11 Mart 2011 Cuma

Deprem

Deprem

Japonya’da 8.8 şiddetinde deprem oldu. Doğal olarak tsunami oluştu, dev dalgalar kıyıları vurdu. Teknolojinin gelişimi sonucunda canlı olarak depremi ve onun sonucu oluşan tusinamiyi Türkiye’den izledik. Savaşları, doğal afetleri evlerimizden canlı olarak izler konumdayız. Evrenimiz, şimdilik dünya olduğundan her olayı, her değişimi evlerimizden canlı seyrederek, evrenimizin ne kadar küçüldüğünü de görmekteyiz.
Geçenlerde bir arkadaşım ile sohbet ediyorum, İstanbul şehrinin 6 katmandan oluştuğunu arkeologlar söyledi dedi. Şimdi bu kısa bilgi ile şunları aklımdan geçirdim; demektir ki şehir altı defa yeniden kuruldu. Eğer şehir kurulduysa, demektir ki yıkılmıştır. Yıkıntının üzerine oturmaktadır. Bir çok köylerde höyükler vardır, höyüklerde katmanlar olduğu bilinir ve titiz çalışma ile geçmişimize dair bilgiler ararız. İstanbul çok büyük bir höyük üzerine oturuyor dersek sanırım abartmış olmayız. Her katmanında başka bir tarih gizlidir. Bugün gördüğümüz İstanbul ve coğrafik özelliği, ilk köy buraya kurulduğunda elbette bu şeklide değildi. Yarım adanın içinde akarsular, yarım adalar, kayalık adacıklardan oluşmaktaydı büyük olasılıkla. Balıkçıların sığınakları, tarım yapılan alanlar, düşmanlara karşı kurulmuş bentler, su yükselmesine karşı yapılmış kanallar büyük olasılıkla bugünkü İstanbul yarımadasında mevcuttu. Üst üste kurulan şehir, bugünkü coğrafik yapısını yaratmıştır. Kıyılar düzgün, akarsular yoktur, ne tarım vardır, ne de geçmişte yapılan savaşların izleri. Geçmişte yaşanmış olan tsunami izleri de yoktur. Ülkemiz sahillerinde tsunami izlerinin olduğunu bilim insanları söylemektedir.
Japonya’da deprem büyüklüğü konusunda her dakika bir açıklama geliyor, tsunaminin oluşturduğu dalganın yerleşim yerlerinde evleri, arabaları ve önüne gelen her şeyi nasıl sürüklediğini izlemekteyiz. Doğa önüne gelen insan yapısını ciddiye almadan yok etmektedir. İnsan, çok güven ile inşaat ettiği nükleer santrallerini deniz kenarına kurarsa eğer, dev bir dalganın onu yok etmeyeceğini kimse bilemez.
Japonya’dan gelen ilk görüntülerde bir toplantı salonunda deprem anı yaşanıyordu ve insanlar, yapmış oldukları binaya güvenerek panik olmadan o anı yaşadılar. Ama dalganın bir nükleer santrale, petrol rafinerilerine ulaştığında o güven panik halini almış durumdadır. Deprem, insanları öldürmedi, insanların yaratmış olduğu teknolojik binaların içinde bulunan nükleer dalga büyük olasılıkla Japonya halkının üzerine ikinci bir Hiroşima / Nagazaki etkisini gösterecektir.
Canlı olarak izlemekteyiz, Japonya’da yeni bir katman oluşmakta. Her katman bir felaketin sonucunda oluşmaktadır. Bizler buna benzer felaketlere karşı hazırlıklı mıyız?
En ufak sallantıda evimizi panik içinde terk edip sokakta nefes almaya başlıyorsak eğer, bizler yaratmış olduğumuz evlere güvenmiyoruz. Güvenmiyoruz, çünkü para hırsı ile evleri kırık demirler ile inşaat edenler, bugün gökdelenler yapmaya devam ediyor. Geçmişte çürük bina yaptığını itiraf eden biri, bugün gökdelenler inşaat ederken, acaba o kişinin yapmış olduğu bina ne kadar güvenli olur? O binalarda oturanlar bir panik halinde 30 kat aşağıya inme şansı olamayacağına göre, üst üste oluşturulmuş bu katmanlar, gelecek kuşağa nasıl bir höyük görüntüsü verecektir? Her katman bir felaket sonucu oluşur, umarım ki bizler bu katman yaratma sürecini yaşamayız diyerek umut ile bakalım diyorum geleceğe ama açıkçası hala bugün oturduğum eve güvenmiyorum. Bırakın tsunamiye, onu oluşturan depreme dayanacağını inanmıyorum.
Bugün nükleer santral yapılması için anlaşma imzalandı. Depreme karşı güvenli olacağı söylenen bu nükleer santral, acaba büyük bir deprem sonucunda oluşacak tsunamiya karşı korumanın mümkün olamayacağını şu anda yaşanan Japonya’da duruma göre söyleyebiliriz. Doğa içinde kendi yok edeci gücünüı hala insan denetimi dışında korumaya devam etmektedir. İnsan depreme karşı güvenli binalar yaptığını bu deprem ile kanıtlamış oldu ama sonucunda oluşan dalgaya karşı ne kadar zayıf olduğunu gösterdi. Bir yanardağ patlarsa insan en zayıf konuma düşeceği bilim insanları söylemektedir.

Hiç yorum yok: