Kirlenen insanlık!
İnsan ilişkileri gün be gün kirlenmeye devam ediyor, çünkü o
kadar çok kirli ilişki içinde yaşıyoruz ki tarih birikiminin önemi kalmamıştır.
Kirlenmek, sanayi devrimi ile daha da artmış, kategorize
ilişkiler ve hızlı üretim bu kirliliği besler hale gelmiş.
Kategorize etmek, üretim ilişkileri içinde üretici konumunda
olan işçilerin bir biri ilişkilerini ortadan kaldırmak ve örgütlenme konusunu tamamı
ile gündemden çıkarmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Örgütsüz birey
savunmasızıdır ve savunmasız olan bireye parayı veren tarafından her türlü
hizmeti yaptırma anlamına gelir.
Parayı veren karşısındaki kişinin profesyonel olmasını ve
ilişkilere profesyonel bakmasını önemser. Her türlü hakaret, taciz ve tecavüz o
yapıldığı yerde kalmasını ve işlerin devamını bekler.
Profesyonel demek, duygusal bakmak yerine çıkarlar nezdinde,
parayı verenin çıkarını kollayacak şekilde olaya bakmak anlamına gelir. Profesyonel
ilişkide önemli olan sözleşmedir ve o sözleşme yazılı olarak karşılıklı taahhüt
içerir. Günümüzde bu taahhüt işverenin lehinedir, parayı alan ise savunmasız ve
her türlü hizmeti yapmaya hazırdır.
Yurtdışından ya da yurtiçinden çocuklara bakmak maksadıyla
bir çok kadın işçi olarak işverenlere pazarlanır. Hem pazarlayan firma hem de
kiralayan işveren kiraladıkları kadınların yaşamını satın almış gibi davranır
ve onlardan her türden hizmet beklenir. O kadınlara ve bakmakla yükümlü
oldukları kız çocukları üzerinde her türlü taciz, tecavüz ve tehdide açık
olduğu düşünülür ve o insanlara bu yukarıda adını saydığım kirli ilişkiler
teklif edilir. O teklifler kabul edilmediğinde o çalışanın meslek kariyerine
kara leke olarak not düşülür. Elbette burada iş alanın cinsiyeti sanıldığı
kadar önemli değildir, aynı taciz erkek ve kadın içinde işveren tarafından
uygulanır. (Kadınlara bu uygulama daha fazladır)
Yurtdışından getirtilen işçilerin pasaportlarına el
konulması ve o konulan pasaportlar ile çalışanlar köle yapılmasına üçüncü sayfa
gazete haberlerinde rastlarsınız. Aynı durumda bizim işçilerimizde yurt dışında
gittiğinde aynı işlem ile karşılaşırlar. Bu liberal ekonominin kirliliğinin
sınır tanımaz uygulamasıdır. Kirlilik her boyutta ve ülkede olmaktadır,
sınırlar ortadan kalkmıştır.
Kirliliğin boyutu ekranlar aracılığı ile odalarımıza kadar
girmiştir. Her gün odamıza ekranlar aracılığı ile konuk olan sanatçıların
yaşamları, onlara reklam amaçlı yaptırılan ilişkiler ve konuşmalar bu
çirkefliğin dalgasının boyutu hakkında bize bilgi vermektedir.
Müzik kanalı aracılığı ile pazarlanan canlı insan eti bu
kirliliğin hangi boyuta çıktığını gösterir.
Profesyonel olarak sesini pazarlayanlar, işverenin istediği
yönde reklamlarda sesini kullandırır. Elbette ses yeterli olmaz, görüntü de
önemlidir. O yüzden görüntüsü bozulan ve çekici gözükmeyenler ekranlardan
uzaklaştırılır.
Işıklar içinde yaşam büyük bir değirmendir, sürekli içinde
insan ilişkilerini ve insani değerleri kirletir ve tüketir.
Işıklar içinde hayat, kirliliğin en çok camekana yansıyan
görüntülere tanıklık eder.
Profesyonel sanatçı savunmasızdır ve parayı aldığı sürece
kendisine yapılan hakarete (taciz, tecavüz, alay edilmesi…vb.) karşı sessizdir.
Parasını almıştır ve profesyonel ilişki içinde bekleneni yapmıştır. Elbette bu
kirli ilişkide sadece oturma odamıza yansıyan görüntü değildir.
Yaşamın ve çalışma dünyasının içinde o kadar çok akla
gelmeyen kirlilik ile karşı karşıyayız ki, artık göremez, hissedemez konumuna
geldik. Kanıksadık ve alıştık kirli ilişkiler içinde yaşamaya.
Tıpkı doğayı yok ettiğimiz gibi, kendi yaşantımızı üzeri
beton ile örtülü bir alana dönderdik. Betonlar arasında yaşamasına izin
vermediğimiz, tiksindiğimiz, korktuğumuz o habitat alanında ki diğer canlılara davrandığımız
gibi davranıyoruz, kendimizi zehirliyoruz!
Zehir hemen ortadan kalkan bir şey değildir, uzun süre orada
kendisini korur ve doğal olanı yok eder, cansızlaştırır. Zehiri koyanı da
zehirler.
İnsan çevresini zehirlerken kirlenir…
Kirini göstermemek için insan üzerine parfüm sıkar, bir
şeyler örter, başına peruk takar.
İnsan bir yerde kendisini göstermek için, kurallar içine
yaşamaya ve karşısındakine beğendirmeye çalıştığı zaman kirlenme her aşamada
başlamış demektir.
Bugün insanlar kendileri için süslenmez, karşısındakine
kendisini beğendirmek için modayı izler.
Karşısındakinin görünüşü önem kazandığı an, kirliliğin
sınırının neresi olacağını kimse bilemez.
İnsan doğayı yok ediyor, aslında kendisini yok ediyor.
Beton içinde, betonun üstüne bir örtü örtüp, doğanın
rengini, kokusunu yapay olarak yaşamının içine alırken, her şeyi yapay yaparken
kendisi yapay oluyor. Yapay insan ilişkisi günlüktür; yaşar ve çöpe atar. Her çöpe
atılan ilişki kirlidir.
Para üzerine kurulu olan her türden ilişki kirlidir ve o
ilişki profesyonel karşılıklı beklentiye dayalıdır.
Eskiden profesyonel ilişkinin tek yaşam alanı gemilerin
bağlı olduğu iskelelerde olan hayat kadınlarının çalıştığı mekanlar olarak
anlaşılırdı, bugün yaşamın her alanı ve çalışma ilişkisi olarak
algılanmaktadır.
Parayı veren, Nasreddin Hoca fıkrasında olduğu gibi düdüğü
çalar!
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder