28 Nisan 2013 Pazar

Kirlenen insanlık!


Kirlenen insanlık!

İnsan ilişkileri gün be gün kirlenmeye devam ediyor, çünkü o kadar çok kirli ilişki içinde yaşıyoruz ki tarih birikiminin önemi kalmamıştır.
Kirlenmek, sanayi devrimi ile daha da artmış, kategorize ilişkiler ve hızlı üretim bu kirliliği besler hale gelmiş.
Kategorize etmek, üretim ilişkileri içinde üretici konumunda olan işçilerin bir biri ilişkilerini ortadan kaldırmak ve örgütlenme konusunu tamamı ile gündemden çıkarmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Örgütsüz birey savunmasızıdır ve savunmasız olan bireye parayı veren tarafından her türlü hizmeti yaptırma anlamına gelir.
Parayı veren karşısındaki kişinin profesyonel olmasını ve ilişkilere profesyonel bakmasını önemser. Her türlü hakaret, taciz ve tecavüz o yapıldığı yerde kalmasını ve işlerin devamını bekler.
Profesyonel demek, duygusal bakmak yerine çıkarlar nezdinde, parayı verenin çıkarını kollayacak şekilde olaya bakmak anlamına gelir. Profesyonel ilişkide önemli olan sözleşmedir ve o sözleşme yazılı olarak karşılıklı taahhüt içerir. Günümüzde bu taahhüt işverenin lehinedir, parayı alan ise savunmasız ve her türlü hizmeti yapmaya hazırdır.
Yurtdışından ya da yurtiçinden çocuklara bakmak maksadıyla bir çok kadın işçi olarak işverenlere pazarlanır. Hem pazarlayan firma hem de kiralayan işveren kiraladıkları kadınların yaşamını satın almış gibi davranır ve onlardan her türden hizmet beklenir. O kadınlara ve bakmakla yükümlü oldukları kız çocukları üzerinde her türlü taciz, tecavüz ve tehdide açık olduğu düşünülür ve o insanlara bu yukarıda adını saydığım kirli ilişkiler teklif edilir. O teklifler kabul edilmediğinde o çalışanın meslek kariyerine kara leke olarak not düşülür. Elbette burada iş alanın cinsiyeti sanıldığı kadar önemli değildir, aynı taciz erkek ve kadın içinde işveren tarafından uygulanır. (Kadınlara bu uygulama daha fazladır)
Yurtdışından getirtilen işçilerin pasaportlarına el konulması ve o konulan pasaportlar ile çalışanlar köle yapılmasına üçüncü sayfa gazete haberlerinde rastlarsınız. Aynı durumda bizim işçilerimizde yurt dışında gittiğinde aynı işlem ile karşılaşırlar. Bu liberal ekonominin kirliliğinin sınır tanımaz uygulamasıdır. Kirlilik her boyutta ve ülkede olmaktadır, sınırlar ortadan kalkmıştır.
Kirliliğin boyutu ekranlar aracılığı ile odalarımıza kadar girmiştir. Her gün odamıza ekranlar aracılığı ile konuk olan sanatçıların yaşamları, onlara reklam amaçlı yaptırılan ilişkiler ve konuşmalar bu çirkefliğin dalgasının boyutu hakkında bize bilgi vermektedir.
Müzik kanalı aracılığı ile pazarlanan canlı insan eti bu kirliliğin hangi boyuta çıktığını gösterir.
Profesyonel olarak sesini pazarlayanlar, işverenin istediği yönde reklamlarda sesini kullandırır. Elbette ses yeterli olmaz, görüntü de önemlidir. O yüzden görüntüsü bozulan ve çekici gözükmeyenler ekranlardan uzaklaştırılır.
Işıklar içinde yaşam büyük bir değirmendir, sürekli içinde insan ilişkilerini ve insani değerleri kirletir ve tüketir.
Işıklar içinde hayat, kirliliğin en çok camekana yansıyan görüntülere tanıklık eder.
Profesyonel sanatçı savunmasızdır ve parayı aldığı sürece kendisine yapılan hakarete (taciz, tecavüz, alay edilmesi…vb.) karşı sessizdir. Parasını almıştır ve profesyonel ilişki içinde bekleneni yapmıştır. Elbette bu kirli ilişkide sadece oturma odamıza yansıyan görüntü değildir.
Yaşamın ve çalışma dünyasının içinde o kadar çok akla gelmeyen kirlilik ile karşı karşıyayız ki, artık göremez, hissedemez konumuna geldik. Kanıksadık ve alıştık kirli ilişkiler içinde yaşamaya.
Tıpkı doğayı yok ettiğimiz gibi, kendi yaşantımızı üzeri beton ile örtülü bir alana dönderdik. Betonlar arasında yaşamasına izin vermediğimiz, tiksindiğimiz, korktuğumuz o habitat alanında ki diğer canlılara davrandığımız gibi davranıyoruz, kendimizi zehirliyoruz!
Zehir hemen ortadan kalkan bir şey değildir, uzun süre orada kendisini korur ve doğal olanı yok eder, cansızlaştırır. Zehiri koyanı da zehirler.
İnsan çevresini zehirlerken kirlenir…
Kirini göstermemek için insan üzerine parfüm sıkar, bir şeyler örter, başına peruk takar.
İnsan bir yerde kendisini göstermek için, kurallar içine yaşamaya ve karşısındakine beğendirmeye çalıştığı zaman kirlenme her aşamada başlamış demektir.
Bugün insanlar kendileri için süslenmez, karşısındakine kendisini beğendirmek için modayı izler.
Karşısındakinin görünüşü önem kazandığı an, kirliliğin sınırının neresi olacağını kimse bilemez.
İnsan doğayı yok ediyor, aslında kendisini yok ediyor.
Beton içinde, betonun üstüne bir örtü örtüp, doğanın rengini, kokusunu yapay olarak yaşamının içine alırken, her şeyi yapay yaparken kendisi yapay oluyor. Yapay insan ilişkisi günlüktür; yaşar ve çöpe atar. Her çöpe atılan ilişki kirlidir.
Para üzerine kurulu olan her türden ilişki kirlidir ve o ilişki profesyonel karşılıklı beklentiye dayalıdır.
Eskiden profesyonel ilişkinin tek yaşam alanı gemilerin bağlı olduğu iskelelerde olan hayat kadınlarının çalıştığı mekanlar olarak anlaşılırdı, bugün yaşamın her alanı ve çalışma ilişkisi olarak algılanmaktadır.
Parayı veren, Nasreddin Hoca fıkrasında olduğu gibi düdüğü çalar!
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: