30 Ağustos 2010 Pazartesi

Dünü düşünürken…

Dünü düşünürken…

Hiç akıma gelmezdi, 1993 yılı yapım bir filme bakarken, bunca kısa zaman içinde nostalji yapacağım. Filimde kullanılan araçlar, 93 yılında kullanılan ve benim gençlik dönemimin araçlarıydı, bugün hiç birinden iz dahi kalmadı.

O dönemde kullanılan telefonlar, evime ilk aldığım telefon. Telefon bağlatmak için aylardır beklemeler, torpil aramalar. Sonra eve gelen telefon ve ilk zil sesi. Kaç yıl öncesi yaşamıştık?

Telefonlar, benim yurtdışı sürecimin en önemli iletişim aracı oldu. Telefon kulübeleri vardı, o dönemde Mark kullanırdım, çünkü Almanya’daydım. Markları telefon kutularına atar, annem ve babam ile kısa merhabalaşmam ve hemen sonlanması, çünkü param biterdi. Kulübe para yutan kocaman bir canavardı gözümde.

Almanya’da yaşadığım süre içinde evime telefon sürekli oldu, çünkü annemi merak içinde bırakamazdım. Sürekli merak içinde, yurt dışındaki tek oğlunun sesi ile iletişime geçmesi hakkını elinden alamazdım. Her taşındığım eve, odaya telefon bağlattım.

Evimin ayrılmaz unsuruydu telefon. Değişik biçimlerde telefonlar kullandım. Çevirmeli, tuşlu. Telefonun sesi, kullanılan araca göre değişiyordu. Önce evimden çevirmeli telefon yok oldu, yerini dijital tuşlusu aldı. Sonra yanına telesekreter geldi. Telesekretere ses yüklemek, arayanları geri aramak ayrı bir duyguydu. İlk telesekreterime normal mesaj bırakmıştım. “Ben evde yokum, lütfen daha sonra deneyin ya da bip sesinden sonra not bırakın” gibi. Ama baktım tek düze not ile olmuyor, değişiklikler yapmaya başladım. Bir kere türkü söylemiştim. Bir keresinde Cem Karaca’dan bir parça…

Telesekreter benim oyuncağım olmuştu sanki, aklıma o an ne geliyorsa sesi yüklüyordum, beni her arayan başka bir sürpriz ile karşılaşıyordu, bazı arkadaşlarım artık bugün ne yüklemiş diye ben evde olmadığım zamanları aramaya başladıklarını biliyordum, çünkü karşılaştıklarında yaptığım sürpriz üzerine konuşuyorlardı. Elbette bol kahkaha eşliğinde.

Telefonlar, kaçak oturduğum evde bile yakalanmama sebep oldu, çünkü iletişimsiz yapamazdım, her an ülkemde kalan yüreğimin atış sesini duymak istiyordum. Yürek bulunduğu yerde değil, attığı yerde olması önemlidir, onu hoş tutmak gerekli…

Telefon kulübeleri vardı, her buluşma telefona yakın yerde yapılırdı ki, her hangi bir sorun olduğunda telefon edilip ayrılma durumunda not bırakılacak yer olmasından dolayı. Her ülkenin kendisine ait telefonu ve kullanım kuralı vardı. Bir de telefon defterleri. Binlerce isim ve numara, bir kitapta. Her evin kapısının altından ya da postaneden alabileceğimiz not ile sende bir de olsa telefon kitabı ile karşılaşırdık. Telefon kitabı da, artık hayatımızda değil, gerçekten en zaman hayatımızdan çıktı?

Almanya’da kullandığım para birimi Mark artık yok, telefonda yok. Birkaç sene öncesine kadar ülkemizde ara para birimi çıktı, bugün o ara ‘yeni’ olan parayı kim anımsıyor? Ne çabuk giriyor ve yok oluyor hayatımızdan araçlar? Çabuk tüketir olduk. Cep telefonu öncesi bir de çağrı aleti çıkmıştı, gerçi birkaç ayda ortan kalktı ama bazı filmlerde hala görüyorum. Doktorlar ceplerinde çağrı aleti ile dolaşır, çağrı geldiğinde o çağrı yapan aranırdı, en yakın telefondan… Bir arkadaşım bana hediye etti ama hiç kullanamadan hayatımdan çıktı.

Bu aletlerin hayatıma girip çıktığı dönem içinde, ne kadar çok arkadaş çevremde değişmiş olduğunu şimdi düşündüm. O kadar çok değişik çevrelere girip, o kadar çok değişik şeyler yaşamıştım ki, yaşarken ömür boyu unutmayacağım kişiler ve anlar bile yok artık hafızamda… Hepsi ama hepsi aletlerin yok olması gibi yok olmuş…

Bu kadar kısa süreç içinde ne kadar çok anımsanacak şey bırakmışız gerimize, kaçımız bu anımsanacak şeylerin farkındayız? Gerçekten ilk cep telefonu ne zaman almıştım, şimdi kullandığımı ne zamandan beri kullanıyorum, teknoloji ne kadar çabuk değişmiş ve ne kadar çabuk uyum sağlamışız… Her şeye bu kadar çabuk uyum sağlarken, acaba bu süreç içinde ne gibi değişimler yaşadık? Çünkü karmaşık olmayan ve en basit şeyleri kullanır buldum kendimi… Global tüketim araçlarını, global markaları kullanmaya başladık, her ülkede aynı şekilde kullanılan ve tüketilen araçlar…

Benimde artık nostalji yapacak bir sürü konum var, hadi bugün nostaljik fotoğraflarımıza bakalım! Aa gerçekten eskiden özen ile sakladığımız albümlerimiz vardı, şimdi neredeler? Albümleri de bilgisayar ekranına, cebimizde dolaştırdığımız hafızalara sıkıştırdık… cebimizde taşıdığımıza bir virüs bulaştığında ne yapıyoruz? Bütün birikimlerimiz bir anda yok oluyor! Acaba bizlerin geçmiş ile nostaljileri bir virüs ile yok olacak mı?

Hiç yorum yok: