13 Ağustos 2010 Cuma

Öldürmenin haklılığı…


Öldürmenin haklılığı…

Öldürmenin haklılığı olur mu?

İran, öldürme konusunda rejimine uygun davranıyor. O rejim öldürme üzerine kuruludur. İlk iktidarı aldıkları gün, darağaçlarını yollara kurdular. İnşaatlarda kullanılan vinçler onlar için idam sehpası görevini gördü, görmeye de devam ediyor.

İran rejimi kan ile besleniyor, çünkü onların temel düşüncesi kan üzerine oturur.

Kan ile beslenirken, kendisini haklı çıkarmak için yasaları vardır. O yasaların bazılarına kutsallık süsü verilir. Ölüm ve öldürme onlar için doğaldır ve tartışılmaz.

Recm cezalarından biridir. Yani, taşlayarak öldürmek.

Bu ceza kadınlara verilir, erkekler genelde bu cezadan yararlanmazlar, çünkü yaptıkları iş ellerinin kiridir ve ellerini yıkamaları bu işten sıyrılmalarına yeterlidir. Ölen öldüğü ile kalır, utanç tüm topluma yayılır.

Taş atmak, canlı hedef halinde duran bir kadına. Beline kadar toprağa gömülmüş, elleri bağlı, bir yuvarlak içinde gelecek taşı beklemek. Hangi suçu işlemiş olursa olsun, hangi gerekçe ile olursa olsun, bu insanlık suçudur. Modern toplumlarda, yasalarda bu ceza yoktur.

Ölüm cezası, dönüşü olmayan cezadır. Ölen öldüğü ile kalır, sonra ona kaybettikleri sözde verilmiş olsa da sonuç değişmez. Çünkü dönüşü olmayan yoldur ölüm cezası.

Bugün bizim içimizde de bu cezanın sonuçları tartışılır, çünkü erk sahibi; kendi iktidarını kuvvetlendirmek amacı ile bu cezayı keyfi olarak uygulamıştır. Masum insanların ölümü, iktidar hırsının gölgesinde olabilmektedir, çünkü yasayı, adaleti elinde tutanlar, siyasi irade ile direkt bir ilişkisi var ise, alınan her karar tartışmalıdır, adaletsizlik anlamına gelir.

İran’da bir kadın, iki çocuk anası. Azeri. Suçu ne olursa olsun, yaşamak onun da hakkıdır. İran televizyonu suçunu ekran önünde itiraf ettirmek için çıkarmış. Suç itiraf edilence sanki verilmiş karar vicdanları rahatlatacak. İran rejimi kan ile besleniyor, akan kanı meşrulaştırmak için kamuoyu oluşturuyor. İdamlar, recmler İran için önemli olabilir, ama insanlık için suçtur. Bu suça sessizce ortak olanlar, onların avukatlığını üstelenenlerdir.

İran rejimi suç işliyor, o suça sessizce onay vermeyin.

Sakine Muhammedi Aştiyani yaşasın! Eğer suç işlemişse, suçun cezası ölüm değildir, recm hiç değildir.

Her ülke kendisine göre ceza yasası vardır, fakat hepsinin üstünde, evrensel yasalardır. Evrensel yasalar, bütün insanlığın birikimi ile oluşmuştur. Bu yasaların yerel yasaların üstünde önceliği vardır. O yüzden, İran rejimini evrensel yasalara uymaya ve hukuk kurallarını evrensel normlara uydurmaya çağırmak, bütün insanların görevidir. Komşuda işlenen cinayet, ister yasal, ister yasa dışı olsun, bizi de etkilemeye devam edecektir. Kan ile beslenenler, kan ile beslenmeyi kendilerinin geleceği olarak görenler; her ülkede vardır. Hukuk ve evrensel normlar; bu beslenenlerin yaşam alanını daraltacak ve yok edecektir. Evrensel yasalara sahip çıkmak ve adaleti evrensel normlara işlemesini savunmak ve sağlatmak için sessiz kalmayın.

İran suç işliyor, bu suça ortak olmayın… Öldürmenin hiçbir haklı tarafı yoktur, hangi koşullar altında olursa olsun… İnsanlık, ölüm üzerine değil, yaşam üzerine durduğu sürece geleceğe daha güvenli bakabilir.

Ölüm çığırtkanlığı, savaş körüklemeleri insanlığa suç işletiyor ve bu suça hepimizi dahil ediyor. Bu suça ortak olmamak için; ölüm cezası ceza yasalarından her ülkede çıkarılsın! Öldürmenin haklılığı yoktur, savunulamaz.

Hiç yorum yok: