2 Ağustos 2009 Pazar

Veee tanrı bizleri yarattı, bizlerde tanrıyı!

Veee tanrı bizleri yarattı, bizlerde tanrıyı!

Bizler olmasaydık tanrı var olur muydu? Bizlerin sayesinde tanrı tanrılığını gördü ve ona göre emirler sıraladı!

Her emri kutsadı, fakat emirleri her kutsal kitapta değiştirerek verdi!

Değişmez denilen kuralları, bizzat kendisi değiştirdi!

Kadını ve erkeği yarattı, kendi kurallarına uymadığı için onları cennetten kovdu! Sonra, cennette almak için yeni kurallar koydu!

İnsanlarda tanrıyı yarattı. Onlara isimler verdi…

İnsanların içinden bazıları da tanrı olmak istedi ve kendilerini kutsadılar. Kendilerine sunak sunulmasını hoş görü ile yaklaştılar. Her şeyi gören, her sorunu çözen oldular, fakat tanrı ile yarışamadıkları için kısa bir süre sonra öldüler.

Kadınlar ve erkekler farklı düşündüler ama bir noktada birleştiler!

Kadınlar tanrıça, erkekler tanrı olmak istediler.

Tanrı ve tanrıçalar, çocuklarının da tanrı ve tanrıça olmasını isterler.

Bir çok insan ise, tanrı ve tanrıça olmadığını bildiği anda, kul ve köle olmaya kendisini alıştırır. Kullar ve köleler tanrıların yaşamlarını gıpta ile izlediler. Onlara benzemek için her türlü vefakârlığı gösterdiler. Fakat kuldan ve köleden tanrı hiçbir zaman olmadı!

Her erkek ve kadın kendisine taparcasına sevsen birini arar. Bu sayede kullar ve köleler yaşamın bir anında da olsa, tanrı ve tanrıça gibi hissettiklerini düşünürler.

Eğer, insan kendisini köle ve kul olarak görmeye alışırsa, tanrı ve tanrıçalar yaşamaya devam eder. Çünkü köle ve kullar sahiplerine sadıktırlar ve onların rahat yaşaması için ellerinden geleni yaparlar.

Kutsal kitaplar, aslında kulların rahatlığını sağlamak için değildir, tanrı ve tanrıçaların daha rahat ve sorunsuz ve sonsuz yaşamamsı içindir.

Kutsal kitaplar, değiştirilemez kurallar koyar, kullar ve köleler ise bu değişmez kuralları kendilerinin işine gelecek şekilde yorumlamak ve değiştirmek için ellerinden geleni yaparlar. Anlamlar yüklerler. Bu anlamlar, kulların ve kölelerin kendilerini tanrı yerine koyması anlamına gelir. Kuldan ve köleden tanrı olursa, o ülke yaşanmaz olur, çünkü kul ve köleler daha çok kul ve köle yaratmak için tanrı ile yarışır!

Tanrı ve tanrıçalar, kendilerine oyuncak yaratmaktan ve oyuncaları kendilerinin istediği gibi kullanmaktan hoşlanırlar. Oyuncaklar ile hem kendilerini oyalarlar, hem de kullarını ve kölelerini oyalarlar.

Tanrı ve tanrıçaların en büyük korkusu şarlatanlardır, çünkü şarlatanlar, onlara tanrı ve tanrıça olmadıklarını gülerek anlatırlar!

Bütün tanrıları yarattık ve öldürdük! Yaşasın yeni tanrılarımız diye çığlık attık! Bu çığlımızı kutsal mekanlara sıkıştırdık ve o mekanlardan tanrımıza sadık olduğumuzu haykırdık!

Hiçbir tanrı, kendi kutsal mekanını yaratmadı, kullar ve köleler yarattı onlar için…

Tanrının dişisine tanrıça dedik, erkeğine tanrı!

Ayrımcılık yaratılırken başladı, hala sürmeye devam ediyor. Gün geçtikçe yeni ayrımlar koymaya devam ediyoruz!

Veee tanrı bizleri yarattı, bizlerde tanrıyı!

Bu şekilde yaşam değişti, tanrılar öldü, tanrılar doğdu. Hükümdarlık alanımızı tanrılar adına yaptık, onlar adına topraklar fethettik, onlar adına insanlar öldürdük. Onlar adına yaktık, yıktık ve yeniden yarattık. Tıpkı tanrıyı yeniden yaratır gibi… Her sözün başlangıcına veya sonuna tanrının adını ekledik, geldik bugüne. Yarına da bu şekilde gidecek gibi tanrının adına uğurladık günü ve günleri…

Her insan ben bu zamanın insanım değilim diye düşünürdü eskiden, şimdi kimse bilmiyor hangi zamanda geleceğini! Hangi zamanın insanı olduğunu…

Tanrı, zamanın olmadığı yerde yaşmaya devam eder… Bizim için ise, zaman sürekli devam eder!

Hiç yorum yok: