20 Nisan 2012 Cuma

Aptal arama, savaşan ve saldıranlara bak görürsün!

Aptal arama, savaşan ve saldıranlara bak görürsün!

Savaşın kendisi aptallıktır. Aptal olduğu için savaşan toplumlar geçmişten o ana kadar oluşturdukları tüm birikimlerini bir savaş sırasında yok eder.
Savaş, aynı zamanda yenilenin güçsüz olduğunu gösterdiği bir tarihi gerçektir.
Troya savaşında kazanan aslında yoktur, çünkü her iki tarafta yenildi.
Savaşta güçlü olan Troykalılardır, çünkü yıllar boyu dayanabilmiştir, savaş sırasında ticari hayatını devam ettirebilmiştir ama savaşı Yunanlılar kazandı. Yunanlılar zafer çığlığı dahi atamadan başlarına felaket geldi ve yüzlerce yıl Yunan halkı karanlık çağını yaşadı. Savaşanların hiç biri ülkesine nankörlük etmedi. hiç biri ihanet etmedi, fakat ortada ne Troya kaldı ne de Paris'in aşkı. Onlara methiye dizen dizelerde yok oldu.
Şehirler, devletler doğar ve ticari yaşamını yok ettiğinde yok olurlar. Savaş, işte bu ticari yaşamı yok eder. Ticari yaşamı yok olan devletin veya şehrin yaşama şansı yoktur.
Osmanlı devleti birinci dünya savaşında yok olmadı, sadece savaş; yok oluşun resmi ilanı oldu. Borç bataklığına battığında zaten devlet yok olmaya başlamıştı.
Ticari yaşam zayıflamaya ve yok olmaya başladığında, toplumlar yeni arayışlara girmiş ve yeni arayışı ulus devleti fikrine uygun olarak çok kültürlü toplumların yerini homojen bir kültür birliğinde olduğunu düşünen anlayışın hakim olması ile tarihte yaşanmış en büyük acılar ve soykırımlar hoşnut olmayan toplulukların değişiminde yaşanmıştır. Bu değişim göçler, soykırımlar, kitlesel katliamlar, karşılıklı muayedeler ile toplumlar homojenleştirilmiş ve ulusa sermeye birikimi oluşturulmuştur. Yeni sermeye birikimi yok olan ve zayıflayan ticari hayatın yerini almış ve yeni bir yaşam tarzı hakim kılınmıştır. Bu büyük değişim, Osmanlı İmparatorluğunu içinden yeni ulus devletlerin doğması ile sonlanmıştır.
Bulgar halkı Bulgaristan’ı kurdu ve orada yeni ticari yaşam kurdu. Savaş (iç savaş) orada ticareti öldürdüğü için yendi devletin doğumuna izin verildi.
O savaşta ne hain vardır ne de kahraman.
Hiç okudunuz mu hain Bulgar hikayelerini? Ama kahramanları bol olan Bulgar hikayeleri vardır. Çünkü kahramanlık yeni ticaret için gereklidir. Kahramanlar yaratılır. Kahramanın olduğu yerde ise hep bir düşman ve kötü taraf vardır. Kahraman gelir o kötü olanı yok eder ve bugün yaşadığımız refah için onun emeği karşısında eğilmemiz devlet resmi ideolojisi içinde istenir. Ticaretin sınırları o kahramanların hüküm sürdüğü alanlar içinde olsun diye.
Bütçe açığı ve cari açık kavramları devletlerin yaşam ya da ölüm tarihini belirleyen değerlendirmelerdir. Cari açığın fazla olan ülkelerin yaşama şansı pek yoktur ve acil serviste oksijen çadırında yaşarlar. Oksijen çadırında yaşayan bir devlette ticaret canlı değildir, ticaretin canlı olmadığı yerde ise rahatsızlık ve toplumsal çatışma kaçınılmazdır.
Ticari yaşam istikrar ister, istikrar nerdeyse toplum o yöne doğru hareket eder. İstikrar olmayan yerde sıradan vatandaşın aklına hain, vatan satan, ülkesini sevmeyen gibi altı boş olan ama kişilerin ulusalcı bakış açısı içinde anlamlar yüklenen kelimeler uydurulur ve bu kelimeler düşmanlığı ve nefreti besler. Çatışma için taraf gereklidir, işte bu durumda kendisini taraf hissedenler çatışır, ölür ama ölen de öldürende kaybeder, çünkü kazanan istikrarını sağlayan pazardır, ekonomidir. Ölenler, çatışanlar, nefret edenler... ise tarih çizgisi içinde “aptal” olur. Çünkü onlar kazanamaz, onların ölümleri üzerinden yeni bir pazar kurulur ve başkaları kazanır...
Vatan haini, arkadan bıçaklayanlar, düşman ile işbirliği yapanlar gibi kavramlar her savaş öncesi ve savaş sırasında gündeme gelir. Bir çok öykü ve romanın içinde karhanlar bu bakış açısı içinde okuyucuyu yönlendirir. Bütün bu kavramlar yeni oluşmakta olan pazar için zemin hazırlama aracı ya da iflas etmiş olan pazar için, o pazardan pay alanların direnme aracıdır. Değişim isteyenler, değişime karşı gelenlerde aynı kavramları kullanarak yandaşlarını biçimlendirmeye bu kavramları kullanarak nefreti besleyerek çatışma için koşulları hazırlar ve o koşullar içinde zorunlu ya da gönüllü olarak bireyleri çatıştırırlar. Var olan krizin tek çıkış kapısı vardır, o kapıda savaştan geçer. Çünkü var olan devletlerin bütçelerinin en önemli payı alan savaş sektörüdür ve o sektör (üretim ve export)canlı ise o toplum refahını ve istikrarını koruyor anlamına gelir. Savaş sektörünü kontrolleri altında tutanlar çatışacak aptallar arar ve çok hızlı bir şekilde bulurlar, çünkü savaş insanları aptallaştırır.
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: