8 Ocak 2012 Pazar

metin göktepe


metin göktepe haber yapmaya gitti, kendisi ne yazık ki haber oldu. onu ilk ve son defa evrensel gazetesinde görmüştüm. yeleği ve elinde fotoğraf makinesi ile inançlarına uygun haber yapma ve haberini yayın kuruluna sunma telaşı içindeydi. onu göreli çok uzun zaman olmuş, bana sorarsanız daha dün gibi. evrensel gazetesi sloganında gerçek evrenseldir yazıyordu o zamanlar... devletin gazeteci görmediği gazetecilerdendi... devletin verdiği kimlikle dolaşan çok gazeteci olduğunu söyleyiverip haber yazamayan, bir kere dahi habere çıkmamış "kimlikli gazeteci" bugün dahi kimliği ile gazeteci olduğunu iddia edip, kokteyl kokteyl dolaşıp, maçlarda bedava maç seyretme telaşındadır...
kendisine gazeteci diyen ve sadece düzeltmenlik işinden anlayan türkçe de "de - da" ayrımını bildiğini iddia eden "kimlikli" bir çok medya mensubu görebilirsiniz... ama sizler gerçek gazetecileri ya hapishane duvarları arasında, ya da toprak altında olduğunu biliyorsunuz.
bugün medya mensubu işinden olmamak için "patronun işine gelmeyeni görmeyen", "devletin çıkarının haberden daha önemli olduğuna inanan" gazetecileri görüyorsunuz. işte onların devlet onaylı gazeteci kimlikleri var...
onurlu bir gazeteci bana göre devlet onaylı kimlik almamalıdır, çünkü o kimliği alan devletin gözlüğü ile bakar habere ve olaylara. sıradan bir memur ile gazeteci arasında ki tek fark, devlet memurunun maaşını devlet, gazetecinin parasını gazete sahibi verir ama gazete sahibine ise devlet reklamları verilerek dolaylı olarak gazetecinin maaşı verilmiş olunur.
devleti için kurşun atanda, haber yazanda "dönem dönem" erişilmez sayılır, ölürse eğer; şehit denir, bu sayede kutsallık payesi verilir.
gazeteci metin'dir.. gazeteci abdi ipekçi'dir. gazeteci bugün cezaevinde yatan yüzlercesidir.
onların bir çoğunun devlet onaylı kimlikleri yoktur, o yüzden devlet istatistikleri arasında cezaevinde yatan sekiz gazeteci görülür.
gazeteci kimliklerini ancak ve ancak yine gazeteci kitle örgütleri verirse o gazeteci olmak için önemli adım atmış sayılır.
sarı basın kartı taşıyanların büyük bir bölümü ne yazık ki gazeteci değildir, sadece belediye otobüslerine bedava binen sıradan yolcudur...
metin göktepe öldürüleli kaç yıl oldu?
kaç gazeteci öldürüldü, kaç gazeteci sadece mesleğini yaptığı için cezaevindedir?
bugün dahi bütün olumsuzluklara rağmen bu ülkede gazeteciler mevcuttur.
gazeteler satılır, içinde çalışan gazeteciler ile birlikte. gazetecilerde alınıp satılmakta mahsur dahi görülmüyor, hatta bu durum normal karşılanıyor. sıradan bir baskı makinesi gibidir, demirbaşlar alınır satılır!
gazetecilere artık görüş sorulmuyor, onlara görevler veriliyor ve görevlerini patronlarının çıkarına uygun yapmaları bekleniyor, yapmayan ise kapı önünde işsizler ordusu içindeki yerini hemen alıyor.
gazetecinin özgürlüğü patronlarının dudakları arasındadır. onlar izin verdiği sürece haber yazabilmekte, onlar izin verdiği sürece gazeteci özgürce haber peşinde koşabilmektedir. gazeteci haber yaparken dahi işinden atılabilmekte, yazdığı yazı yüzünden hapse giren ise işinden olabilmektedir. o yüzden gazeteci özgürlüğünü bu gerçekler ile otosansür yapmak zorunda bırakılmıştır. gazeteci özgür olmadığı yerde özgür medyadan bahsedilmez.
birbirinden bağımsız ve farklı görüşleri yansıtan gazeteler yayınlanması medyanın özgür olduğu anlamına gelmez. medyanın özgürlüğünü belirleyen reklam verenlerdir. reklam verenlerin ticari hayatta başarı çizgisi ise hükumetin aldığı kararlar ve verdiği ihaleler ile sınırlıdır.
metin göktepe ne zaman öldürülmüştü?
medyamız ne zaman özgürlüğünü yitirdi?

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok: