19 Ağustos 2009 Çarşamba

Tarih yazılırken…

Tarih yazılırken…

Tarih, okullarda okutulan tarih dersinin, tarih olmadığı, tarih bölümüne giren öğrencilere verilen ilk derste açıklanır. ‘Okulda okuduğunuz ne varsa unutun, çünkü size öğretilenlerin çoğu yalandı’ denmektedir. Tarih, tarih eğitimi alana yeniden öğretilir. Yeniden öğretileninde çoğu yoruma açık ve kanıtlanamamış bilgiler olduğunu, tarih bölümü mezunlar ile sohbetlerden ortaya çıkmaktadır. Tarih bölümünün yapmış olduğu sempozyumlarda, sunulan bildiriler ile kendisini ele vermektedir.

Tarih yazımı içinde birbirine zıt ama iki ayrı doğrunun da olabileceği veya aynı anda başka doğrular ile desteklenen bilgiler olabilmektedir. Tarih yazıcısının nereden baktığı sorusu ile ilgilidir. Tarih yazıcısı, aynı olaya başka açıdan bakarken, bir zaman dilimi içinde o yazıcının doğruları doğru olarak kabul edilmesine rağmen, daha sonra eksik bilgiler olduğu kabul edilerek, başka doğru yaratılabilmektedir. O yüzden, tarih bilgisi otorite bir düşünceye bağlı olamaz. Devlet otoritesi içinde okullarda öğretilen tarih, tamamı ile devletin ihtiyaçları yönünde, vatandaş yetiştirilmesi ile ilgilidir, tarih bilimi ile ilgili değildir. Eğer okullarda karşılaştırılmalı eğitim verilebilmiş olsaydı, öğrenciler kendileri sentez yaratılmasına izin verilmiş olmuş olsaydı, bugün yaşanan bir çok çatışmanın olmayacağını kabul etmek gereklidir.

Yaşadığımız bu günlerde, bir tarih yazılmaktadır. Yazılan tarihe şahit olmaktayız. Bu şahitliğimiz, bize verilen bilgiler ile sınırlıdır. Propagandanın ve bilgilerin veriliş biçimlerinin etkisi ile, gözlerimizin önünde olan olayı farklı algılamakta ve yönlendirilmekteyiz. Algılarımız, bizim aldığımız bilgiler ve onları yorumlayabileceğimiz / sentezlemek için gerekli bilgi ve tecrübe birikimlerimiz ile ilgilidir. Kısaca, donanımız ve dışımızdaki donanımlar bizim algılayışımızı biçimlendirmekte ve yönlendirmektedir. Gözümüz ile gördüğümüz, kulağımız ile duyduğumuz, duygularımız ile hissettiklerimiz bize yabancı olabilir. Bizler, bize ulaşana yabancılaşarak, dışarıdan bakabilme olanağımız olmuş olsaydı, acaba dünyayı nasıl algılardık?

Yaşadığımız bu günlerde, yüzyılın davası olarak sunulan ‘Ergenekon Davası’ ve o davanın içinde yerleştirilen ‘Ergenekon Terör Örgütü’ gibi tanımlamalar acaba gerçek mi? Bu konuda Amerika’daki bir düşünce kulübü içinde tartışılmış. Dışarıdan bakanların oluşturmuş olduğu toplantıda, aslına böyle bir örgütün olmadığı fikri ağır basmıştır. Olmayan örgütün davası olmaz, fakat dava içinde daha başka unsurlar olabilir. Dava dosyaları içinde, işlenen cinayetler, JİTEM ve Kontrgerilla eylemlerine rastlanıyor. Ortada silahlar var, cinayetler var, suç işleyenler var ama ortada adı anılan örgüt yok! Örgüt yok, çünkü henüz kanıtlanamadı. Örgüt elebaşı olarak yargılananlar birbirinden bağımsız eylemlerden sorumlu gözükmekteler. Sahibi olduğu gazeteye bomba attırmak gibi bir durum ortada duruyor. Örgüt lideri, kendi gazetesine bomba attırmak ile ne elde etmek istediği henüz kanıtlanmış değildir. Dava, açılan iddianameler ile genişlerken, davanın ana omurgasını oluşturan örgüttün vücudu henüz ortada yoktur. Eğer vücut kanıtlanamaz ise, bu durumda dava nasıl bir seyir alır? Bu konuda hukukçular görüş bildirmek zorundadır, çünkü gelişmeler o yöne doğru gitmektedir. Dava içinden bir çok ayrı dava açılabilir. Bu davalar; cinayetlere ilişkin, bulunan silahlara ilişkin, kullanılan silahların hangi cinayetlere ait olduğu ile ilişkin, bu cinayetlerin nasıl bir siyasi sonucu ile ilişkin… Bütün bu konuların bilgileri ışığında tarih yazılacaktır. Tarih yazıcısı, eğer dava açan savcılar gözü ile bakarsa, davaya konu olan olayları nasıl yorumlayacaktır? Davaya müdahil olanlar açısından bakılırsa, nasıl bir sonuca gideriz? Davada, sanık olanlar açısından bakılırsa, her sanık kadar ayrı tarih yazımı elde ederiz. Bu durumda bizler hangi tarihi söylemini kendimize rehber edineceğiz? Amerika’da yapılan tartışmanın sonucunu biz, önümüze rehber mi edineceğiz?

Olaylar bitmeden tarih yazılmaz! Fakat hiçbir olay tarih içinde bitmemiştir, bir şekilde devamlılık arz eder. O halde bitmemiş olayın yazılımı neye göre olmaktadır?

Hiç yorum yok: