Hastane dert kapısı, kapıdan dert eksik olmuyor!
Her şehrin bir hikayesi vardır, her hikayede
mutlu ve mutsuz olaylar anlatır, gerçeklerden de dem vurulur ama genelde
romantizm kat5ılır, çünkü gerçek çıplak olarak sunulduğunda acı verecek ve
okuyucu acı gerçekle karşılaşmak istemez, o daha çok romantizm içinde acı
olanlarda romantik hava verilmesini bekler, romantik acı çekmekten büyük bir
zevk duyabilir. Bizim arabesk öykücülüğümüzde hep acı çeken ağlayan çocuklar
vardır ve o çocuğun gözyaşı siyasi hareketin sızma hareketine ilham bile
olmuştur.
Bizim öykümüz İstanbul’un Avrupa yakasında
geçmektedir. Aylardan kış ama henüz kar yağmadığı zamana düşer. Zaman öğleden
sonradır, çünkü son dakikada alınan randevu saati mesai bitimine denk
gelmiştir.
Kelimeleri dolandırmadan cümle içine
yerleştirme sırası gelmiştir…
Şikayet ya da sızlanma diyelim, bazı insanlar
homurdanma diye isimlendirebilir ama ne ad verirseniz verin, sonucu
değişmeyecek olan ve sürekli yaşanan bir olayı bir de benim kalemimden (kalem
dediğime bakmayın, eski alışkanlık, klavyemden çıkan sesimden demem daha doğru
olurdu.) okuyun…
Her yazı yazarken şu Windows sistemi keşke
yazımı düzeltmeye kalkmasa, sürekli a üzerine şapka koyuyor, bir de yazdığım
kelime dışında başka kelime koyuyor…
Gelelim şikayetimize;
Hastane binası var, yolu da var ama giden bir
şekilde gidiyor da, ayrılmak isteyen bekliyor kapıda, şansına bir taksi gelene
kadar!
Geçenlerde evimizin yanında yer alan eski
SSK, şimdiki Şehir Hastanesine bir arkadaşı götürdüm... Hastane binası muhteşem,
adı anlamlı ama hastane önünde taksi yok.
Arkadaşın yürüme zorluğu var, hastaneye bir
şekilde gelmiş ama evine gitmesi gerek. Araba yok!
Taksi arıyorsun, taksiler yakın mesafe
çalışmıyor, yoldan geçenlerin hepsi uygulamadan çağrılmış taksiler, müşterimi
almaya gidiyorum işareti yapıyor...
Neden, hastane girişinde bir taksi çağrı yeri
olmaz, hadi bıraktım durağını ama en azından çağrı olur, bir taksi duraktan
çağrılır... Yoldan geçen bir taksiciye laf dökerek, “hastamız yürüyemiyor,
yürüse sorun değil ama hastane kapısına kadar gideceğiz alacağız, sonra evine,
küsürlü çıkarsa ücret merak etme paranın rakamını yuvarlayıp vereceğiz”, kısma
yok, üstüne de para... Neyse biri bu yakanın taksisi değilmiş, köprü hattı
üzerinde ise alayım dedi, aldı...
Sonuç mu, yürüme güçlüğü olanlar hastane
önünde rehin kalabilir, çünkü o girişten yola çıkmakta öyle kolay değil, inişli
çıkışlı bir yol...
Sanırım, her hastaneye gelenlerin özel
arabası varmış gibi düşünülüyor ama özel araç yok, olanlarda park etme sorunu
var, çünkü girişte park alanı da yok, keşke bina
altında otopark olsa da, oraya girse araçlar. O da düşünülmemiş...
Bina yapanlar binaya giriş ve çıkışı pek
düşünmemişler sanırım, park sorunu, ulaşım sorunu akla gelmediği için,
planlamacıların hatasını hastalar çekiyor...
Suçu, yerel yönetime at gitsin, nasıl olsa
kimse bilmiyor planlamacıları ve onlara onay verenleri...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder