27 Haziran 2010 Pazar

Dildeki ırkçılık!

Dildeki ırkçılık!

Ana dilimiz içinde öyle kelimeler vardır ki, ister istemez insanı yönlendiriyor. Ulus devletin yaratmış olduğu kültür ortamında, dilimizde o sisteme uygun değişim göstermiştir. Dilimiz bükülmüş, evirilmiş ve bugünkü halini almıştır. Bugün bir çok kelimeye anlamlar yükleyerek konuşuyoruz. Eskiden daha fazla kelime ile konuşurken, şimdi az kelime ile her derdimizi anlatmaya çalışmaktayız.

Kelimeler ve kullandığımız kelimelere yüklediğimiz anlamlar, bizim hangi kültürden geldiğimiz gösterir. Fakat global dünyanın yaratmış olduğu teknolojik iletişim devrimi ile birlikte yeni kelimeler bilgi dağarcığımıza girerken, eskiden anlamı olan bir çok kelime yerini boşluğa bırakıp gitmektedir. Bugün yetişen bir gencin, bundan o kadar uzak değil, 30 yıl önce yazılan bir romanı anlamakta zorlanacağını düşünüyorum, çünkü bugün kullandığımız kelimelerin içinde yabancı dillerden aldığımızı ve kendi ses tonumuza uydurduğumuz bir çok kelime mevcuttur.

Kelimeleri çevreden topluyoruz, yeni dil yaratıyoruz. Her kuşak kendisine ait bir dil ile dünyayı anlamaya ve yorumlamaya çalışıyor. Bizim kuşak içinde ‘Ermeni Dölü’ sözü çok geçerken, bugün Ermeni kelimesi yanına başka kelimelerin yer bulduğunu görüyoruz. Irkçılık barındıran cümlelerin yerini, yeni düşmana uygun kelimeler almaktadır. Üstelik bu kelimeler ithal olmaktadır. Global düşmana uygun kelimeler bizi belirler olmaya başladı. Başkalarından ödünç alınan kelimeler, gerçek anlamlarından çok başka anlamlar içinde kullanılıyor.

İdeolojik derken erk sahibi, aslında orada ideolojiden bahsetmiyor, aşağılık görmüş olduğu solu suçlu göstermek için kullanıyordur. Terör derken, devletin yaratmış olduğu terör değil, devletin zemin hazırladığı koşullarda büyüyen çatışma ve daha çok sol ve var olan ideoloji dışında olanlara karşı verilmiş üst kimlik olabiliyor. İslam içinde terör kullanılabilmekte, ulusal mücadele eden içinde, hatta devlet yöneten yönetici kesimi bile terör tanımı içinde bakabilmektedir. Terörün aslına tam tanımlanmış anlamı yoktur.

Kullandığımız bilgisayarda, yazı programında yazı yazarken, bazı kelimeler altına -programın özelliğine göre rengi değişmek koşulu ile - genelde kırmızıçizgi çizilir. Kırmızıçizgi, o programı kodlayanlar tarafından tanınmayan anlamına gelmektedir. Örneğin Kürt kelimesi yazdığınızda baştaki K küçük yazar, ama Türk yazdığınızda baştaki T hemen büyük olur. Ermeni kelimesi altında hiç kırmızı işaret bile göremezsiniz. Programı yapanlar bile bilinçaltına ırkçılığın tohumlarını rahatlıkla yaymaya devam etmektedirler.

Global dünya, siyah tenli insana global çapta isim vermektedir, bu isim ise Amerika’da Ku Klan Klax adlı ırkçı örgütün kullandığı kelimedir. Ve hiç kimse bunun o anlamın temelinden çıktığını düşünmeden rahatlıkla kendi dilinde kullanır. (orijinal kelime, diğer dillere geçerken sadece ses değişimi gösterir ve yazı kurallarına uygun dönüşür, zenci anlamı olan bu kelime, artık her dilde Amerikalı beyazların kullandığı şeklindedir, yaygınlaşmaya da devam etmektedir.) Giydiğimiz kıyafetler, tercihlerimiz ve dış görünümüz bile başka bir kültür içinde öteki anlamına hemen bürünebilmektedir. Bugün Avustralya’da Ortadoğulu gibi olmak, en alttaki olmak ve dışlanmak anlamını içinde hemen barındırır, Ortadoğu’nun hangi kültüründen geldiğin pek sorgulanmaz.

Avrupa’da; Türkiye’den gelenler bir sınıfa dahil edilmiştir. 11 Eylül sonrasında İslam üst kimliği altında aslında, her an arkadan bıçaklayan ve bombalayacak olan potansiyel tehlike anlamına gelmektedir. Bu potansiyel durum Türkiye’den giden her kültür ve inanca eşit mesafede yaklaşır. Ortodoks inancına sahip biri bile, Türk pasaportu taşıyorsa, o batılı gözünde Müslüman’dır ve potansiyel teröristtir. Türk kelimesi Avrupa ülkelerinde başka anlamı içinde barındırır.

Kavgalarda ve yüksek sözler ile söylenen kelimelere bir dikkat edin, dilimizdeki ırkçılığın boyutunu görebilirsiniz… Her kelime, bir anlamda anlamlar yüklenerek, ırkçı hale rahatlıkla dönüştürülebilmektedir. Bu ırkçı söylemlerin dilimize hakim olması demek, dünyaya bakış açımızın da ne kadar at gözlüğü ile kaplı olduğunu kanıtlar. Bugün iktidarın / erkin dilini kullanan medya, aslında devletin istediği çatışmalara zemin hazırlamakta ve savaşı körüklemektedir.

Hiç yorum yok: