Fetih
kutlamaları üzerine…
İstanbul’un
fetih günü bugünlerde müthiş harcamalar eşliğinde, sahne düzeneği formunda
kutlanıyor. Bugünlerde kutlanan fetih günü aslında bugünlerde kutlanmaması
gereklidir, çünkü İstanbul’un fethi bugünlere tekabül etmiyor. Takvimlerde yapılan
bir okuma hatası kutlamaları bugüne çekmiştir.
“Osmanlı, İstanbul'un
fethini, günümüzde olduğu gibi, Miladi 29 Mayıs'ta değil, Rumi 29 Mayıs'ta
kutluyordu. Hal böyle olunca, törenlerin gerçekleştirildiği Rumi 29 Mayıs
günü, Miladi olarak, 11 Haziran'a denk geliyordu. Yani daha açık bir
ifadeyle, İstanbul'un fethi 11 Haziran'da kutlanıyordu.”
11 Haziran’da ilk kutlama ne zaman başlamış dersiniz? 1910
yılı. Evet yanlış okumadınız ilk fetih kutlamaları İttihat ve Terakki
Partisinin iktidarı döneminde olmuştur. Bugün
kutlanan fetih aslında İttihat ve Terakki Partisinin bırakmış olduğu mirastır. Bugünlerde
siyasetçiler bir birini darbecilik ile suçladığında, diktatörlük ile
suçladığında ilk akla gelen bir partinin mirasını devam ettiriliyor. Devam ettirenler
ise ilginç tarafı o dönemde o partiye muhalefetlik yapan ve Abdülhamit’i göklere
çıkaran bir mirasın torunları.
İttihat ve Terakki partisi bu bayramın en görkemli olarak 1914
yılında kutlamıştır. O dönemde yaşanan siyasi gelişmelere bakarsanız o dönemde
neden bu kadar büyük ihtişamla kutlandığı daha iyi anlaşılır. Birinci dünya savaşı yaklaşmaktadır,
balkanlarda ayaklanmalar ortaya çıkmış, yeni ulus devletleri oluşum
aşamasındadır. Merkezi hükümet ise bayramlar ile milli birlik için mesaj
verirken ayrılmak isteyenlere de göz dağı vermektedir. İttihat ve Terakki
partisi dini bayramların ülke saffında yani balkanlarda birlik sağlamadığının
farkına vardığı için milli bayramlar icat etmiştir. Özgürlük bayramı o icat edilen
bayramlardan biridir, o bayramda Mayıs 1935
yılında bir önerge ile o güne kadar yapılan kutlamalar sonlandırılmıştır. Cumhuriyetin
ilk yıllarında kutlanan bu bayram artık önemini kaybettiği için bir önerge ile
ortadan kaldırılmış ama ittihat ve Terakki Partisinin izlerini silinmemiştir,
bugün dahi devam eden kutlamalar ile yaşamaya devam ediyor.
Birinci dünya savaşları sırasında ve devam eden günlerde ülke
saffında ülke nüfusunun dağılımına uygun olarak herkesi kucaklayacak bayramlar
icat edilmiş ve uygulanmıştır. İstanbul’un fethine balkanlardan gelenlerin
büyük katkıları unutulmamış onların katkıları öne çıkarılmıştır kutlamalar
sırasında. Bulgar, Makedon, Yunan, Arnavut, Sırp… Ne kadar balkanlı varsa bu kutlamalara
katılmaları sağlanmıştır. Bir anlamda da
doğrudur çünkü İstanbul’un fethi batının doğuya doğru yapmış olduğu son
seferdir ve Avrupa’nın doğusunda yaşayan halklar ile birlikte yapılmıştır.
Konumuza yeniden dönersek, İstanbul’un fethi bugünlerde altın
boynuz Haliç üzerinde muhteşem ses ve ışık oyunları eşliğinde suya fetih
yeniden yazdırılacak ve canlandırılacaktır. Bu canlandırmada balkanların halklarının
izlerini elbette görmeyeceğiz, yeniçeriler eşliğinde Fatih görünecektir. Bugün ihtiyaç
duyulan mesajda diğerlerinin önemi artık yoktur. Macarların madenciliğinden
yararlandırıldığına dair bilginin paylaşımının ne nemi vardır? Siyasi ihtiyaca
cevap vermeyen fazla bilgidir. Fatih dönemini ve fatih’i öne çıkarmak bir
anlamda onun yasasını öne çıkarmak demektir ama kimse kendi yazdığı yasa gereği
öldükten sonra cesedinin unutulduğu bilgisinin önemi yoktur, çünkü yazdığı yasa
gereği oğulları taht kavgasına girmiş, geri kalanlar kazanana göre mevzi
belirleyeceğine göre beklemeyi uygun görmüştür. Abdülhamit bile bu kutlamalarda
bunun bilincinde olsa gerek, dedesinin dedesinin yaslarını öne çıkarmamıştır, o
yüzden tahtan indikten sonra yaşamasına izin verilmiştir. Osmanlı hanedanı geleneği
yasa haline getiren Fatih’in mirasından dolayı çok acıları yaşamış, taht devir
dönemleri Osmanlı hanedanının içinde büyük acılara sebebiyet vermiştir. Hanedan
fetih kutlamaları belki o yüzden 2. Meşrutiyet sonuna kutlamayı uygun
görmemiştir, iktidara gelenlerde artık taht mirasını devam edenler değildir,
gönül rahatlığı ile bu kutlamaları başlatmışlardır, dönemin siyasi
ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde.
Bugün dahi kutlanan bu gün hangi ihtiyaca cevap verdiği
konusu aslında açıktır ve günümüzün amacına göre kutlamalar gün geçtikçe daha
fazla masraf yapılarak muhteşem gösterile dönüştürülmektedir.
Fetih Rumi 29 Mayıs miladi
karşılığı olan 11 Haziran tarihi yerine miladi 29 Mayıs günü
kutlanmaya devam ediliyor. Ne zaman bu yanlışlık yapılmış tam bilmiyorum ama
1950 yılından beri bizler fetih günü miladi, hicri arasındaki kafa karışıklığından
kaynaklanana bir durumu bir bilen 29 Mayıs’ta kutlansın demiş ve o gün bu gün
29 Mayıs günü karadan Haliç’e gemi indirir olmuşuz.
İsmail Cem Özkan
Not: Bugün dahi tarihçiler 7 ya da 9 Haziran tarihleri
arasında tartışma yapmaya devam ediyorlar, Osmanlıların neden 11 Haziran’da
kutladığını ise kimse bilmiyor! Bu konuda tarihçilerin yalancısıyım…
Ek:
“Türk tarihçileri bu konuda pek bilgi vermezler değişik tarihler vardır,13
mart,31 mart,1 nisan gibi önceki tarihi verenler olduğu gibi 28 haziran,6
temmuz gibi 1 1.5 ay sonrasını verenlerde vardır;
Tursun bey: 28 Cemaziyelahir 857 6 Temmuz 145
İdris-i Bitlisi: 28 Cemaziyelahir 857 6 Temmuz 1453
Oruç Bey:21 Rebiülevvel 857 1 Nisan 1453
Gelibolulu Mustafa Ali :21 Rebiülevvel 857 1 Nisan 1453
Neşri tarihi:20 Cemaziyelahir 857 28 Haziran 1453
Enveri :20 Cemaziyelahir 857 28 Haziran 1453
Hoca Sadeddin: 20 Cemaziyelahir 857 28 Haziran 1453
anonim tevarih-i ali osmanlar-giese neşri-: 20 Rebiülevvel 857 - 31 Mart 1453
Lütfi paşa : 20 Rebiülevvel 857 - 31 Mart 1453
Müneccimbaşı Ahmed Dede :212 Cemaziyelahir 857 bir başka rivayete göre ise 2 Rebiülevvel 857 - 29 Haziran veya 13 Mart 1453 tarihini verir
işin enteresan tarafı kuşatmaya katılan Aşıkpaşazade’nin gün ay vermemesi ve diğeri olan Tursun Bey ise 28 Cemaziyel a 857 - 6 Temmuz 1453 tarihini vermesidir Türk tarihçilerden İbn Kemal ve Tacizade Cafer çelebi 20 Cemaziyelevvel 857 - 29 Mayıs 1453 tarihini verir. Fetihten sonra Memlük sultanı Melik Eşref İnal ve Karakoyunlu hükümdarı Cihanşaha gönderilen fetihnamelerde de bu tarih 20 Cemaziyelevvel 857 - 29 Mayıs 1453 vardır. Kuşatmada bulunmuş Rum ve batılı tarihçiler ise 29 mayıs 1453 tarihini verirler ki burada da karşımıza bir mesele çıkar bu tarihçilerin verdiği 29 Mayıs tarihi jülyen takvimine göredir.1582 de bırakılarak şimdi tüm dünyada kullanılan gregoryen takvimine geçilmiştir. Bu yeni sisteme geçilirken takvime 10 günlük ilave yapılmıştır bu durumda fethin tarihi: 9 haziran olmalı, daha da ilginç olan Osmanlıların 11 Haziran’ı fetih kutlaması olarak kutlamalarıdır ve 11 Haziran tarihinin nereden çıktığı anlaşılamamaktadır
Osmanlının son döneminde İttihat ve Terakki iktidarında Osmanlı tarihindeki önemli hadiseler kutlanmaya başlandı, hatta ittihatçılar önceki dönemdekileri böyle kutlamalar yapmadılar diye suçladılar 1914’te İstanbul da çıkan gazetelerde bu kutlamalarla ilgili bilgi bulabiliyoruz. Le Monitor Oriental isimli gazetede Osmanlıların İstanbul’un fethini 11 Haziran da coşkuyla kutlarken Yunanlıların ise büyük bir üzüntü ile aynı hadisenin mateminde olduğunu yazıyor.” http://www.tarihportali.net/tarih/archive.php?topic=4537.0
Tursun bey: 28 Cemaziyelahir 857 6 Temmuz 145
İdris-i Bitlisi: 28 Cemaziyelahir 857 6 Temmuz 1453
Oruç Bey:21 Rebiülevvel 857 1 Nisan 1453
Gelibolulu Mustafa Ali :21 Rebiülevvel 857 1 Nisan 1453
Neşri tarihi:20 Cemaziyelahir 857 28 Haziran 1453
Enveri :20 Cemaziyelahir 857 28 Haziran 1453
Hoca Sadeddin: 20 Cemaziyelahir 857 28 Haziran 1453
anonim tevarih-i ali osmanlar-giese neşri-: 20 Rebiülevvel 857 - 31 Mart 1453
Lütfi paşa : 20 Rebiülevvel 857 - 31 Mart 1453
Müneccimbaşı Ahmed Dede :212 Cemaziyelahir 857 bir başka rivayete göre ise 2 Rebiülevvel 857 - 29 Haziran veya 13 Mart 1453 tarihini verir
işin enteresan tarafı kuşatmaya katılan Aşıkpaşazade’nin gün ay vermemesi ve diğeri olan Tursun Bey ise 28 Cemaziyel a 857 - 6 Temmuz 1453 tarihini vermesidir Türk tarihçilerden İbn Kemal ve Tacizade Cafer çelebi 20 Cemaziyelevvel 857 - 29 Mayıs 1453 tarihini verir. Fetihten sonra Memlük sultanı Melik Eşref İnal ve Karakoyunlu hükümdarı Cihanşaha gönderilen fetihnamelerde de bu tarih 20 Cemaziyelevvel 857 - 29 Mayıs 1453 vardır. Kuşatmada bulunmuş Rum ve batılı tarihçiler ise 29 mayıs 1453 tarihini verirler ki burada da karşımıza bir mesele çıkar bu tarihçilerin verdiği 29 Mayıs tarihi jülyen takvimine göredir.1582 de bırakılarak şimdi tüm dünyada kullanılan gregoryen takvimine geçilmiştir. Bu yeni sisteme geçilirken takvime 10 günlük ilave yapılmıştır bu durumda fethin tarihi: 9 haziran olmalı, daha da ilginç olan Osmanlıların 11 Haziran’ı fetih kutlaması olarak kutlamalarıdır ve 11 Haziran tarihinin nereden çıktığı anlaşılamamaktadır
Osmanlının son döneminde İttihat ve Terakki iktidarında Osmanlı tarihindeki önemli hadiseler kutlanmaya başlandı, hatta ittihatçılar önceki dönemdekileri böyle kutlamalar yapmadılar diye suçladılar 1914’te İstanbul da çıkan gazetelerde bu kutlamalarla ilgili bilgi bulabiliyoruz. Le Monitor Oriental isimli gazetede Osmanlıların İstanbul’un fethini 11 Haziran da coşkuyla kutlarken Yunanlıların ise büyük bir üzüntü ile aynı hadisenin mateminde olduğunu yazıyor.” http://www.tarihportali.net/tarih/archive.php?topic=4537.0
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder