7 Ocak 2011 Cuma

İadesiz taahhütsüz

İadesiz taahhütsüz
Tiyatro Boyalı Kuş, Seray Şahiner’i Gelin Başı adlı öykü kitabını sahneye aktarmıştır. Sahnede hiçbir şey fazla değildir, her şey yerli yerindedir. O düzen içinde oyun seyirci ile buluşur. Salonun soğukluğu yok olur ve sıcak bir kucaklaşmaya dönüşür.
Sahneden gelen sıcaklık, seyircinin kahkahası ile buluşur. Kah güleriz, kah ağlayacak halimize sırıtırız, fakat oyun gerçekten iyi düşünülmüş ve kadınların iç konuşmalarının aksaksız bir şekilde seyirciye ulaşmasını sağlar.
Oyun, bir ayna karşısında başlar. Sevgilisinin arkadaşı ile buluşacak bir kadının iç konuşması ile başlar. Bizler oyunu aynanın arkasından izleriz, çünkü ayna bir anlamda seyircidir. İlk buluşma değildir, fakat heyecanı vardır, arkadaşının arkadaşı ile buluşacaktır. İç konuşma ışık efektleri eşliğinde sahnelenir. Perdenin arkasından yansıyan gölgeler iç konuşmaya eşlik eder. Sahnede kendi iç konuşmasını ve vicdanı ile hesaplaşması ile karşılaşırız. İç konuşmada toplumun ahlaki değerleri sorgulanırken, bireyin o değerler karşısındaki tavrı ile de yüzleşiriz.
Evini ve ev arkadaşını geride bırakıp, ev arayan Elif’in iç konuşmalarına ikinci sahnede karşılaşırız. Evinden ayrılmak zordur, alışkanlıklarını, düzenini geride bırakıp gitmek, her ne kadar bir başkası ile evi paylaşıyor olsa da, orada yaşam alanını içselleştirmiştir. Evi ile birleşmiştir, yabancısı değildir, parçası olarak görür. O kopuşun travmatik etkisi seyirciye verilirken, aslında bir döngünden de bahseder. Toplum; kelimelerin arasında eleştirilirken, aslında bireyin o toplumun aynası olduğu ve verilen rolleri oynarken asılında ayrılıkları da pekiştirdiği ile karşılaşırız. Ayrılık açınılmazdır, birkaç defa geri dönüp ev düzeni hakkında arkadaşına (evini paylaştığı soyut bireye) bilgi verse de dönüşü yoktur, dışarıya doğru adım atılmıştır. Yeni bir ev bulur, koptuğu eve benzeyen bir ev, paylaşım yapmak zorundadır, çünkü tek başına eve çıkacak ne maddi alt yapısı vardır, ne de …
Kütüphanede mektup yazan Tuğçe oyuna adını veriri, çünkü yazdığı mektup iadesiz ve taahhütsüzdür.
Bebeklere başlık diken konfeksiyoncu Fidan, toplum içinde durduğu yerin farkındadır, sorgular. Bebeklere şimdi başlık diker ama eskiden, evli olduğu dönem içinde kadınlara iç don diktiğini ve anlamlarını anlatır. Yaşadığı yerde tarikatlar güçlüdür ve tarikatların toplantısına gönüllü olmasa da katılır, çünkü orada açılmış bir ekmek kapısı vardır ve o kapı hatırına içlerine girer, çünkü kendisi alevidir ve alevinin o inanç içinde olması doğal değildir, fakat şehir yaşamı içinde alevi kendisini saklamak zorundadır, çünkü toplum saklanmayı zorunlu kılmıştır. Kocası tipik bir alevi erkeğidir, içer. Dostları evinden daha önceliklidir, o öncelik yüzünden ev yaşamı dağılmıştır. Samimidir, seyirci ile sıcak bir iletişime geçmiştir. İçinden geldiği gibi sansürsüz konuşur.
Gelin başı yaptıran bir kızın evlilik öncesi iç konuşması ile başka bir sahnede karşılaşırız. Gelinlik üzerindedir, gelin başı yaptırmaktadır ve o gelin başı yapılırken yaşamışlıklarından ve o anlık durumundan ne geçiyorsa paylaşır. Üniversite mezunudur, okul bitmiştir. Evlenmek önünde hiçbir engel yoktur. Görücü usulü ile bir tanıdıkları kızı ister, baba da verir. Kıza sormazlar, istiyor mu diyerek. Aile karar vermiştir, dönüşü yoktur. Sevgisiz bir evlilik, toplum içinde yapılan bir birleşme sorgulanır. Kara mizah örneği olarak rahatlıkla söyleyeceğimiz bir sahne ile karşılaşırız. Seyirci kahkahalar ile oyuna katılırken, oyuncu durumunu tüm ciddiyet ile anlatmaya devam eder.
Oyunun son bölümünde o ana kadar sahne alan oyuncuların toplu düeti diyebileceğimiz bir şölen ile karşılaşırız. Müzikaldir, kelimelerin arasındadır, dans figürleri vardır, vücudun dili, kelimeleri daha da güçlendirir, oyun modern bir sahne ile sonlanırken, seyircide salonun soğukluğunu hissetmeden ayağa fırlamış ve alkışlar ile oyuncuları ve emeği geçenleri selamlamaktadır.
Oyunda yer alan sahnelerin ortak özelliği vardır, kadın olmak. Kadınlığın farklı hallerini anlatan oyunu fırsat bulursanız kaçırmayın derim, çünkü feminist bir tiyatro grubu olan Tiyatro Boyalı Kuş’u sahnede görmek, yaşam içinde bize sunulmuş bir aramağındır, bu aramağını alın derim.
İsmail Cem Özkan
Yazan: SERAY ŞAHİNER
Oyuncular: Duygu Yeral, Ezgi Coşkun, Gizem Soysaldı, İris Anlıatamer, Sibel Akdeniz
Sesler: Selen Öztürk, Göktay Tosun, Evren Erler
Oyun tarihleri:
4 ve 11 Ocak 2011 Saat 20:30 Muammer Karaca Tiyatrosu
19 Ocak 2011 Saat 20:30 Kumbaracı 50
20-26-27 Ocak 2011 Saat 20.30 SAHNE(Tiyatro Oyunevi)
Adres: Ağa Hamam sokak. Taktaki Yokuşu 2/B Cihangir
(Yerimiz Kısıtlıdır, lütfen yerinizi önceden ayırtınız. Tel: 0212 245 21 09)

Hiç yorum yok: