31 Ocak 2010 Pazar

Etrafta uçuşan sözde senetler gördüm!

Etrafta uçuşan sözde senetler gördüm!



Bir yerde yaşam radyo reklamı gördüm! Görünce aklıma hemen ödenmeyen eski alacaklar geldi!



O radyo geçmiş çalışanlarının hala maaşını ödeyemiyor... Eski patron ile yeni patron arasında borçlar paylaşılmış ama borç radyonun, beni ne ilgilendirir eski ile yeni patronun arasındaki kişisel sorun! Radyodan alacaklı olduğuma göre, ikisi yan yana gelecek ve bir şekilde borcu ödeyecekler, aksi halde bu kara leke her reklam gördüğümde aklıma gelecek...



Şimdi benim kara listem içinde bir TV kanalı bulunur, bir de radyo. Her ikisi de sözlerinde durmadıkları için kara listemde yerlerini hep koruyacaklardır. Şimdi parayı vermiş olsalar da bu listeden çıkacaklarını sanmasınlar, çünkü bu kara leke üzerine yapıştın mı, hayatta üstlerinden çıkmaz! O yüzden kara leke taşıyanları, şahsi olarak hiç bir zaman olumlu şekilde reklamını yapmam... Bir kere yaptım ama hatanın en kısa yolundan döndüm. Şimdi diyeceksiniz dinlenmeyen yayının reklamını neden yaptın? Yahu, adamlar reklam vermiş, o reklamı görünce aklıma geldi... Yoksa aklımdan çıkmış gitmişti bile... Demek ki, bir çağrışım olması gerek, kötü reklam yapmak için! Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler, bende kötü reklam yapmış oldum! Belki bir yararı olur, o radyo için!



Şimdi bir yandan yararlı iş yaptığını söylüyorlar, öte yandan emek hırsızlığına devam ediyorlar... Sahipleri değişiyor ama borçlar daim kalıyor... Bakalım bu gibi etnik radyolar, yayınlar bu kara lekeyi ne zaman üstlerinden atacaklar?



Şimdi aklıma geldiği için tek radyoyu gündeme taşıdım ama bu özellik, etnik pazara seslenen bir çok yayın için de geçerli konumda. Maaşını alamayan o kadar çok çalışan var ki, istiklal caddesine çıkın, her hangi birini dönderin, size ne hikayeler anlatacaklar, nasıl emeklerinin çalındığını, nasıl duyguların sömürüldüğü, hangi söylemler ile gözlerine kara perde, ağızlarına bir parmak bal sürüldüğünü dinleyeceksiniz. Hepsinin ortak sözü şu şekilde biter, 'patronlar bize dedi ki, hele elimiz bir genişlesin, öderiz. Bizde kimsenin alacağı kalmamıştır. Bizim sözümüz namus sözüdür!'



Sözleri senettir, o yüzden etrafta sözde senetten geçilmez… Bu senetlerin bol olduğunu gören diğer patronlarda, sözde senet vermeye devam ediyorlar. Kendileri sıcak evlerinde, başka işlerinin başında, rahat yaşarken, emeği ile çalışanlara istiklal caddesi üzerinde küçük kahvelerde bir çaya muhtaç ederler…



Dikkat edin, sürekli etnik pazara seslenen yeni yayınlar kurulur, bazıları kapanır ama yeni patron ile açılır. Alacağı olanlar, yeni patron ile işe başlarken sıfırdan başlamasını beklenir. Ee, yeni yayın, yeni masraf demek! O halde masraftan baştan tasarruf yapılması beklenir... Hep özveriyi çalışan yapar, biraz bütçesine dokunan patron kaçar! Kaçmakla kalır, bir de gerilerinde sözde senetleri kalır. Sözleri beş para etmez. Borsanın çökmesi gibi, etrafta boş senet sözleri uçuşur…



Boş sözde senetlerin uçtuğu bu kara lekeli dönemi yaşıyoruz. Kara lekeleri iyi bilelim ki, başka kara lekeler yaratmasınlar…



Bir reklam gördüm, aklıma bir anda eski alacağım geldi! Bir de, etrafta uçuşan sözde senetler…

Hiç yorum yok: