17 Kasım 2012 Cumartesi

Çuvaldızı batırmak!


Çuvaldızı batırmak!
Karikatürcü, meslek olmayan mesleği yapan kişidir. Çizgi ile mizah olarak kısaca tanımlanan karikatür, bir anlamda trajik komik olayları izleyicinin gözüne batırandır. İğneyi hep başkasına batırır ama arada da olsa çuvaldızı kendisine batırması da gereklidir. Uzun zamandır çuvaldız kullanımdan çıktığı için karikatürcülerde çuvaldızı kendisine batırmayı unutmuştur!
Karikatürcülerin değişik kitle örgütleri vardır, bu örgütlerin isimleri değişik değişiktir ve 12 Eylül ile kapatılmıştır. 12 Eylül sonrası açılan ise dernekler yasasında değişim ile ancak eskisinin karikatürü konumunda olacak bir yapıdadır. Şimdilerde var olan demokratik kitle örgütleri (DTK) içinde, liberal ekonomistlerin söylem ile sivil toplum kuruşları (STK) içinde karikatürcülerin oluşturmuş olduğu yapıları da görürüz.
Liberal ekonominin yaratmış olduğu sistemde STK’ların bazıları yeni adlarına uygun var olan erk sahibini eleştiren değil, dokunmayan konumdadır. Çünkü kaybedeceği gelirleri vardır ve o gelir için her türlü haksızlık karşısında sus pus olmayı “etik” olarak görür.
Bir çok kitle örgütü; devletten veya devleti temsilen büyük firmalardan alacağı sponsor ücreti için var olmayı ve onlardan aldıkları sponsorluk ücretlerine uygun etkinlikler yapmayı uygun görmektedir. Sağa sola dokunmayan sergiler, rahatsız etmeyen ve gelenekselleşmiş etkinliklerde gelir getirici masalar açmak, üyelerinin bazıları için vazgeçilmez gelir kapısı olması önemlidir, çünkü yeni adı ile STK liberal düzene uygun çıkarına göre hareket etmek zorundadır.
Çıkarların ilişkileri yönlendirdiği yerde maddi getiri getirmeyenlerin hakları savunmak ve onlar için bir şeyler yapmak ‘absürt’ bir duruş olsa gerek! STK’lar projeler üretir ve o projelerden bazıları için maddi gelir anlamına gelir. Projeler için; AB ve ABD gibi ülkelerin proje veren kurumlarından yardım almak için bir sürü bürokratik işleri yerine getirir. Proje almak için tanınmış bir kurum olmak önemlidir, kamu yararına olan kurumlar daha rahat projelerin bütçelerinden yararlanır. Kamu yararına kurum adını kaybetmemek için her türlü överi gösterilir ve kamu yararı için devletin kurumları ile barışık çalışılır ve onların niyetlerine uygun kararlar alınır.
STK’ların bazıları sosyal dayanışma kurumlarıdır, vakıf adını alan ama vakıf özelliğini göstermeyen bir çok yapı ile de karşılaşırsınız. Dayanışma tek yönlü olarak bakarlar ve kurum daha öndedir ve o önde olan dernek, vakıf gibi STK’lara gelir gelmesi üyelerinin ihtiyaçlarından da önündedir.
Sanat dalları arasında karikatür yer almaz, alamaz çünkü onu sanat olarak tanıyan Kültür Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı yoktur ama her yıl o sanat ve meslek olmayan dala bir bütçe ayırırlar ve o bütçeden yararlanan bir meslek olmayan meslek için yardımlar yapılır, ortak etkinlikler düzenlenir.  Karikatürcü emekli olması için gereken sosyal kasalardan yoksundur, çünkü meslek değildir. Meslek olanın emekli sandığı ve sosyal güvencesi olur. Meslek olmayanın sosyal yardımı olur mu?
Dernek, vakıf vb isimlerde kurulan STK’lar bu açığı kapatmak amacı ile kurulmuş olmasına rağmen, o konuda yeterli bir çalışma yapamadığı ve yapmadığı bugün yaşanan süreçten daha iyi anlaşılır.
Ayağını kaybeden bir karikatürcüye her türden söz telefon ile verilir ama söz gökyüzüne kısa sürede karışır. Emeklisi olmayan artık yaşlı karikatürcünün evinden çıkarılması karşısında sessizdir ve ona barınak bulmak için yapacağı bir şey yoktur, çünkü var olan bütçe yardım için değildir!
STK’lar bildiğimiz gibi (en azından karikatürcüler için) sosyal yardım yapmıyor, çünkü “karikatürcü milletin hepsi fakir fukaradır birine yaparsak hepsine yardım yapmak gerek, önünü alamayız” diyen bir anlayış hakimdir. Var olan gelirin, karikatürcü milleti içinde paylaşılması yılda birkaç defa verilen lüks lokantalarda gerçekleştirilen yemeği finans edilemez duruma getirir! Yemek mi daha önemlidir, yoksa ihtiyacı olana verilecek yardım mı? Tercih yemekten tarafı olmuş ve yemek olunca derneğe uğramayanlar yemeklerde buluşur olmuş. Hatta bir gözleme göre dernek kongresine katılan üye sayısından daha fazlası bu yemekte oluyormuş… Ben o gözlemcilerin yalancısıyım, çünkü yemek müdavimi ve kongre delegesi değilim.
STK’lar ile bir yere varamıyoruz, kısır bir döngü içindeyiz. Teşbih uyar mı bilemem ama halk dilinde anlatılan bir balçık vardır ve balçık içinde çırpındıkça balçık üzerine sıçrar, temiz olarak oradan çıkılmaz, çünkü balçığı besleyen bir kaynak vardır… Geliri olan bir yerde gelirden nemalananlar o geliri kaybetmemek için her türlü özveriyi gösterecek… Her türlü kongrede iktidar mücadelesini yapacaklardır. Uzun süredir bir yapıda yönetim değişmiyorsa orada ya üyeler pek ciddiye almıyor ya da başka şey geçerlidir… onu üyesi olanlar düşünsün…
Örgütlü olmayı da zor günler için hep önemsedim... Hepimiz yaşadığımız düzeni ömür boyu koruyamayacağız, elbette yardıma ihtiyaç dönemi olacaktır... Kemal Tahir, Enver Gökçe yaşamı buna örnektir...
Yarının ne getireceğini bilemediğimiz için bir dayanışma ağı kurulması ve bu ağ içinde aynı işi yapanların bir birine destek vermesi hümanist bir durumdur ama günümüzde hümanizmden daha öne çıkan şey çıkarlardır ve çıkarına göre hareket edenler var olan tüm iyi niyetleri istedikleri gibi kullanmaya devam ediyorlar.
Eğer karikatürcülerin kurumsal bir yapısı olsaydı bugün karikatür çizdiğini iddia eden Memecan ve benzerlerine karşı bir duruş ortaya konmuş olurdu, çünkü karikatür muhalif olma durumudur, iktidarı ve iktidarın penceresinden olaylara bakmak değildir. Aynı şekilde karikatürcüler büyük - küçük firmaların adına yapılan yarışmalarda, sponsor oldukları yerlerde karikatür sergilemez, sergileyene karşıda seslerini yükseltirdi, çünkü karikatür sermaye için ve sermaye sahibini öven bir illüstrasyon olmazdı.
Bugün karikatürün tanımını yok ettiler, muhalif, eleştiril olma durumundan yalaka ve övgü düzen ve birbirine çamur atan konumuna getirildi
Karikatür, çamur atma aracı değildir, ezilenlerin yanında emperyalizme ve faşizme karşı duran bir mizah dalıdır. Çizgisini ve dilini binlerce yıldır yaptığı gibi kullandığında karikatür olur, aksi halde karikatür konumundan çıkar sadece yazılar ve medya için görsel bir illüstrasyon özelliği gösterir.
Demokratik Kitle Örgütü olan bir karikatürcüler kurumu özlemi ile diye sözlerimi bitireyim, arada çuvaldızı kendimize batıralım.
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: