1 Ocak 2011 Cumartesi

Bir tüketim çılgınlığı daha sonlanırken…

Bir tüketim çılgınlığı daha sonlanırken…

Ulusal bayramlar ve dini bayramlar; bir ulus devlet için, tüketimin teşviki için önemli günlerdir. O günlerde o topraklar üzerinde yaşayan, her kültürden bireylerin alışveriş yaptığı günlerdir ve o günlerin ulusal sermaye birikimi için önemli işlevleri vardır.
Ulus devletinin yaşaması ve gelişmesi için toplumun ortak hareket ettiği / eğlendiği günler önemlidir. Ne kadar ortak eğlenme günü çoğaltılırsa, o kadar sermayenin hareket etmesi anlamına gelmektedir, kısaca yastık altına konan paraların o günlerde harcanması ve tüketilmesi olarak da algılayabilirsiniz.
Ulus devleti kavramının zaman içinde çöküp, yerini başka bir sistem alacağı, ulus devleti yaşarken yaşanan gelişmelerden anlaşılabilir, çünkü her sistem kendi içinde kendisini yok edeni besler ve büyütür. Ulusal sermayenin artık ulus toprakları içinde kalamayacağı anlaşılması üzerine, uluslar üstü sermaye birikimin oluşması için, uluslar üstü firmaların oluşma süreci de ulus devletinin oluşmasından kısa bir süre sonra ortaya çıkmıştır. En büyük uluslar üstü firmalar silah sanayisinde üretim yapan ve projeler geliştiren firmaların olması tesadüfi değildir, çünkü teknolojinin ülkeler arasın hareket etmesini engellemek için, bu uluslar üstü firmaların oluşması dünyayı yöneten zengin devletler için varlık sebebi olması da tesadüfi değildir. Bu sayede zengin ülkeler, zenginliklerine daha çok değer katarken, varlık sebebi olan ve az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri kontrol etmeleri içinde bir araç olmuştur. Teknoloji sahibi ve teknoloji kontrol eden ülkeler ve onların firmaları dünyayı görünmeyen masalarda pay etmişlerdir. Bu firmalar; bir birlerin piyasasına girmeden; rekabet edere gibi gözüküp ama rekabet etmeden kendilerini geliştirmişlerdir. Bugün kredi kartlarındaki iki büyük firmanın dünyaya yayılımına bakarsanız aynı rekabet kuralını izlediklerini görürsünüz.
Global piyasanın adı konulduktan ve G8 ülkelerin isimleri ortaya çıktıktan sonra, gelişen süreçte global çapta tüketim günlerinin artması tesadüfi değildir. Dünya “anneler gününü” ortak kutlamaktadır, yılbaşı önem kazanmaktadır ve yine evrensel anlamda kutlanan bir çok bayramlar ve özel anlamlar içerlemiş günlerin oluşturulması tesadüfi değildir. Bu günler her geçen yılda da artacaktır, kaçınılmazdır, çünkü piyasada hareket eden paranın daha hızlı hareket etmesi ve yastık altına saklanan paraların ortaya çıkarılması için bu tüketim günleri önemlidir. Eskiden daha minimal çapta olan olgu, bugünlerde; evrensel boyutta ve ortak sembollerin kullanıldığı tüketim çılgınlığına doğru yol alıyoruz. Hatta o kadar özel ölçekli günler ilan edilmektedir ki, insan bir anda onun havasına kapılıp, o günler içinde o tüketici maddeyi tüketmeye başlayabiliyorsunuz, üstelik bayram ve özel gün ilan etmeden. Buna örnek olarak Harry Potter kitaplarının ya da bilgisayar ve oyun sektöründe çıkan yeni sürüm oyun gibi reklamı aylar öncesinden yapılan tüketim günü gibi. Binlerce insan o ürünün satıldığı yerin önünde kuyruklar oluşturabilmektedir. Ülkemizde kısa bir süre önce H&M firması, global çapta bir modacının ürünlerini kendisine göre çok ucuz ama normal olarak (bizim piyasamızdan bakarsak) çok pahalı bir fiyata satışa sunduğu gün, o mağazanın önünde kuyruklar oluşmuştur. Normal olarak 50 liraya alabileceğimiz benzer bir kıyafeti, o gün o mağazadan bir marka olduğu için indirimli fiyatı olan 300 liradan aldık! Global çapta yapılan bu uygulama o gün dünyadaki tüm H&M mağazalarında gerçekleşmiştir. Kültür farkı gözetmeden bütün mağazaların önünde kuyruklar oluşmuştur. Bir çılgınlıktı bu, bunun adı ne olabilir sizce?.
Yeni yıl, yani takvimlerin değiştirildiği gün son yıllarda bütün dünyada aynı şekilde karşılanır oldu ve aynı kıyafetlerin ve caddelerin, sokakların ve bir birine benzeyen mağazaların vitrinlerinin olduğunu görebilirsiniz. Hangi ülkeye giderseniz gidin sizi benzer görüntüler karşılayacaktır. Sınır ortadan kalkmıştır, tek fark aradaki zamandır.
Yeni yılı ilk kutlayan (karşılayan) Avustralya ve Yeni Zelanda’dır ve bir futbol stadyumunda maçlar sırasında yapılan dalga hareketi gibi bütün dünyayı havai fişek görüntüleri kucaklayacaktır. Saat gece yarısı 00:00 gösterdiğinde havai fişekler gökyüzünü renklendirmekte ve şampanyalar patlatılmaktadır. Meydanlar çığlıklar ve haykırışlar eşliğinde çılgınca bir dans yapılmaktadır. Görüntünün hangi ülkeden geldiğinin önemi yoktur, o an yapılan tüketimin tüketildiği andır ve o an bütün insanlar kendilerini rahatlatmaktadır. Yılın bütün stresi, yorgunluğu çığlıklar eşliğinde gökyüzüne bırakılmaktadır. Bir birini tanımayan insanlar, bir an için birbirini tanıyormuş gibi yapmaktadırlar. Ortak eğlendiklerini düşünmektedirler, hatta düşünmeden çılgınca hareket edebilmektedirler. Çılgınlık globaldır.
CocaCola firmasının renklerini taşıyan Noel baba kıyafetleri sanki binlerce yıldır içimizde yaşıyormuş gibi algılamakta ve o kıyafetleri hangi dinden, mezhepten olduğu fark etmeden bütün insanlar giyebilmektedir. Çılgınlığın neden olduğu tüketim alışkanlıklarının kazanılması; neden sorusunu sormaz, sadece tüketir. Çünkü bütün dünya öyle eğleniyorsa eğer, o şekilde bizde eğlenmek zorundaymışız gibi algılarız bilinçaltından ve o bilinçaltından gelen hareketlerimiz, aslında başka duygularımızın biz farkına varmadan ortaya çıkarılmasıdır. Biz tüketirken, sıradan Amerikalıdan farkımız yoktur ya da bir Almandan. Tüketirken ortak duygular yaşamaya başlarız, bu ortaklık duygusu nasıl oluştuğunu ve neden oluştuğunu sorgulamayız, sadece çılgınca ve cebimizde olandan fazlasını tüketiriz ve borçlanırız.
Bu çılgınlık gecesi sonucunda, ne kadar insanın sabah borçlu olarak uyandığını sorgulamayız. Bir bağımlılık ilişkisi içinde olan borçlu insan; bir çok şeyi sorgulamaz, borcunu ödemek için çılgınca bir yıl çalışır ve işinden olmamak için de her türlü özveriyi ve ayakta kalmak için en yakınındaki arkadaşının sırtına basmayı da ihmal etmez.
Tüketim çılgınlığı insanı bireyselleştirmekte ve yalnızlaştırmaktadır. Bu yalnızlık duygusunu alışverişe çıkarak daha çok mal almakta ve tezgahtar ile iki kelime konuşmak için fırsat kollayarak geçirir. Yalnız insanların alışveriş çılgınlığı hat safhadadır. Her bütçeye uygun mağazalar tüketim için hazırdır ve profesyonel personel; tüketici kitlesine göre mağazaları biçimlendirir ve yaşam içine uygularlar. Tüketiciyi daha iyi analiz edebilmek için global firmalar; her kültüre uygun tüketici profili çıkarmak için değişik meslek gruplarından yaralanırlar ve onların verdiği rapora göre ülkeler arasın kültür farklılıklarını küçük düzenlemeler ile onları kucaklamaya çalışırlar. Kimse artık o mağazanın ulusal mı, global mı olduğu düşünmez, gider ve tüketir.
Son yıllarda mağazalara müşterilerini izleyen profesyonel antropologların çalışması tesadüfi değildir. Onları verdiği raporlara göre reklamlardan, ışığa, ışıktan renklere kadar her şey ayarlanabilmekte ve bu sayede ulusal çaptaki küçük mağazaların erimesine ve yok olmasına sebep olabilmektedirler. Marka önemlidir ve markalar küçük markaları kendilerine bağlamaya devam etmektedirler.
Yılbaşı bir tüketim çılgınlığının gloabal çapta yaşandığı günlerden biridir ve bugün sonlanmıştır, bir daha ki yılbaşına kadar. O güne kadar yeni ürünler tasarlanacak ve yeniden global çapta üretilip tüketiciye sunulacaktır. Bugünlük bu çılgınlık sonlanmıştır, bir daha ki çılgınlığa kadar.
Çılgınlığın bir tek anlamı vardır, sermayenin global çapta hızlı hareket etmesidir, bu da global ekonomiler için önemlidir. Ulusal devletlerin en önemli gelir kaynağı artık dolaylı vergilerdir. Benzin örneğinde olduğu gibi maliyetin üç katı vergi alarak, ulusal hükümetler kendi bütçelerini düzeltmeye çalışıyorlar ama bir yandan sıcak parayı ulusal kasaya toplarken onun kat be kat parayı bu global firmaların kasalarına akmasına da sessizce izlemek ile yetinmektedir.
Çılgınlık günleri; ulus hükümetlerinin işine yarıyormuş gibi gözükmüş olsa da, aslında bütçe açıklarının daha da büyümesine ve insanların daha da borçlanmasına sebep olmaktadır. Global çılgınlık sadece paranın evrensel boyutta ve kontrollü bir şekilde hareketini sağlamaktadır ve tröst firmaların daha da büyümesine ve yayılmasına yaramaktadır.
Çılgınlık günleri globaldır ve küresel olarak insanlar ortak imgelerle ve ortak tüketim araçları ile eğlenmeye devam etmektedirler.
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: