kolay yoludur. Bazı hayvanlar bilinçli şekilde hadım edilir ve bu sayede gücün kaslara yoğunlaşması sağlanır ve tarlanın sürümünde kullanılır! Eskiden boğaları hadım ederek öküz yaratırlardı. Öküzler insan için, teknolojinin bu seviyeye çıkmadan önce önemli bir araçtı. Öküzlerin serinlemek için derlerde, suyun içinde görülmüş bir fotoğraf görürsünüz, kafası ileriye doğru uzamış haldedir. Hadım edilmek biçim değiştirir. Kafayı ileriye doğru çıkarır!

Hadım edilmek, elbette sadece cinsel yaşamı bitirmez, toplumsal yaşamının da değişmesini beraberinde getirir. İnsanın erkeğinin hadım edilmesi çok eski çağlara aittir, kölelerin hadım edilmesi ile birlikte, hizmetçi olarak kullanılması sağlanmıştır. Hadım edilen erkek, kadınların arasında rahatlıkla girer ve çıkar, dedikodularına karışır. İnsanın erkeğinin hadım edilmesi görüntüde pek değişiklik yokmuş gibi göze yansır ama sesi duyduğunuz an, hadım edildiğini anlarsınız. Çünkü hadım edilen erkeğin sesi değişir. Sesin değişimi haremde erkeğin olup olmadığını kafesin öteki tarafında duran köle sahibi tarafından kontrol edilmesini de kolaylaştırmıştır. Kadınların kahkahaları arasında hadım edilmiş erkeğin sesin olması köle sahibinin içini rahatlatır, çünkü hadım edilen köle, sahibinin sesi, gözü ve kulağıdır. Hadım edilen sahibinin sesini taşır!

Kadınların arasında ve kadınların kontrolünü yapan erkeklerin hadım edilmesi bir tarihi sürecin sonucunda ortaya çıkmıştır. Dünyaya ve kadınlara bacak arasından bakan erk sahibi, kadının bacağı arasını tek kendisi kullanacağını düşünerek, orayı namus olarak ilan etmiştir. Namusunu korumayı da hadım edilmiş erkeğe bırakmıştır, çünkü kadına güvenmez erk sahibi. Namusa göz dikenin sonu kötü olmuştur, bu kötü durum kutsal kitaplara kadar girmiştir. Namus için savaş, çatışma ve ölüm doğaldır. İnsanlık tarihi içinde bir çok savaş, ayrılık bu namus için olmuştur. Sahip olmak ve sahip olmanın yeterli olmadığını düşünen erk, sahip olduğunu korumak için her türlü güvenliği almadan geri durmaz. Çünkü namusunu her an yanında taşıyamayacağına göre, onu koruyan, gözeten birin olması tesadüfi değildir. Erk sahipleri, haremlerinin kapısına hadım edilmiş erkeleri koymayı ve bir birlerini kontrol ettirmeyi Pavlov’dan önce bulmuş ve uygulamışlardır.

Hadım edilen kişi, hadım edenin kölesidir ve onun sesidir.

Hadım edilmek sadece insana ait bir durum değildir, insanın yaratmış olduğu çevre ve düzen içinde de geçerlidir. İnsana yakın hayvanların hadım edilmesi artık son teknoloji içinde küçük bir operasyon ile yapan teknoloji merkezleri vardır. Evinizde kedi mi besliyorsunuz, hadım edin, kılının dökülmesini azaltın! Bir de mart ayı sonunda küçük kedilerin evin her tarafı kuşatmasını baştan önleyin! Köpekler, kafes içinde yaşayan kuşlar içinde geçerlidir. Hadım edilen sahibinin isteklerine istese de istemese de uyum sağlamak zorundadır. Hadım sadece tek tek canlılar için geçerli olabildiği gibi, insanın yaratmış olduğu daha büyük canlı olan çevre ve toplum içinde geçerlidir. Şehirler, doğanın her birinin bir anlamda hadım edilmesidir. Ağaçların nerede duracağı bellidir, itaat ederler!

Hadım edilmiş toplumlar ve devletlerde vardır. Erk sahibi olanlar, kendileri ile birlikte hareket edebileceği toplumların oluşmasına da toplum mühendisleri aracılığı ile yerine girmişlerdir. Toplumları yönlendirecek kurumların, hadım edilmesi ve o kurumlar içinde çalışanlarında devletin çalışanı olması için değişik yöntemler geliştirilmiştir. Pavlov köpek üzerinde deneyinin daha başka boyutunu bu alanlarda kullanılmaktadır. Aylık olarak verilen paralar ile hadımlık süreci başlamıştır ve o süreç içinde yer alanların büyük bir bölümü parayı verenin amacına yönelik ses çıkarır ve tepki verir.

Toplumların hadım edilmesi bir süreç işidir, bir anda olmaz. Fakat bu süreç bir başladın mı, ilişkilerden kurtulmadığı sürece kurtulma şansı yoktur. Hadım edilmiş toplumlar, gözleri önünde yaşananları algılayacak konumdan çıkar ve sahibinin anlattıklarını gerçek olarak kabul eder ve bu gerçekler üzerine düşmanlıklar yaratır ve çatışmalara girer. Hadım edilmiş toplumlarda, iç çatışma ve dışarıya yönelik saldırgan tutumun görünmesi şaşırtıcı değildir, doğasına uygun davranışlardır.

Hadım edilmiş toplumlarda, topluma yön verenlerinde hadım edilmesi kadar doğal bir şey yoktur. Bizde hadım edilmeyen unsurların yani kontrol dışı düşenlerin hadım edilmesi sürecide 12 Eylül’de başarı ile uygulanmıştır, yakalananların hepsi hadım edilmiştir. O günden beri kontrol dışı hareket eden sayısı azalmıştır, hatta yok edilmiştir. 12 Eylül, hangi kesimi hadım ettiği son yaşananlar ile daha da ortaya çıkmıştır. Şimdi bu kesim, sahibinin sesini ama üstüne sol söylem geçirerek yapmaktadır. Bütün söylemlerin üstüne ne örterseniz örtün artık hadım edilmişlerin sesi ortadadır ve bu sesin saklanacak başka bir yanı kalmamıştır.

Akıntıya kapılanlar, akıntının aktığı yönde kürek çekenler hadım edilmiş bireyler olarak görebilirsiniz. Bu hadım edenlerin kimlikleri yoktur, isimlerini çıkarın başka isim yazın o yazdığınız isimin yazdığına inanacak binlerce insan bulabilirsiniz. Hatta yazıyı yazamayan ama ismi olan bile o yazıyı yazdığına inanır! Hadım edilmek öyle bir şeydir ki, kimliksizleştirmek yanında haremin önünde sahibinin sesi olmayı sürdürür. Sahibinin namusunu korur ve o namusu için canını bile veriri, saldırmak için her türlü fırsatı bekler! Hadım eldenler, saldırgandırlar ve her şey iyi bildiklerine inanırlar! Sahibinin sesi olduğunu ret ederler ama dışarıdan bakma yeteneği olmuş olsaydılar, sahiplerinin sesinin ince tonlusu olduğunun farkına varırlardı!... Sonuç olarak, hadım edilenler sahiplerinin penceresinden bakarlar ve dünyayı öyle yorumlarlar…

Hiç yorum yok: