Dünya; bu ülke topraklarında buluşsun!
Bir Zamanlar Anadolu'da Ermeniler /
Yunanlar (Rumlar) / Yahudiler vardı diyoruz, gerçi çok küçük bir nüfus hala var
ama gidenlerin yanında yaşayanların sayısını hiç önemi yok gibidir, çünkü artık
yoklar…
Yaşadığımız zaman dilimi içinde kaç
kişi bir Ermeni, Yunan (Rum), Yahudi ile tanışabilecek kadar şanslı?
Şanslı olanların geçmiş anılarında yerlerini
çoktan almış… Bir de bir arada yaşayanların kapısını halkları birbirine düşman
yapan politikaların kirli elleri henüz çalmamış demektir. Şansları devam
ediyor, o şanslı insanlar toplumumuzun artık istatistik rakamları içinde
yerleri bile yok denecek kadar az...
Şimdilerde aramızda olan ve bir
arada yaşadığımız Aleviler ve Kürtler içinde biz zamanlar vardı demek
istemiyorum, bir arada yaşamak istiyorum… Hatta
gidenlerde bu ülkeye geri dönsün, hiç yolu bu ülke toprağından geçmemişler de
gelsin...
Dünya; bu ülke topraklarında buluşsun!
Bütün dinler, diller, renkler bu
topraklarda yaşamış olsa; acaba, bu çeşitlilik / zenginlik Anadolumuza ne
katacaktır?
Elbette zenginleşeceğiz, dünyaya
bakış açımız genişleyecektir. Olduk olmadık durumları inat haline getirip, bir
birimizi zorlamayacağız. Bir birimizi anlayacağız, anlamak için mücadele
edeceğiz. En önemlisi her ev, her rengi içinde barındıran bir dil, kültür,
inanç zenginliği içinde bereket yağacak.
Anadolu tarihi içinde yaşamış
Hititliler bunu başarmışlardı, o dönemin iletişim koşulları içinde... Bir kaç
tanrılı ülkeyi 100 tanrılı ülke konumuna getirmişlerdi...
Hititlilerin yaratmış olduğu
medeniyetin izlerini günlük yaşantımızda görüyoruz … görmekle kalmıyoruz,
geliştiriyor, ve büyütüyoruz.
Günlük yaşantımız içinde
kullandığımız kelimenin, bir davranış biçiminin kökünü hiç merak etmeden,
doğalmış gibi algılıyor ve bilinçaltında kabul ettiğimizi yaşantımız içinde
uygulamaya devam ediyoruz. Bugün kaçımız Hititlerin kullandığı bir cümleyi hala
kullandığımızı, Anadolu Selçukluların kullandığı devlet yapısını hiç bozmadan
kullandığımızı düşünüyoruz. Urartu, İon… kadim devletler, kadim kültürler,
kadim sokakların izlerini bugün İstanbul’un sokaklarında yaşadığını, toprağın
altından her an çıkacak “kulağı uzun Milas” diye bağıran bir sesin yükseldiğini
duyuyoruz. “Kral çıplak, kral çıplaaak!” diyen çocuğun sesini bugün kaçımız
duyuyor.
Bugün evlerde masallar
anlatılmıyor, masalların yerini global maslalar almış, onların yapılmış çizgi filmlerini
çocuklarımıza izletip uyutuyoruz. Onların kitaplarını, onların çizerlerin hayal
dünyası içinde çocuklarımıza sunuyoruz, yok oluyoruz, yok ediliyoruz.
Tek dilli, tek kültürlü, tek
markanın tüketildiği bir evrene doğru yol alırken, bizler hala bir arada
yaşadığımız kültürlerin hayallerini yok etmemişken, içimizde ki öteki olarak
kabul ettiklerimizi düşman görüp yok etmeye çalışıyoruz. Yok ederken yok
oluyoruz…
Artık aramızda yaşamayan
kültürlerin izlerinin, günlük yaşantımız ve eğlence dünyamız içinde yaşadığının
kaçımız farkında? Dinlediğimiz müziklerin, halk oyunlarının kaçı bu ülke
topraklarını terk etmişlerin olduğunu biliyoruz?
Bir arada ve her rengin,
düşüncenin, dilin yaşadığı bir evrende insanlık geleceği umut içindedir,
onların yok olduğu yerde karanlık hüküm sürecektir ve insanlığı yok edecektir. Geleceğimiz
için; bütün kültürlerin bir arada yaşadığı, yaşatıldığı bir ülkeyi yaratmak ve
yaşatmak elimizdedir.
Bugün, Kürtleri ve Alevileri bir
zamanlar diye başlayan cümleler ile sözcük kurmak istemiyorum. Onlar ile
birlikte, göçmüş, yok edilmiş kültürleri de buraya davet ederek bir arada
yaşamak istiyorum.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder