19 Nisan 2011 Salı

Toplumsal sözleşme toplum dışında yapılacaktır!

Toplumsal sözleşme toplum dışında yapılacaktır!

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçime girmeden seçime girecek adaylar için baraj olan bir kurumdur. Seçimin, seçime katılan partilerin eşit şartlarda rekabet edebilmesini sağlamak için oluşturulmuş bir kurum olduğu yanılsaması içindeydik, alınan kararlar ile bu yanılsama olduğunu bir kere daha görmüş olduk.
YSK kanunlar ile kurulmuş, çalışma alanı ve kararlarının sınırları belirlenmiş bir kurumdur. Hakimlerden oluşur ve mahkemelerde olduğu gibi yasalara uygun karar almak ile yükümlüdür. Aldığı kararlar kesindir. Maddi yönden itiraz edilebilir, başka itiraz etme olanağı da yoktur.
YSK kanunlar ile belirlendiğine göre, sorumluluk yasaları düzenleyenlerin ve onların bakış açısında gizlidir. Bugün YSK, seçilmesi muhtemel adayları incelerken, erk sahibinin sesine (Anayasa, yasaların ruhuna) ve ihtiyacına göre karar almıştır diyebiliriz. Seçim barajı ve diğer barajlar yasaları düzenleyenlerin ihtiyaçlarına göre düzenlendiğini ve o ihtiyaçlara cevap veremediğinde yeniden biçimlendirildiği, demokrasinin kılıcının yok edildiği alanlardan biridir. Haksız rekabet, seçim şartlarının düzenlenmesinden başlar.
YSK almış olduğu tüm kararlar, erk sahibinin sorumluluğu içindedir. Bugünkü erk sahibi ise AKP’dir ve AKP alınan bu karardan “iyi polis kötü polis” oyuncularını sahneye sürmüş olsa da en karlı konuma gelmiştir. Çünkü oluşacak olan mecliste, kendileri için önemli olabilecek kararlarda engel teşkil edebilecekleri seçime girmeden baraj ile elemiş durumdadır.
Bağımsız milletvekilleri, aslında AKP’nin milletvekili sayısını artırmada önemli bir araçtı, çünkü bağımsız için gerekli oy oranı ile iktidar partisi bugünkü haksız rekabet koşulları içinde birden fazla milletvekili çıkarabilecek konumdadır.
Bugünkü belirsizlik ortamında alınan YSK kararı, iktidar partisini ve grubunu direkt ilgilendirdiği için tüm sorumlulukta iktidar partisinin üzerine binmiştir. AKP’nin tercih ettiği seçim kanunu ve koşullarında diğer partiler seçime girmiştir.
Neden bu kadar önemlidir bu karar?
Önümüzdeki dönem yeni anayasanın görüşüleceği ve tartışılacağı bir süreçtir. Bu süreçte en önemli toplumsal katmanlarından birinin mecliste olması önemlidir, fakat seçim barajları yüzünden bu kesimin meclise girmesi için tek yolu vardır ve o yol “bağımsız” milletvekilleri ile çözülmüştür. Fakat bu gelinen süreçte beklenmeyen bir gelişme yaşanmıştır ve YSK seçime girmeden bağımsız ve muhalif adayları seçim dışına çıkarmıştır. Bölge sesinin ve muhataplarının meclis dışına iteklenmesi ile meclis içinde tek sesin hakim olduğu bir “sivil” ama “toplumsal olamayan” bir “sözleşme” hazırlanacak ve hayata geçirilecektir.
Gelecek günlerin bizi ne beklediğinin olasılıkları içinde düşünürken, gerçek demokrasinin beklemediğini şimdiden söyleyebiliriz. İdeal olan, “toplumsal sözleşme” tüm katmanların eşit düzeyde katılımı ile oluşur. Tek veya bir birine benzeyen partilerin karar vermesi ile toplumsal sözleşme gerçekleşemez.
Toplumsal sözleşme içinde; Alevilerin ve Kürtlerin temsilcilerinin olmaması, toplumsal sözleşmesinin eksik ama iktidar erkine sahip olanların ihtiyacına cevap verecek şekilde düzenlenecektir.
Yeni meclisin içinde oluşacak olan yapıların toplumun her kesmini temsil edemeyeceğini alınan kararlar ile bir kere daha ortaya çıkmıştır. Var olan seçim yasası ve YSK yapısı, toplumun her kemsinin meclis içinde temsil edilemeyeceğini bir kere daha gözler önüne sermiştir.
Toplumsal sözleşme toplum dışında, topluma rağmen yapılacaktır!
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: