16 Nisan 2012 Pazartesi

Hedef Tiyatro ve kadınların başarısı

Hedef Tiyatro ve kadınların başarısı

Amatör bir tiyatro üzerine yazı yazmanın ne kadar güç bir şey olduğunu bu satırları kaleme alınca fark ettim, çünkü tiyatro eserini sahnede izleyip yorumlamak için tiyatroyu oluşturan bütün parçaları göz önüne almak ile mümkündür. Işık, ses, dekor… yani devlet tiyatrolarının tanıtım kartlarına yer alan uzun listesinde yer alanların hepsine bakılarak yorum yazılabilinir, fakat amatör tiyatrolarda olanakların kıt olması, bazı şeyleri göz ardı etmek gerektiriyor. Kıtlıklar elbette bir tiyatro eserinin sahnede canlandırılmasında eksikliklerinin nedeni olamaz, izleyici oyunun arka boyotunu bilmez, ona verileni en iyi şekilde algılamaya çalışır.
Hedef Tiyatro, henüz çok yeni bir tiyatro. İzmir’de kurulmuş ve çoğunluğunu kadınların kurduğu bir tiyatro.
İlk çalışanlarını 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle sahnede canlandırmışlar. İkinci ve üçüncü sahne deneyimlerini izleme şansına erdim. Tiyatro emekçileri ile Taksav İzmir çatısı altında görüşme imkanına erdim. Onlardan elde ettiğim bilgiler ve izlemlerimden oluşan bir yazı kaleme alayım istedim, çünkü verilen emeğe saygı gereği; tiyatro üzerine üç yıldır yazı yazan biri için artık bir görev olmuştu.
Hedef Tiyatro bağımsız olarak kurulmuş ve ilk derlenme ve çalışmaları bir dernek altında oluşturmuş. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat için Vakfı (TAKSAV) İzmir şubesinin açılması ile birlikte TAKSAV çatısı altında ama bağımsız olma özelliğini koruyarak, Taksav İzmir binasında oluşturulmuş olan tiyatro salonunda çalışmalarını sürdürmeye başlamışlar. Dünya Sanat Günü nedeniyle Pazar günü (15 Nisan) ikinci oyunlarını Taksav tiyatro salonunda izleyici ile buluştu, daha sonraki gün olan pazartesi akşamı ve her pazartesi akşamı Konak Sineması salonunda izleyici ile buluşacak olan Hedef Tiyatro, ilk oyunlarını Dario Fo'nun eseri olan ÇIĞLIK olarak seçmişler. Oyuna elbette kendi yorumlarını katmışlar.
Çığlık dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Alice; kaybolmuş Alice, harikalar diyarında değildir. Alice artık çıplaktır, her tarafı görülür. Çıplaklığın verdiği utangaçlığı vardır. Alice masum değildir, çünkü o ‘harikalar diyarında’ değildir. İkinci bölüm; Schubert’tin bir dörtlüğünden etkilenen; bir daha duymak ve anımsamak istemediği anılarını canlandıran o iletiye karşı duyarlı olan bir kadındır. Radyoda ya da gittiği konserde o dörtlüğü duyduğu an kendisini kaybeden ve geçmişi ile yüzleşen kadındır. Üçüncü bölüm ise üç ayrı kadın ama aslında üçü de bir olan kadın vardır sahnede. İşkence hücresinde ve idama giden bir kadın canlandırılır. Tek vücudun üç ayrı parçaya bölünmesi ve sesler ve iç konuşmaları ile yüzleşmesine şahitlik ederiz. Dördüncü bölüm ise Alman devrimci bir kadına doğru yönlendirir bizi. Hücresinde ölü olarak bulunan ve Alman devrimci tarihi için önemli bir isimdir Ulrike Meinhof. Meinhof ölüdür ama ölmeden önce Almanya, toplum ve kadınlar üzerine düşüncelerini paylaşır ve nasıl öldürüldüğünü resmeder. Oyun dört kadın çığlığını izleyiciye ulaştırır. Çığlık kadınların, ezilmiş kadın, devrimci kadın, masallardaki kadının sesini sahneye taşır, sahneden izleyiciye ulaştırır.
Seyircilerin arasındadır oyuncular, seyirciler sahnede. Çığlık oyun oynandığı salonu doldurur. 40 dakika süren bir çığlık bizi geçmişte yaşanmış ve yaşanmakta olan çığlığa kulak kabartmamızı ister. Ve bunu kadınlar yani Heder Tiyatrosunun emekçileri başarmıştır.
Amatör tiyatronun elbette eksiklikleri olacak ama bu eksiklikleri amatör ruh ile ortadan kaldırmak için büyük mücadele veriyorlar, her oyun, her sahne bir eksikliği ortaya çıkarıyor ve pratik düşünerek o eksikliği ortadan kaldırıyorlar… Zaman içinde oyun profosyonel tiyatrolara taş çıkacak boyuta ulaşacaktır. Başlangıç için, henüz üçüncü oyunda olan Hedef Tiyatro yolu açık olacaktır, yeter ki o gönüllerindeki tiyatro aşkını ve amatör ruhlarını kaybetmesinler…
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: