Baba gibi
sözler…
Babacan babalar
gibi söylemiş, “memura verilecek her ek puan maaş artışının yeni vergi anlamına gelir.” Bu sözden neyi çıkarmak
gerek sizce?
Demektir ki; hükümet, memurunu gözden çıkarmış, yıllık bütçe planı
yapılırken memuruna verebileceği zam konusunda çalışma yapmamış demektir,
kısaca kasada memuruna verebileceği para yok! Olmayan parayı vermeye
kalktığımızda ek vergiler ile bu açığa çıkan parayı yerine koyma telaşı içinde olacağız. Ek
vergi demek, tükettiğimiz bütün ürünlere zam demektir. Bütçe açığını kapatalım
derken; bütçe açığını büyütmek, yaşam kalitesini düşürmek, cari açığın daha da
açılması anlamına gelir. Kısaca her adım domino taşı gibi bir birini
tetikleyecek konumda.
Domino taşı gibi bir birini tetikleyecek dalga ne anlama
geliyor?
Paramız yok!
Bütçemiz tam takır, mamuruna zam yapamayacak konumda.
İflas etmişiz ama resmi olarak açıklayamadığımızın gizli belgesi.
Yunanistan’dan daha kötü konumda olmuş olmamız anlamındadır.
Türkiye iflas ederse peki Yunanistan kadar etki yaratabilir
mi uluslar arası piyasada?
Hayır, etki yaratmayı bırakın, uluslar arası piyasa akbabalar
gibi ülkenin üzerine konup paylaşım telaşına bile girebilir. Alacaklarını almak
için kaç ülke/ firma üzerimizde akbabalar gibi uçuyor?
Kaç ülke gelip ülkemiz topraklarında üsler, deneme laboratuarları
kuracak?
Kaç ülkeye köle insan ihracı yapacağız?
Komşu ülkelere araç ile gidebilecek olan kadınlarımız, kendi evinin
geçimi sağlayabilmek için ne kadarı kendini pazarlayacak?
Kaç kızımız çocuk bakmak amacıyla yurt dışına çıkıp, çetelerin
elinde meta olacak?
Bu yazdığım soruların sonuçlarının bir benzerini bu dünya toprakları
üzerinde ülkeler yaşamadı mı sanıyorsunuz?
Bir on yıl öncesine giderseniz, Karadeniz şehirlerinde
kurulan pazarlara bakmanız yeterlidir.
Bütçede memuruna verebilecek kadar parası olmayan ülkelerin
memurları, elde ettikleri bilgileri, kaynakları başkasına kendi yaşam kalitesini
yükseltmek için satmayacağını kim garanti edebilir.
Allahtan teknoloji üreten ülke değiliz, yoksa dünyanın başına
bela olurduk, nükleer silah için gerekli bilgi ve kaynakların satışı konusunda!
Batmış bir ülke elinde olan her şey satar ve her şeyi ranta
dönüştürmek için yollar arar.
Ordusuna ait silahları çatışma bölgelerinde satışa sunması
bile bu o ülkenin ekonomisinin ne kadar zayıf konuma düştüğünün göstergesidir. Neyse
ki satmıyormuşuz elimizdeki silahları, Suriye ve Lübnan’daki çatışmalarda
kullanılan silahları hibe ediyormuşuz! (Bu silahların üretimi ve ihracı için
bütçeden ne kadar para ayrılmıştı? Örtülü ödenekler neden halka açıklanmaz?)
Hükümetin memura verebileceği zam oranı bütçenin ne kadar dar
ve geniş olduğunu gösterecektir, eğer zam verip vergileri artırıyorsa, o
ülkenin bütçesinin aslında balon olduğunu kanıtlamaktan öteye geçmez.
Kral çıplak demek için memurlar ile hükümet arasında
yürütülen pazarlığın sonucuna bakmak gereklidir.
Madem ülkemiz büyüyor, refah seviyemiz artıyor, bundan memurun,
işçinin yararlanması kadar doğal bir şey olmaz, yok işçi memur refahtan
yararlanamıyorsa o zaman ülkede yapay olarak yeni zenginler, yeni bir küçük
çevre yaratılıyor demektir.
Küçük bir yandaş çevrenin refahı halkın büyük çoğunluğunun
refahından daha önemli gören bir hükümet var demektir.
Refah paylaşımında hükümet, büyümenin sonucunun paylaşımında;
halka çay kaşığı ile sunarken, küçük bir azınlığa kepçe ile sunması
anlamındadır.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder