12 Mayıs 2009 Salı

Digitürk!

Digitürk!

Televizyon yayıncılığında bir dönemin adıdır. Bir platform üzerinden yayın yapan kanallar kendi şifresi içinde izleyiciye buluşur. Bu bir anlamda pakettir. İzleyici müşteridir ve müşteri istekleri yönünde değil, eldeki paketlere göre tercihini yapar.

Platform olması onun tercih edilirliğini getirmektedir, çünkü ulusal veya yerel kanallarda olmayanı orada izlemektedir. Tercih sebebi belki canlı yayınlanan futbol karşılaşmalarıdır. Kişiler hangi sebeplerden dolayı seçerse seçsin, sonuç olarak bu platformdan yararlanmak bir sözleşmeye dayanır. Sözleşme olduğuna göre, karşılıklı olarak haklar mevcuttur demektir.

Sözleşmede neler yazdığını çoğu insan bilmez, çünkü o kadar küçük harfler ve anlaşılması zor sözler ile doludur ki, kim okur imza atarken. Bankaların hesap açmada sözleşmesi gibidir, yılsonu geldiğinde hesaptan para çekilir, neden çekildiğini o an öğrenilir. Artık itiraz zamanı çoktan geçmiştir. Davalar açılır, kazanılır ama uygulanmaz. Talep edilirse kazanılan para verilir, sözleşme tek taraflı olarak uygulanır. Şimdi düşünün bir, eğer banka lehine sonuçlanan bir dava olsa, bütün müşterilerinden anında o lehteki karar uygulanmaz mı? Sonuç talep sorunudur!

Sözleşme imzalanır ve sözleşme imzaladığı an geçerlidir. O an hangi kurallar ve şartlar geçerli ise, o anı ilgilendirir.

Sözleşme imzalandıktan sonra diyelim ki, bir hafta sonra yayıncı firma müşterileri için ve reklam amaçlı indirim yapsa, siz ondan yararlanamazsınız, çünkü siz bir hafta önce şartları kabul etmişsiniz! Bekleseydiniz bir hafta daha, indirimden yararlanırsın!

Diyelim ki, indirimden yararlanamadınız, fakat seçtiğiniz paket programlardan biri (kanallardan) yayından kaldırılırsa eğer, siz ne yaparsınız? Sözleşme içinde o yayın var dersiniz, itiraz edersiniz. Derler ki, bizim o yayıncı kuruluş ile anlaşmamız sona ermiştir, kusura bakmayın! Sözleşme bir defa ihlal edilmekten bir şey çıkmaz değil mi? İndirim filan yoktur. Çünkü sözleşmeye belirleyen yayıncı firmadır, izleyici orada sessizdir ve pasiftir. Sadece itiraz eder ama bir sonuç alamaz. Aylık ödediği aidat ama sürekli bankadan çekilir. Hiç eksik bırakılmaz, kuruşu kuruşuna alınır.

Bizde müşteri demek, kazıklanan adam demektir. Her müşteri bu kandırılmaya kendisini hazırlamalı, hatta itiraz etmek hakkını hepten unutmalıdır. Müşteri dediğin ne ki, cebindeki parası alınan koyun! Koyun olmazsa müşteri olmaz, koyunun etinden, sütünden, yavrusundan, kemiğinden yararlanır! Çok hayırlı iştir, toplumlar bu koyunlar olmaz ise, nasıl canlı kalır ki?

Bütün müşteriler meeee diye ses çıkarır, fakat bu sesi sadece kendileri duyar!

Sözleşme tek taraflı olarak ihlal edilir, sonuç ne mi olur, sadece homurdanma!

Kaldırılan kanalın yerine, kanal belki konur, belki konmaz, artık o sizin şansınıza kalmıştır. Konulan da hiçbir zaman izlemeyeceğiniz bir kanaldır, uydurulur ve artık o kanal sizin sözleşme içinde yer alan olur! Müşteri veli nimetimiz derken, neler nimet olduğu sanırım bu homurdanma sırasında gün yüzüne çıkmıştır!

Hiç yorum yok: