13 Eylül 2010 Pazartesi

Dün, bugün de devam ediyor…

Dün, bugün de devam ediyor…

12 Eylül tarihi geçti ama 12 Eylül devam ediyor.

12 Eylül faşizmin izleri ortadan kalkacağına, gün geçtikçe iktidar hırsı olanların elinde daha da derinleştirilmekte ve cepheler; daha da belirli hale getirilmektedir.

Darbecileri yargılayacağız diyenler, kendilerinin yargılanmaların önüne yeni engeller koymaktan çekinmediler. Dokunulmazlık sınırları daha da genişledi.

12 Eylül’e karşıyız diyenler, 12 Eylül kurumlarına el sürmediler, aksine daha da güçlendirdiler.

12 Eylül bir kırılmadır, o kırılma 30 yıldır devam ediyor, bugünde keskin çizgileri ile yol almaya devam etmektedir.

Referandum göstermiştir ki, sol içinde saflar daha da netleşmiştir. Safların belirlenmesi yanında aradaki çizginin de kalın bir şekilde çizilmesi önemlidir, çünkü o saflar solu özgürleştirecektir. Bugüne kadar sol içinde hançer görevini görenler, o görevlerini başka alanda ve safta yapmaya devam edeceklerdir diye düşünüyorum. Bizim kazancımız; o hançerler, artık sırtımızda olamayacaktır.

Referandum göstermişti ki, propaganda araçlarının içinde kitlesel medyanın yeni görevi; iktidar koltuğunun altından bakmak ve onun amaçları yönünde hizmet etmektir.

Devlet olanaklarının bu kadar alenen kullanıldığı başka seçim hatırlayanınız var mı, ama yakında olacak olan genel seçimde; daha fazla devlet olanağı kullanılmayacağını kimse garanti edemez.

Devlet olanakları ile yapılan propaganda sonucunda, bu sonucun ortaya çıkmış olması; iktidarın zaferi değil, yenilgisidir.

Referandum için camekan görevi görülen, 12 Eylül darbecilerin yargılanması konusu daha da somutlaşmıştır. Onların yargılanmasından büyük mutluluk duyarım. Fakat, iktidarın onları yargılaması için atması gereken adımı atacağını düşünmüyorum, umarım yanılırım.

Her seçim bir partinin veya partilerin erimesine şahitlik ettik, bu seçimde eriyen parti en fazla Kürtler ile diyaloga karşı olan partidir. O erimişlik içinde Kürtler ile diyalog kapısı sonuna kadar açılmış ve muhataplar daha da nettir. Şimdi muhatap olan tarafların masa etrafında açıkça buluşup, kartlarını açığa koyma zamanıdır. 30 yıldır çözülemeyen soruna, çözüm için en çok yaklaşıldığı bir sürece girmiş bulunuyoruz. Bu süreci iktidar partisi yönlendirecek ve biçimlendirecektir. Önündeki süreç kısadır ve acilen adımlarını atmak zorundadır.

Referandum bitmiştir, seçim süreci başlamıştır. Bundan sonra atılacak adımlar seçim üzerine olacaktır. Cepheleşme üzerine yürütülen kampanyadan görünürde karlı gibi çıkan parti AKP’dir. AKP yeni yandaşları ile seçim sürecine hazırlanacaktır.

AKP zafer çığlığını atarken cemaat ilişkisi içinde daha bağımlı hale gelmiştir. Bundan sonra okyanus ötesinden belirlenecektir; her türlü adımı ve kararları. Siyaset kışladan çıkmıştır, cami avlusuna ve avlu yakına konmuştur.

Siyasi cephe; artık postallar ve takunyalılar arasındaki mücadele gibi gösterilme durumundan çıkmıştır, emek ile postalları ve takunyaları tek elinde tutanların arasındaki gerçek bir mücadeleye dönmüştür.

Referandum sermeyenin el değiştirme sürecini daha da hızlandıracaktır, yeni sürece uygun yeni sermaye birlikleri daha çok sözlerini işitir olacağız. Emekçilerin mücadele alanı içinde daha da genişleyecektir. Fakat iktidar, emekçileri kendi çatısı altında, kendi sendikasında tutmak için her türlü olanağı kullanacaktır. Mücadele daha da karmaşıklaşacak ve göz boyamalar daha da yaygınlaşacaktır. Sermaye emek barış adı altında daha fazla emek sömürü düzeni yeni biçime uygun olarak kurumlaşacaktır.

Dün referandum oldu, bugün dün olarak devam ediyor…

Hiç yorum yok: