20 Haziran 2009 Cumartesi

Orman yangınları başladı!

Orman yangınları başladı!

Orman yangınları güney illerimizde başladı diye düşünmeyin, çünkü orman yangınları güneyde değil, batı güney bölgede başladı. Türkiye’nin en sıcak yerlerinde zaten pek orman yok, oralar çölleşme yolunda emin adımlar ile ilerliyorlar. Çöllerde gözüken karayılanlar bile artık ülkemiz topraklarına geldi.

AKP iktidarı, orduyu teslim almak için her türlü manevrayı yapıyor, ordu düşmanı eski solcuları da kendilerine yedek güç almış durumdalar. Yedek güçler, 12 rakamı ile başlayan darbelerden almış olduğu yaraların hesabını sormak istemektedir, AKP iktidarı ise 28 Şubat’ta yediği tokadın hesabını sormak ile meşguldür. AKP ve onun yandaşlarının birinci hedefi, orduyu; çağdaş, demokrat ve hukukun üstün olduğu bir devlette olması gereken yere çekmek değil, kontrol altına almak için her türlü yolu denemektedir. AKP’yi destekleyen Gülen ve onun taraftarı orduyu kendi kontrolüne geçirmek için her türlü çalışmayı yapmaktan geri durmamaktadır ve bunu açıkça seslendirmektedir.

Bugün yaşananları, ordu ile hükümet arasında bir çatışma gibi algılayanlar vardır, ortada çatışma değil, başka şeylerin olduğu gözükmektedir. AKP, orduyu Ergenekon davası ile köşeye sıkıştırılmakta ve istediği tavizi almak ile meşguldür. (Ergenekon davasının temelini oluşturan ‘darbe girişim günlükleri’ henüz davada isimi geçmiş olmasına rağmen, günlüğü tuttuğu söylenen kişinin davaya müdahil olmamasını nasıl açıklarsınız?)

AKP kurmayları demokrat mı? Demokrat olmayan birileri demokrasi isteyebilirler mi?

AKP, AB ve ABD tarafından ‘sorun’ olarak konulmuş olan sorunlara çözüm aramak ile yükümlüdür. Bunun içinde; demokrasi, insan hakları ve hukuk alanında bazı açılımlar yapmak ile yükümlüdür. Çünkü, hedef olarak ‘göstermelikte olsa’ koymuş olduğu amaca yönelik çalışmak zorundadır. Bu amaç doğrultusunda, liberal eski solcuları da yanına yedek güç olarak almış ve onlar aracılığı ile kamuoyu çalışması yapmaktadır. Bugün, bazıları için AKP demek, demokrasi mücadelesi yapan ‘gerçek demokrat ve özgürlük’ partisidir. Bazı sol liberal aydınlar, bugüne kadar üzerine dahi gidilemeyen konuları cesaret ile gündemine alan parti olarak görmektedir, AKP’yi. Gerçekten böyle midir?

AKP’yi denemek için bazı alanlar seçilebilir. AKP’liler dini alanda özgürlük istemekteler ve dini cemaatlerin gerçek laiklik ilkesinde olduğu gibi, özgürce örgütlenmelerini dillendirmekteler. Bu dillendirme alanında dikkat edilirse, devletin dini konularda elinin çekmesini ve bazı tarikatlara ve mezheplere devlet yardımının kesilmesi için herhangi bir şey yapıyorlar mı? Var olan uygulamanın devamcısı konumdalar ve bu konuda değişim yapacaklarına daha çok örgütlenmeye ve kadroları genişletmeye çalışmaktalar. Din özgürlüğü söylemi içinde, Alevilere yönelik yapmaları gerekene açılımların hangi adımını bugüne kadar atmışlardır. AB mahkemeleri tarafından alınan, din dersi zorunlu olmaktan çıkarılsın kararı neden bugüne kadar uygulanmaz? ‘Alevi Çalıştayı’ adı verilen toplantılar neden uzun bir süre sonra AKP hükümeti gündemine aldı? Bu sayede bazı Alevileri yanına mı çekmek istemektedir? Göstermelikte olsa bir açılım mı yapmaktalar, çünkü dinden sorumlu bakanları ve diyanet işleri başkanlığı Alevilere karşı bakışlarını açıklamaları ile değiştirmiş gözükmüyorlar. Türbana özgürlük için imza kuyruğuna giren sözde aydın solcular, neden din alanında tüm kısıtlamalara karşı olduklarını ve diğer alanda kısıtlamalar kalkmadan türbanın da özgür olamayacağını dillendiremiyorlar. Bugün türban özgür olsun diyenler, daha sessiz ve dillerinin ucu ile söyledikleri özgürlüklerden yüksek ses ile neden konuşmazlar? Özgürlük birileri için evet ama AKP çıkarına uymayanlar için özgürlük yok!

Özgürlük anlayışı, AKP amacına uygun olduğunda bir anlam ifade ediyor ve dillendirilmesinde bir sakınca yoktur. Diğer özgürlükler sırada bekleyebilirler!

Hukuk kavramı da AKP’ye uygun olarak yönetilmektedir. AKP çıkarlarına uygun yaslar ışık hızı ile geçerken, AKP amacına uymayan ama çağdaş dünyada olmaz ise olmaz yasalar meclis kürsüsüne dahi gelmez! AKP hukuku ve uygulamasını kendi amacına göre yorumlamakta ve kendi denetimi olan yerlerde anlayışına uygun karar alabilecek hukuk adamlarının olmasına özen göstermektedir. Çünkü yüksek olarak kabul edilen tüm mahkemelerin atamaları hükümetin denetiminde ve bilgisi dahilinde olmaktadır. Aynı mahkeme birbiri ile çelişen kararlar alabilmekte ve her yüksek mahkemenin açılışında bu kararlar ve hukukun üstünlüğü kavramı tartışılmaktadır. Hukuk, bugün içinden çıkılamayacak bir kargaşanın içindedir. Bu kargaşa yaşamın her alanında kendisini göstermektedir. Kazanılan hakların geri dönüşümü olmaz ilkesi bile artık raflarda yerini almış durumdadır. Mücadele ile kazılan haklar, bir hükümet kararnamesi ile rafta yerini alabilmektedir. Meclisten geçen hukuk kuralları bile, gerçek anlamda müzakere edilemeden ışık hızı ile geçmekte, daha sonra alınan kararlardaki çelişkiler gün yüzüne çıktığında, çözüm arayışına gidilmektedir.

AKP, hukuk anlayışını kendisine göre yorumlamakta ve ona göre adım atmaktadır. Gerçek anlamda hukuk devleti ilkeleri gereği olan, herkese eşit düzeyde yaklaşım bu dönem içinde varlığı tartışma götürmektedir.

Bugün ülkemiz çölleşmeye devam etmektedir. Gün be gün ormanlarımız yanmaktadır. Orman yangını sırasında şehitler vermekteyiz. Bu çölleşme siyasi yaşamımıza benziyor mu diye sormadan geçemeyeceğim? Çünkü o kadar bir çölleşme yaşanmaktadır ki, güneşin yeryüzüne yansıdığında (çöllerde) oluşan göz yanılmaları, bugün aydınlarımız arasında yaygındır ve onlar gördüklerinin gerçek olduğuna inanmaktadırlar.

Çağdaş, demokrat ve hukukun üstün olduğu, gerçek özgür ve bağımsız Türkiye savunucuları dünde vardı, bugünde her türlü olumsuzluğa rağmen varlığını korumaktadır. Çölleşen siyasi yaşam içinde onlar vaha olma özelliklerini koruyorlar.

Hiç yorum yok: