18 Haziran 2010 Cuma

Barış hemen şimdi!


Barış hemen şimdi!

Barış hemen şimdi, kaç defa söyledik bu sloganı, kaç defa meydanlarda haykırdık? Barış hemen şimdi, usanmadan, barış gelene kadar haykırmaya devam edeceğiz!

Barış için her şey yapıldı mı? Hükümet açılımlar yapıyordu, sonra açılımdan vazgeçip savaş çığlıkları attı. Savaş çığlıkları ülke sınırlarını aştı... Savaş ile beslenen bir yapıda barış olur mu?

Olup olmayacağını bilmiyorum ama savaş varsa ve taraflar varsa eğer, o zaman taraflar bir an önce oturup bu kan denizine akan kanalları kurtsun ki, deniz daha fazla aşıp ve büyümesin... Deniz bu kanallar tarafından doldurmaya devam ederse eğer, okyanus olacaktır. Bu durumda kim barış isteyebilir ki?

Kendi becerisizliklerini, başkaların canları ile yok etmeye çalışanların olduğu bir düzlemde, barışı savunmak yürek işidir. O yüreği taşıyanlarda bugün yargılanıyorlar! O olaya tarih içinde tanık ol!

Kan ile barış kurulmaz! Kan ile düzen bir süre devam eder ama yok eder kendisini, çünkü döktüğü kanda bir gün mutlaka boğulacaklardır. Halk arasında kan tutması sözü vardır ki, o olayı yaşayan bir daha canlı görülmemiştir.

Savaş ile devleti ayakta tutmaya çalışanlar, yine savaş ile yok olmuştur. Bugün hangi devlet sonsuza kadar yaşamıştır ki? Mutlaka devletler bir gün yok olacaktır, çünkü sonsuza kadar yaşayan henüz bir devlet yoktur, tarih bize bunu ders olarak verir sürekli. Devletlerin yok olması bayrakları da yok edecektir. Bugün uğruna savaşılan şeyler bir gün anlamsızlaşacaktır. Bugün için anlamlar yüklediğimiz bir çok değer, zaman aşımı ile birlikte anlamsızlaşacaktır. Büyük İskender’in devleti yoktur. Hiç yıkılmayacak olarak görülen Roma devleti yoktur. Bu topraklar üzerine oluşan imparatorluklar devletler yoktur. O devletler içinde, bugün savaşan ve ölenlerde yoktur. Onlardan geriye kalanlar barış zamanında yaratılan sanat eserleridir. Bir de savaşların yaratmış olduğu yıkıntılar.

Gelecek kuşaklara yıkıntılar mı bırakmak istiyoruz, yoksa sanat eserleri mi? Bir arada yaşayan ve birbirinin zenginliğine zenginlik katan kaynaşmanın yaratmış olduğu sanat ürünlerini mi gelecek kuşağa bırakacağız, yoksa koskoca bir kan deniz mi? Bombalanmış kasabalar, köyler ve şehirler mi, radyasyon yayan ölüm çukurlar mı bırakacağız gelecek kuşağa?

Bugün savaş ile barış arasındaki ince çizgide devam eden bir süreci yaşamaktayız. Barış isteyenler geleceği kucaklayanlar olacaktır. Savaş ise, bugünü ve yarını yok eden bir süreçtir ve savaş isteyenler, savaşanlar; gelecekte hiçbir şekilde iyi olarak anılmayacaktır, çünkü savaşın kahramanları bugün nasıl iyi anılıyorsa, gelecekte o şekilde anılacaklardır.

Barış için bugün tanık olun, barış için gelenler yargılanıyor. Sadece tanık olmayın, barış isteyin, gelecek için, geleceğimiz için… Artık yeter kan ile bu toprakların sulanması, sevgi ile sulayalım bu ülkenin topraklarını…

Hiç yorum yok: