2 Şubat 2008 Cumartesi

Birbirimize baka baka uyum sağlıyoruz!

Birbirimize baka baka uyum sağlıyoruz!

Son tartışmaları izlediğimde bir anda ülkemizin İslam ülkesine döndüğünü düşündüm, sonra sakin olarak düşündüğümde zaten biz İslam ülkesiyiz, yani değişen nedir dedim kendi kendime. Sorunun cevabını düşündüğümde aklıma bir ışık demeti düştü. Evet, bizler İslam ülkesinde yaşıyoruz, fakat anayasa ile belirlenmiş bir cumhuriyet rejimi altındayız. Cumhuriyet rejimi tartışması hiç yapılmıyor, çünkü dünyamızda değişik cumhuriyet ülkeleri var. Örneğin İran bir cumhuriyettir. Demek ki cumhuriyetten dönüş olmayacak! Cumhuriyeti tartışmıyoruz, laiklik kavramını tartışmaktayız. Peki, ülkemiz laik mi?

Ülkemiz laik değil, laikleşme sürecinde hiç olmadı. O yüzden tartışılan konu laiklikte değil. Osmanlı sonrası kurulan cumhuriyetimizin temel taşlarından biri olan kendimize özgü olan laiklik tartışılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi bir uygulama yok, devlet dini kontrol etmek amacıyla bir başkanlık kurmuş, o başkanlık günün sorunlarına cevap vermediği gibi sorun üretmeye de devam ediyor. Alevi inancı ve diğer inançları yok sayan anlayış, bütün ülkede tek tip inanç biçimi oluşturmak amacıyla yıllardır çalışmaktadır, fakat gelenekler bu çalışmayı boşa çıkarmıştır. Boşa çıkarmayla kalmamış, oranın olanaklarını kullanarak başka örgütlenmeler de oluşmuştur. Süleymancılık ve Fethullah hareketi bu yapıdan destek alarak gelişmiştir. Günümüzde önemli bir sermaye birikimi yapmış durumdalar, ülkenin kaderini belirler konuma gelmiştir.

Ülkemiz kaderi bugünlerde yapılan tartışmalar ile yeni bir rotaya girecek gibi gözüküyor. Eskiden beri giden anlayışı savunan bir yapı artık yoktur ortada. İlerici olarak görülen Diyanet İşleri Başkanı bile türbanı İslam’ın kurallarından biri olarak görmektedir. İslam kuralları çağdaş görünüme uygun olarak biçimlenirken, yeni yaşam biçimi de devlet eli ile dayatılmaktadır. Zor yoktur, yol göstermek vardır. Yol ekonomi ile göstermektedir. Ekonominin sahipleri ile medyanın sahipleri aynılaşmaktadır. Medya haberleri süzerek ve kendi inançlarına uygun olanları yaymaktadır. Bu sayede gündem daha kolay belirlenmekte ve unutturulmak istenenler ve görülmemesi gerekenler görülmemektedir kamuoyunda. İstenilen kamuoyu rahat biçimlenmektedir. Muhtaç bireylerden muhtaç topluma döndürme işlemi hızlı bir şekilde yapılmaktadır. İftar çadırlarının önünde kuyruklar her sene katlanarak uzamaktadır. Kamuoyu çadır önünde kuyrukta bekleyendir! Kamuoyu araştırmaları oralarda yapılarak toplum beklentisi biçimlendirilir.

Son zamanlarda yapılan tartışmalara bakıyorum, gerçekten biz hangi konuda görüşümüzü açıklıyorduk? Açıkladığımız düşünceyi kim okuyor ya da dinliyor? Magazin konusunda konuşmuş olsam, çevremi güzel yüzleri ile dolduran bir dinleyici kitlesi bulmam çok kolay olur. Magazin günümüz sorunlarını unutturma aracı oldu. Bilmem kimin poposu ve yırtmacı ülkemizde ki gelişmelerden daha önemlidir, o konuda daha fazla gazete sayfası doldurulur, ekranlar onlar ile dolar taşar, bir de tekrarları devam eder! Bütün kanallarda magazin programları tek elden çıkma gibidir, her ekranda aynı sanatçıları görürüz, onları konuşuruz, fakat değişimi kimse konuşmaz. Ramazan ayında iftar çadırı önünde beklemek daha onurlu olur, ortak iftar açmanın keyfi başka olur! Benzeşen insanlarız, birbirimize baka baka uyum sağlıyoruz!

Cami parfümü ile kışla parfümü arasında hangi parfümü kullanacağımızı düşünüyoruz. O an hangisi işimize gelirse ondan olacak gibi ortada durmaktayız. Başka alternatifler düşünmeyiz, düşünmeyi unuttuk. Olaylara göre çıkarımıza uygun tavır alırız, çıkarlar her şeyin üstündedir! Ülkemiz hangi rotaya dönderildiğini düşünmek bile istemeyiz, neleri kaybetmekte olduğumuzu ve gelenin ne olduğu önemli değildir.

2 Şubat 2008

Hiç yorum yok: