Faşistler de
karikatür sever!
Nazi dönemi
bir çok dersleri içinde barındırır, o döneme büyüteç ile baktığımızda Nazi
propaganda bölümü hangi araçlardan faydalandığını görebilirsiniz. Çünkü Naziler
propaganda için kullandığı şeyler ile iktidarını halkın seçimi ile güçlendirmiş
ve iktidarın tek ve vazgeçilmez unsuru olduğunda seçim kavramını ortadan
kaldırmıştır.
Naziler
üstün ırk olarak kendilerini görmüş olmasına rağmen, diğer ırklardan da
sanatçıların eserlerini kendi propaganda araçları olarak kullanmışlardır. Ari
ırkın dışında kalan ve yan komşuları olan Avrupalı işbirlikçi sanatçıları,
politikacıları, sıradan esnaf, işçisi, köylüsünü de kendi amaçları yönünde
değer vermiş, onların yaşam kalitesini daha yukarıya çekmek için güvenliklerini
de sağlamayı ihmal etmemişlerdir. O sayede Avrupa içinde daha hızlı ve hareket
edebilmiş, Paris şehrini o ana kadar akla gelmeyen bir yol ile kısa sürede
almıştır.
Naziler
elbette kendilerini Avrupa ile sınırlı olarak düşünmediler, dünyanın tek
hakimi, İskender ve Cengiz Han’dan sonra dünyayı fethetme yoluna çıkmış lideri
Hitler’in başarısı için her türlü özveriyi gösterecek düzeyde; halkını ve diğer
halkları eğitimine de önem vermişlerdir.
Naziler
iktidara gidiş süreçleri ve iktidar oldukları süreç içinde teknolojinin en son
olanaklarını kullanarak, o teknolojiyi en iyi şekilde kullanan sanatçılara ve
bilim insanlarına her türlü olanak verilmiştir. Bu amaç içinde heykeltıraşlar,
ressamlar, müzisyenler, sinema sanatçıları da tıpkı spor alanında başarılı
olmuş sporcular gibi propagandanın bir aracı olarak kullanılmışlardır.
Sanatçıların yetiştirilmesi ve sergi alanlarının oluşması için şehir
planlamacılığında yerleri özen ile korunmuş ve ona göre şehirler planlanmıştır.
Nazi döneminde bir çok sanat galerisi, müze, müzayede salonlarının en parlak
dönemlerini yaşamış olması tesadüfi değildir.
İktidar, her zaman kendisinin yanında toplumu etkileyenlerin
olmasını ister ve propaganda aracı olarak onları kullanır. İktidar,
yararlandığı sanatçılara ise her türlü olanağı vermekten geri durmaz, o olanak;
verdiği ayrıcalıklar iktidar eleştirisi ile ortadan kalkar. Yaşam kalitesini
bozmak istemeyen sanatçı; kaybedeceğini bildiği şeyi kaybetmemek için iktidara
yapışır ve onun penceresinden dünyaya bakar. Bu kaybedeceği şeyin ölçüsü
yoktur, bazıları küçük bir mekan, bazıları emeklilik hakkı, bazıları bir ev,
bazıları çocuklarının geleceği için iktidarın yanında olmayı onurlu görür. Özel
sohbetlerde iktidar eleştirisi yapanlar, toplum önünde iktidar eleştirisi
yapmadan, politika dışında ürün vermeleri de geçiş dönemlerinde iktidar desteği
anlamına geldiğini bilirler…
Üstün ırk olarak kendisini gören Alman propaganda bölümü ise
işbirlikçi sanatçılardan olabildiğince destek almış ve onların ürünlerinin
yaygınlaşması için dünyanın değişik yerlerinde ortamlar yaratmıştır.
Naziler global olarak propaganda olarak kullandığı sanatçılar
yanında yerel işbirlikçi sanatçıları da kullanmışlardır ve yerel olanların
yerelde kalmasını ama yerel olanaklarından yararlanmasına önem vermişlerdir.
Ülkemiz içinde de Nazi yanlısı olarak yayın yapan dönemin gazetelerinde
karikatür çizen sanatçılara rastlamaktayız. Yaratmış oldukları tipler ile o
dönemde en alt ve yok edilmesi gereken olarak görünen Yahudiler hedefte
yerlerini mizah unsuru içinde yerini almıştır. Yahudi düşmanlığı sinsice ve
derinden Nazi iktidarı döneminde işbirlikçi gazetelerin sayfalarında rastlamak
şaşırtıcı değildir. Ülkemiz içinde işbirlikçi sanatçı, yazarlar yanında
karikatürcülerde yerlerini almıştır.
Türk karikatürünün babası sayılan Cemal Nadir o dönemin
düşünce yöntemini en iyi şekilde çizdikleri içinde sergiler. Nasıl ki o dönemde
Hitler bıyığı kamu alanında çalışanlarda sıkla karşılaşmak nasıl ki çok doğal
karşılanıyorsa, Yahudi düşmanlığı rastlamakta o kadar doğaldır. Hatta o dönemin
gazetesi Cumhuriyet Gazetesi başyazarı Yunus Nadi soyadını Nazi olarak anılması
tesadüfi değildir. Nazilerden kaçan Yunan yurtseverleri sığındıkları
kasabalarımızdan Nazilere teslim edilmesi o dönem için sıradan olay olmuştur.
İkinci dünya savaşının sonun belli olmasında Alman İstihbarat
Dairesi (BND) elemanları nasıl ki kendilerini CIA içinde örgütlemek için efendi
/ sahip / işveren değiştirmesi gibi, bizim gibi ülkelerde işbirlikçilerde yeni
erk’in ihtiyacına göre duruşlarını değiştirmişlerdir. NATO üyesi olduktan sonra
iktidar ve yandaşları Amerika gölgesi altında yaşamaya ve gelişmeye özen
göstermiştir. Türk basının amiral medyası o dönemde yaratılırken, yeni dünyada
Türkiye yerini alacaktır. Sol dünya görüşünün bu topraklarda kök salmaması için
her türlü girişim desteklenmiş, sola düşman kuşaklar yaratılması için her
türden propaganda aracı kullanılmıştır.
12 Eylül darbesi ile ülkenin yeni konumu belirlenmiş ve o
güne kadar muhalefette kalanlar gönüllü olarak yeni rejimin destekleyici
konumuna dönüştürüldüğü ya da devşirildiği sürece şahitlik ettik. Sağ sol
cezaevlerinde kaynaştırılırken, medya içine de sağ ve sol görünümlü gazeteciler
ve yazarlarda kaynaştırılma sürecine şahitlik ettik.
Medya
işverenlerin çıkarlarına uygun şekilde yeniden düzenlenirken, verimli ve
popüler olanlar köşelerde ki yerlerini sağlamlaştırdılar. Liberal düşünce ile
medya çalışanı bir iş takibi yapan elemana dönüştürülürken, ülke içinde yaşanan
adı konulmamış savaşta arabulucu / güçler / liderler arasında kapılı kapılar
arasında haber taşıyıcı konumuna gelmiştir. Arabulucu olan medya çalışanın
çıkarı, işverenin çıkarı ile paralele düzeye gelmiştir. İşverenin isminin değişmesinin
artık pek önemi yoktur, iktidar bilgisi dahilinde, yapılan özelleştirmeler ve
ihalelere uygun olarak medya çalışanı yeni konumunu belirlemiş, işvereni için “verimli
olmak” için her türlü özveriyi göstermiştir, göstermeye de devam etmektedir.
Bugün iktidar
yanında yer alan medyaya; yandaş medya denmektedir. Yandaş medya içinde yer
alan ‘yoldaş’ yazarlar işveren karşısında verimlilik kurallarına uygun olarak
hizmet vermekteler.
İşverenlerin
istediği haberleri gören, istediği yorumları yazan yoldaş yazarlar ve
gazeteciler de bu dönemin ürünüdür. İktidar kim olursa olsun, iktidarın
hedefleri yönünde duruşlarını değiştirenler, popüler propaganda araçları içinde
popüler duruşlarını bozmadan liberal dalga içinde dalgalanmaya devam
etmekteler.
Bugün
karikatür çizen çizerler arasında iktidar yanında ve iktidarı eleştirmeden yer
alan örgütlenmeleri dahi mevcuttur. İktidarın olanaklarını kullanan ve
kaybedecekleri bir şeyleri olanların oluşturmuş olduğu bir güruh bugün
varlığını korumaktadır. Bu güruh özel sohbetlerde iktidarı eleştirirken,
yaptıkları çalışmalar ile iktidarın yaptıklarını ya görmezden gelmekte ya da
desteklemekteler.
Nazi
döneminde başarıya ulaşmış olan propaganda araçları bugün başka iktidarlar ve
erkler tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Bugün dahi propaganda amaçlı,
sol düşmanlığı üzerine kurulu bakış açıları ile işbirlikçi çizerler,
sanatçılar, ressamlar, yazarlar vb. mevcuttur.
Her ne
kadar Naziler için çalışmış olanlar bugün çoğu anımsanmıyor ve eserleri küller
arasında yok olmuş olsa da o dönemde bugüne kalan bir çok sanatçı sanki çağdaş
sanat için çok önemli çalışma yapmış gibi görünmekte ve geçmişleri unutulup
sahip çıkılmaktadır.
Buna örnek sanatçılardan
bahsedebiliriz; karikatürist Hergé bütün dünyada tanınan Tenten
tipi Belçikalı Nazi işbirlikçisi Léon
Degrelle’den ilham
aldığı konusu gündeme bir ara gelmiştir. İçeriği açısından bakıldığında ise Nazilerin
bakış açısı içinde “üstün insan” ile karşılaşırız. İspanyol ressam Dali ise
başka bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Dali
resim yaptığı süreç içinde ispanya halkının üzerine bomba yağıyordu, işkenceler
yapılıyordu, toplu katliamlar oluyordu. Naziler uzun mevzili uçaklar ile
ispanya üzerine bombalar yağdırırken, işgal için provalarını yapmaktadır. Dali,
bu sırada faşist ispanya kralı Franco ile belki buzlu viski bardakları ile
Madrid şehrine yukarıdan bakıyorlardı. Tıpkı bizde 12 Eylül işkence hanelerinde
insanlar birer birer ölürken, geçmişin solcu olduğunu söyleyen yazarlar ve
çizerler viski bardakları ile İstanbul boğazında Wagner dinlemişlerdi.
Faşistlerde
kendi rejimleri içinde her türden eser üretilmesi için olanak sağlamış ve
gerekli gördüklerine sefa, görmediklerine cefa vermişlerdir.
Bugün
ülkemizde erk için karikatür üretenler, onların amaçları doğrultusunda sergi
açmalarına olanak verilmesi tesadüfi değildir. İktidarın yanında yer alan
medyada yazan, çizenler kaybedecekleri bir şeyleri olduğu için hiciv dahi yapmadan,
içeriği tamamı ile boş, çizgiye önem veren çalışmalara şahitlik etmekteyiz.
Mizahın olmadığı ama çizginin olduğu bir karikatür baskı dönemlerinde iktidar
için çizenlere / örgütlenmelere her zaman şahit olmuşuzdur, olmaya da devam
edeceğiz.
İsmail Cem
Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder