Türkiye solu
ne çektiyse profesyonellerden çekti!
Sol yaşam
biçimi gönül işi ile yapılır, daha çok dayanışma üzerine kuruludur ve dayanışma
gönüllü olursa bir anlamı olur. Şimdilerde unutturulan imece ruhu sol içinde
yaşamaya devam eder.
Profesyonel
kavramını kısaca tanımlayalım; Profesyonel; para karşılığında çalışandır ama tanımı
bu yazı için yeterli değildir, o yüzden profesyonel kavramını bu yazıda
kullanacağım anlamı kazandırmak için biraz daha açmak gerekledir. Profesyonel; duygularının davranışlarına yansımasına
engel olabilen, ruh hali ne olursa olsun işini düzgün bir şekilde yapabilen
kişiyi tanımlamakta kullanabileceğimiz kelimedir.
Profesyonel kişiler çıkarları için para verenin dünya
görüşüne, duruşuna bakmaz, gider yanında para karşılığında çalışır. Ayağına bir
taş değdiğinde ise o patronun dünya görüşü önem kazanır ve denir ki, “o beni
görüşlerimden ve tercihlerimden dolayı işten attı.”
Konumuzu daha dar bir alandan yürütmek amacı ile öğretim
üyelerini seçelim, ama profesyonellik kavramı elbette bu seçilen ‘meslek’ grubu
ile sınırlı değildir, her meslek için genişletilebilinir.
Üniversitelerin önemli kesimi vakıf ve özel şirketlerin
kurmuş olduğu hukuk kurallarına uygun yerlerdir. O üniversitelerin önemli bir
kesimi iktidara yakın ve iktidarın politik tercihleri yönünde şekil
değiştirebilen yapılardır. Çünkü iktidar elinde bulundurduğu güç ile istediği
kuruma çeki düzen verebilecek bir çok kurumun ipini elinde tutmaktadır. Özerk yapısı
olmayan kurumların kararları iktidarın hedeflerine uygun olması şaşırtıcı
değildir.
Para verenlerin dünya görüşleri ve duruşları politik iktidar
ile paralel olduğunda öğretim üyesi de işini rahat ve sorunsuz yapmak adına küçük
tavizler verir. Kişi bencildir ve işini kaybetmemek için özveri göstermesi
gerekiyorsa gösterecektir. İşten ayrılan değil, işte uzun süre kalan olmak
istemektedir.
Profesyonel yaşama alışan ve olaylara profesyonelce yaklaşan
biri politik tercihini ve özel yaşamını gözlerden uzak tutmaya özen gösterir. Elbette serbest alanda yapacakları bu özel
tercihlerin belirlediği sınırlar içinde her daim dikkatli ve özenli bir yaşam
sürer. Profesyonel kişi; işine duygularının davranışlarına yansımasına engel
olabilen, ruh hali ne olursa olsun işini düzgün bir şekilde yapabilendir.
“Yetmez ama evet” kavramı işte bu profesyoneller tarafından
iktidar yanında olurken, iktidardan uzaktaymış gibi göstermek için geliştirilmiş
bir söylem biçimidir. İktidar dağılma sürecine girdiğinde, bu ‘yetmez ama evet’
diyerek destek verenler “biz söylemiştik, iktidar bizim dediğimizi yapmadı,
eksik yaptı” ya da “bizi kandırdı, aksi halde biz nasıl desteklerdik” diyerek
geçmiş yaşamlarına dönmek için bir vicdan rahatlama aracı olarak kullanılabilecek
ortada bir sözcüktür.
Profesyonel kişi, bulunduğu yere göre renk değiştirme
yeteneği olan kişidir. O bulunduğu kurum ve zemine göre konuşma sesini, rengini
değiştirebilir. Uzun süre o ortamda yer aldığında oranın rengi, kültürüne bürünebilir, geçmişte ne savunduğu,
ne yaşadığı önemli değildir. Profesyonelleri asimile etmek o yüzden çok
kolaydır, ancak ölüm döşeğinde unuttuğu dili anımsayabilir.
Türkiye solu, profesyonel bakışın liberal ekonomi ile toplumun
her kademesine yayılmasıyla birlikte; 12 Eylül tanklarının yıkıntısının
arkasından solcu öğretim üyeleri aç kalmamak için, yapacağı başka işi olmadığı
için profesyonel anlayışı çabuk benimsemişlerdir. Patronlarını seçmeden
gelirleri ve kişisel yaşam kalitelerinin yüksek tutması için iktidara yakın
konumda olan kurumlara koşullanmaları ile kan kayıbı hızlanmıştır. (sol içinde dönek sayısı ile profesyonel
kavramın modern yorumu arasında bir bağ kurabilirsiniz)
Elbette her insan yaşadığımız dönemde çalışmak zorunda,
patronu ve patronun tercihlerini seçemez. Her çalışma alanı aynı zamanda
işçiler için bir direniş mevzisi olarak görülebilinir. İşyerlerinde örgütlenmek
ve orada patronun hakimiyetini yok ederek sınıfsız topluma ulaşama hedefi
içinde örgütlenen devrimci olan işçiler var olacaktır. İşçiler her yerde, para
sahibinin kimliğine, duygusuna ve düşüncesine bakmaz, girer ve orada
örgütlenir. Profesyonel olan ise, iş yerine girer ve iş yerinin ruhuna uygun
tavır alan ve patronun beklentilerini karşılamak için var gücü ile çalışır.
Toplum önünde sol söylemi ucube göstermek için patronuna
şirin gözükmek isteyen profesyoneller bulundukları zeminden sola karşı saldırı
oklarını aldıkları maaşlarına uygun şekilde fırlatmışlardır. Tarih çöpe gitmiştir,
Marks yok olmuştur, yaşasın yeni dünya global düzeni diyerek nara atmışlardır
ve global üniversitelerde bir kürsü kapmak için bilgilerine bilgi katmak için
her türden seminerlerde gözükmüşlerdir. Duvarlarında aldıkları diplomalar,
seminer başarı belgeleri ile ekranlara çıkıp nostaljik olarak solcu olduklarını
ama yaşamın gerekleri savunmadan geri durmamışlardır. Piyano eşliğinde cin bardaklarının
tıkırtısı İstanbul boğazında duyulması şaşırtıcı değildir. Çocuklarını iktidarın
nimetinden yararlandırmak için her türden ilişkiyi kullanmışlardır. Solcu olanların
çok olduğu toplantılara katılıp eski solcu günlerinden dem vurmak ve ölen
devrimciler ile hatıralarını nasıl bir çıkar için kullanacaklarını artık bilinç
altından kullanmayı da ihmal etmemişlerdir. Profesyonel yaşam biçimi olarak
kabul edenler her olanağı kurnazca kullanabilendir…
Türkiye solu işte bu profesyonellerin etkisi ile daha da
daralmış, ağızları iyi laf yapan, güzel görüntü verebilenlerin profesyonellerin
medyatik saldırısı karşısında sessizden tepki vermişler, duygusal olarak
hissedilen tepkiler olmasına rağmen, profesyonel olanların etkisi henüz sol
içinde yok olmamıştır.
Bugün askere karşı sert söylem geliştirenlerin gerçek
niyetleri ortada olmasına rağmen hala onları solcu olarak görebilen saf
solcuların olması tesadüfi değildir. Sol bu profesyonel liberal solcular
arasında kalın bir çizgi çekemediği sürece, Lenin belirttiği sol hastalıktan
kurtulamayacaktır. Sol; geçmişi, sola küfredenleri asla unutmaması gereklidir,
çünkü sol dışına düşmüş olanların yine sol içine girip hastalığını bulaştırma
tehlikesi hep vardır.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder