16 Mayıs 2009 Cumartesi

Kurgusal yaşama dair…

Kurgusal yaşama dair…

Kurgusal yaşamı iyi anlayabilmemiz için, kurgu filmlere bakmamız yeterlidir. Çünkü kurgu filimler geleceğe doğru yapılan bir yolculuktur. Bugünden geleceğe ya da geçmişe doğru yolculuktur. Mekanı belli olmayan yerden, mekanları belli olan yerlere doğrudur…

Yolculuktur kurgu, kafamızın içindekini dışarıya aktarandır. Gördüklerimizin sansürsüz olarak aktarılmasıdır. Sansür, günümüzü etkiliyorsa, birilerini rahatsız ediyorsa gündeme gelir. Rahatsızlık ortadan kalktın mı, sansürde kalkar gider. Sansüre karşı bedeller ödenmiştir, o bedellerin ne karşılığına ödendiğine bugünden bakınca anlaşılmaz olur ama yaşanan çağın içinden bakınca, ne büyük mücadele olduğunu anlarsınız. Geçmişin sansürleri bugün sıradanlaşması gibidir.

Kurgu filmlerde yaşananlarda, bugünlerde sıradanlaşmış halini yaşamaktayız ve o kurguyu ortaya koyan yazar, bugün tarihin karanlık sayfalarında yerini almış olabilir. Bugün kimse 1984’den bahsetmiyor, çünkü çoktan geçmiş bir tarihtir ve orada kurgulananların büyük bir bölümü yaşanandır.

Günümüzün popüler kurgu filmlerin başında, Superman, Batman, Spiderman (Örümcek Adam) gibi çocuklara seslenir gibi gözüken ama büyüklere seslenen filmler vardır. Bu filmlerin ortak özelliği laboratuarda gelişen olaylar ve o olaylara karşı süper kahramanların dünyayı kurtarmasıdır. Kötü adamlar laboratuardadır. Orada elde ettikleri güçleri, kendi egoları için kullanırlar. Onlar asılında kötü değildir, bilim adamlarıdır, fakat ego yerinde durmaz ve elde edilen gücün esiri olurlar. O gücün etkisi ile dünyaya karanlık bir bulut gibi çökerler. Her karanlık bulutun arkasında güneş vardır ve o güneşi ortaya çıkaracak bir süper kahraman vardır. Kahramanlar, müthiş güçleri ile bu kara bulutları dağıtır ve kendi egolarını kontrol eden insanlar gibi, kalabalığın içinde kendilerini gizlerler. Bir dahaki kara buluta kadar ortada olmazlar, dünyayı yönetmeyi düşünmezler. Onlar ancak kendilerine ihtiyaç olduğunda ortada olurlar!

Kurgusal polisiye diziler ve filmlere bakınız, orada aynı mantığı görürsünüz. Birinde karikatürize edilen diyaloglar, ötekinde daha içselleştirilmiş ve dolambaçlı yollardan cinayeti çözerler. Kötü belki yanınızdadır. Kötü, o kadar gizlidir ki, ancak ve ancak bilimsel çalışmalar ve mantık yürütme ile çözülür. Çözüme giden yol mubahtır, o yüzden yol üzerinde geçen olaylar hızlı bir şekilde geçer gözlerimizin önünden. Kurgular, bir şekilde laboratuara uğrar. Eğer laboratuardan geçmiyorsa, başka bir bilimsel teknikten yararlanılır. Kurguların ortak özelliği, bütün katiller ve kötüler üstün eğitim sisteminden geçmiştir. Kendi çıkarları yönünde adım atarlar, fakat her zaman bir hata yaparlar. O hataları onların sonunu hazırlar.

Kurgular sadece geleceği anlatan filmler ya da romanlar değildir. Geçmişe doğru uzanan kurgusal geçişlerde de bugünden geçmişi yorumlarız ve geçmişin içinde hep kahramanlar vardır. Kahramanlar yaratılır bir zaman dilimi içinde ve o kahraman bugünkü yaşamımızı ona borçlandırılır. Kahramanları ortaya çıkaranlar ise, kötülerdir. Kötüler olmaz ise kahraman olmaz! Kötüler bir birey olabileceği gibi toplumda olabilir. Kore savaşında kötüler Korelilerdir. Normandiya çıkarmasında Almanlardır. Yahudi soykırımını anlatan bir kurgu ise, Nazilerdir, kahraman bir alman olabilir. (Schindler's List, Steven Spielberg)

Kurgular her zaman bir mesajı içinde taşır, bu mesaj açıktan verilebildiği gibi, içselleştirilerek ve film boyunca ağır ağır da verilebilir. Bugün yaşadığımız virüs zamanı, hangi kurgu romandan bize yansıdı?

Hiç yorum yok: