8 Ocak 2013 Salı

Karikatürcü mü, çizer mi?


Karikatürcü mü, çizer mi?

İktidarı savunan çizerlerin olduğu bir dönemi yaşamaktayız ve onlara bakarak acaba karikatür nedir ve ne olmalıdır sorusu çizerlerin kafasında oluşmaktadır.
Karikatür nedir?
Karikatür muhalif olmalı mıdır?
Karikatür çizim tekniklerine ve konularına bakarak kategorize edilmesi doğru mudur?
Sorular istediğiniz kadar uzatılabilinir. Bugün yaşananlara bakarak net cevap vermekte zorlanan bir çok çizer ile karşılaşırsınız. Evet derler ama diye sözüne devam eden çizerler olacağını söylemek abartı olmasa gerek…
Yukarıdaki sorulara binlerce soru ile ve kısaca kendi çözümlemesini yaparak yanıt vermeye çalışan çizerlerde olması doğaldır, çünkü yaşadığımız dönem mizahın işlevinin tartışıldığı ve altının boşaltılmaya çalışıldığı bir zaman dilimdir.
Mizah iktidarları hep rahatsız etmiş ama günümüzde mizah iktidarları eğlendirir konuma dönüştürülme tehlikesi ile karşı karşıyadır, çünkü mizahçı olarak tanıdıklarımız, geçmişte muhalif duruşu ile bedel ödemiş olanlar bugün iktidarın yaptıklarına övgüler dizdiği ve iktidarın desteği ile sahnelerde, ekranlarda ve yandaş medyada ekmek kapısını açmak için uğraşıları ile karşılaşırsınız.
Bu yaşanan gelişmeler elbette bir çok soruyu da kafalarda oluşturma sürecidir, çünkü bakıyorsunuz yaşama, bir de olması gerekene aralarında uçurum gün geçtikçe açılıyor.
“Ben profesyonel karikatürcüyüm, görüşlerimi her ortamda söylerim, çizerim, benim için patron önemli değildir, bu işten geçiniyorum ve para kazanmam gerek” diyerek  ve “her ortamda kendimden taviz vermeden çizer ve çizgilerim ile yaşarım” diyen çizerlerde son yıllarda arttı. Bu şekilde düşünen çizerlerde soruların sorulduğu yerlerde kendilerince yanıtlar vermekte ve karikatür üzerine yeni şeyler söylemeye çalışmaktadırlar.
Çalışılan zemin düşünceyi biçimlendirmediği, çevre faktörünün önemli olmadığı, verilen sipariş konuları kendi anlayışı ile yorumlayıp çizdiği konusunda çizer kendince doğrular üretir. O doğruların genel doğrular olduğuna kendisini ikna eder ve bu sayede emeği ile para kazanan bir çizer konumunda olduğunu düşünür.
Mizah ve karikatür her konuyu işleyemeyeceği ve bazı dokunulmazlara dokunmaması gerektiği konusunda kendisini ikna etmiştir. O yüzden o hassas konulara hiçbir şekilde dokunmaz ve bu sayede çalıştığı yerde uzun süreli kalmayı bir anlamda garantilemiş olur!
Karikatürün ne olduğu ve ne olması gerektiği konusunda görüşler çizerin duruş noktasına göre cevaplar ve sorularda değişmektedir.
Bir çok çizer, piyasa koşullarına göre çalışmaktadır ve duruş noktası önemli değildir, ideolojisi vb konulara pek bakmadan eserini üretmeye devam eder.
Sağ görüşlerin uç noktasında olan gazetede eski bir solcu olduğunu düşündüğün çizer karikatür çizebilmektedir.  Yandaş medya olarak kabul edilen yerde günlük politikaya fazla dokunmadan orta bir şeyler söylene karikatürler çizilmektedir.  
O alanda çalışanlar muhalif ve karikatür konusunda bir tartışmaya girdiklerinde bulundukları ortama uygun sorulara yanıt verir.
Çok soru sorup, tek yanıt vermeye kalkarlar… Çizer, kaliteli karikatür çizilmesi vurgusunu genelde yapar ama kaliteli ürün derken neye göre kalite konusunu ortaya koymamış olur... Çünkü kalite çok satılan ve sergilenen iş mi, çok satılan bir yerde basılan şey mi? Nedir kalitedeki zemin? Düşünce ve çizgi bütünlüğü mü?
Çizerler, muhalif olmayı ne olarak algılıyorlar? 
Sadece iktidar muhalifliği mi? 
Yoksa sınıf duruşu mu?
Karikatürcü olgulara nasıl baktığı ile değil, nereden baktığı ile muhalifliğini ortaya koyabilir. Duruş noktasını bilen çizer, muhalif olabilir ama mizahçı olabilir mi bilemiyorum, çünkü mizah ezilenden yanadır ve iktidarlara karşı mazlumdan yana tavır ortaya koyar…
Çizer olduğu ortamı dikkate alarak tavrını geliştir ve sansürünü yaratır. Karikatür ve mizah her konuyu rahat rahat işler ve her ortamda saldırılara rağmen taviz vermeden savunur… Gerçek mizah ile piyasa için karikatür çizen arasında ince çizgi burada çıkar. Biri sansürü sessizce savunur, mizah ve karikatür ise her türlü sansüre başkaldırır.
ismail cem özkan

Hiç yorum yok: