Karikatürcü mü,
çizer mi?
İktidarı savunan
çizerlerin olduğu bir dönemi yaşamaktayız ve onlara bakarak acaba karikatür
nedir ve ne olmalıdır sorusu çizerlerin kafasında oluşmaktadır.
Karikatür nedir?
Karikatür muhalif
olmalı mıdır?
Karikatür çizim
tekniklerine ve konularına bakarak kategorize edilmesi doğru mudur?
Sorular
istediğiniz kadar uzatılabilinir. Bugün yaşananlara bakarak net cevap vermekte
zorlanan bir çok çizer ile karşılaşırsınız. Evet derler ama diye sözüne devam
eden çizerler olacağını söylemek abartı olmasa gerek…
Yukarıdaki sorulara
binlerce soru ile ve kısaca kendi çözümlemesini yaparak yanıt vermeye çalışan
çizerlerde olması doğaldır, çünkü yaşadığımız dönem mizahın işlevinin tartışıldığı
ve altının boşaltılmaya çalışıldığı bir zaman dilimdir.
Mizah iktidarları
hep rahatsız etmiş ama günümüzde mizah iktidarları eğlendirir konuma
dönüştürülme tehlikesi ile karşı karşıyadır, çünkü mizahçı olarak tanıdıklarımız,
geçmişte muhalif duruşu ile bedel ödemiş olanlar bugün iktidarın yaptıklarına
övgüler dizdiği ve iktidarın desteği ile sahnelerde, ekranlarda ve yandaş
medyada ekmek kapısını açmak için uğraşıları ile karşılaşırsınız.
Bu yaşanan
gelişmeler elbette bir çok soruyu da kafalarda oluşturma sürecidir, çünkü
bakıyorsunuz yaşama, bir de olması gerekene aralarında uçurum gün geçtikçe
açılıyor.
“Ben profesyonel
karikatürcüyüm, görüşlerimi her ortamda söylerim, çizerim, benim için patron
önemli değildir, bu işten geçiniyorum ve para kazanmam gerek” diyerek ve “her ortamda kendimden taviz vermeden çizer
ve çizgilerim ile yaşarım” diyen çizerlerde son yıllarda arttı. Bu şekilde
düşünen çizerlerde soruların sorulduğu yerlerde kendilerince yanıtlar vermekte
ve karikatür üzerine yeni şeyler söylemeye çalışmaktadırlar.
Çalışılan zemin
düşünceyi biçimlendirmediği, çevre faktörünün önemli olmadığı, verilen sipariş
konuları kendi anlayışı ile yorumlayıp çizdiği konusunda çizer kendince
doğrular üretir. O doğruların genel doğrular olduğuna kendisini ikna eder ve bu
sayede emeği ile para kazanan bir çizer konumunda olduğunu düşünür.
Mizah ve
karikatür her konuyu işleyemeyeceği ve bazı dokunulmazlara dokunmaması
gerektiği konusunda kendisini ikna etmiştir. O yüzden o hassas konulara hiçbir şekilde
dokunmaz ve bu sayede çalıştığı yerde uzun süreli kalmayı bir anlamda garantilemiş
olur!
Karikatürün ne
olduğu ve ne olması gerektiği konusunda görüşler çizerin duruş noktasına göre cevaplar
ve sorularda değişmektedir.
Bir çok çizer, piyasa
koşullarına göre çalışmaktadır ve duruş noktası önemli değildir, ideolojisi vb konulara
pek bakmadan eserini üretmeye devam eder.
Sağ görüşlerin
uç noktasında olan gazetede eski bir solcu olduğunu düşündüğün çizer karikatür
çizebilmektedir. Yandaş medya olarak
kabul edilen yerde günlük politikaya fazla dokunmadan orta bir şeyler söylene karikatürler
çizilmektedir.
O alanda
çalışanlar muhalif ve karikatür konusunda bir tartışmaya girdiklerinde bulundukları
ortama uygun sorulara yanıt verir.
Çok soru sorup,
tek yanıt vermeye kalkarlar… Çizer, kaliteli karikatür çizilmesi vurgusunu
genelde yapar ama kaliteli ürün derken neye göre kalite konusunu ortaya
koymamış olur... Çünkü kalite çok satılan ve sergilenen iş mi, çok satılan
bir yerde basılan şey mi? Nedir kalitedeki zemin? Düşünce ve çizgi bütünlüğü
mü?
Çizerler, muhalif
olmayı ne olarak algılıyorlar?
Sadece iktidar
muhalifliği mi?
Yoksa sınıf
duruşu mu?
Karikatürcü olgulara
nasıl baktığı ile değil, nereden baktığı ile muhalifliğini ortaya koyabilir. Duruş
noktasını bilen çizer, muhalif olabilir ama mizahçı olabilir mi bilemiyorum,
çünkü mizah ezilenden yanadır ve iktidarlara karşı mazlumdan yana tavır ortaya
koyar…
Çizer olduğu
ortamı dikkate alarak tavrını geliştir ve sansürünü yaratır. Karikatür ve mizah
her konuyu rahat rahat işler ve her ortamda saldırılara rağmen taviz vermeden
savunur… Gerçek mizah ile piyasa için karikatür çizen arasında ince çizgi
burada çıkar. Biri sansürü sessizce savunur, mizah ve karikatür ise her türlü
sansüre başkaldırır.
ismail cem özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder