İzmir kadın gibidir,
değerlidir ve incidir!
Ne zaman İzmir’e gelsem, bir kasaba havasının hala hakim
olduğu duygusuna kapılırım. Biraz içine doğru yol aldığımda son yıllarda moda
olan benzetme ile söylersem; tacize, dayağa, tecavüze uğramış kadın dağınıklığı
içinde olduğunu görürüm.
İzmir Ege Denizin incisi ve güzel kadınıdır, onu ele
geçirmek için nice savaşlar yapıldı, nice kanlar aktı. O güzel kadına bugün
baktığımda yukarıda da betimlediğim gibi darmadağınık, eli yüzü paramparça
halde olmuş görürüm. Her bir yeri dökülüyor, her bir parçası modern
görünümünden uzak, yağmalanmış, perişan edilmiş halde. Sanki bir doğa olayı
olsa da bu dağınıklık yok olsa, her şey sıfırdan başlasa beklentisi içinde.
Doğa şehri birden fazla insan elinden almış, kendi özüne
döndermiş, fakat insan doğaya inat eskisinden daha kötü, daha karmaşık, daha
pis bir şehri yaratmış. Yangınlar, depremler ile şehrin yeniden kurulması için
şans yakalayan insan evladı, bu fırsatları kendi çıkarları için yağmaya ve
talana dönüştürmüş; eskisinden daha kötü bir şehri yaratmış. Eski değerleri yok
ederek üstelik. Kim diyebilir burada destanların hayat bulduğunu, kim diyebilir
dünyanın bütün renklerinin bu şehir havası içinde buluştuğunu… Kalmamış izleri,
var olanları da tek tek siliyoruz.
Bugün şehrin günlük yaşamına ve geleceğe hükmedenler, yarın
hükmedecekler gibi ortak kültürün insanlarıdır.
Şehrin bugün ki hali; yılların birikimi, yılların şehir
yöneticiliğinin bir sonucudur. Bugün iktidarda olanların suçu, geçmişin
birikimlerini olduğu gibi alıp, değiştirmeden şehrin günlük yaşamına
uygulamasıdır. Göreceli birkaç yenilik yapıyor olmaları, dayak yemiş kadının
yüzünün morluğunu kapatmak için sürülen allık gibi sırıtıyor.
İzmir şehrinin ırzına geçenler elbette tek tek müteahhitler
ve çıkarı için inşaat izni veren bürokratlar değildir, belki de en büyük tacizi,
İzmir içinde mahalle oluşturacak kadar büyük yerleşim yerleri açan kooperatiflerdir.
Bir mimara çizdirilen proje; bir mahalleye uygulanmış ve bir birinden çirkin
binalar yumağı oluşturulmuş hissine o yerlere gittiğinize yaşayabilirsiniz. Dik
yollar, hayata ait olmayan beton üzerine vurulmuş renkler, üst üste kutu kutu
konmuş daireler, domino taşları gibi birbirini yıkacakmış gibi duran yüksek binaların
olduğu mahalleler. Dar ve kaldırımı olmayan yollar, çocukların ve yaşlı insanların
rahat nefes alabileceği toprak zeminden yoksun, her şey sağlam ve genç insanlara
göre düzenlenmiş yaşam kutucukları içinde yaşamaya zorlanmış koskoca bir şehir.
Gecekondu mahalleri bile modern diye yutturulan bu uydu şehirlerden daha
insani, daha yaşanır halde.
İzmir’e körfezden bir bakın, her yer beton, her yer
birbirine benzeyen binalar yığını olduğunu görürsünüz. O betonların arasında insanların
nasıl nefes aldığını düşünemezsiniz bile, sadece bir yığın görürsünüz.
Körfez içinde kuş sürülerini, vapur peşinden uçan martıların
olmadığını boş körfeze bakarken görebilirsiniz.
İzmir kadın gibi değerlidir, iyi bakılması ve ne düşündüğüne
önem verilmelidir. Erkek hakimiyeti altında yok edilmesine izin verilmemelidir,
yoksa bugün ki gibi solar, nefessiz kalır ve içinde yaşayanlar ile birlikte
intihar eder!
Bakımlı kadın değildir İzmir; perişan, dağınık, ve
hırpalanmış haldedir.
Bugün yeni bir doğa felaketi yaşamış olsa şehir, şehrin
sahibi olanlar daha kötüsünü, daha beterini yeniden inşaat edecektir. Çünkü çıkarları;
dünyaya bakış açıları şehir kültürü üzerine kurulu değildir, ortak yaşam, ortak
üretim üzerine değildir, aksine yağmalamak ve ırzına geçmek için sıraya girmiş
para babaları ağızlarından salya akarak sıranın kendilerine gelmesini bekler
gibiler.
Şehir üzerine üretilen tüm projeler şehri yeniden yaratmak
üzerine değil, nasıl cilalarız, nasıl bu şehrin bir karış toprağından rant elde
ederiz diye baktıklarını düşünüyorum. Etinden, güzelliğinden her şeyinden rant
elde etmeye alışmış liberal düşünceli insanlar, bu şehrin toparlanmasını ve
yeniden güzel olmasını düşünmüyorlar, dayak yemiş kadını kocası ile barıştırmak
isteyenler gibi kadını peşkeş çektiklerini hissediyorum.
Barıştığını söyleyen koca, karakol çıkışında karısını vurur
ve öldürür, gazetelerin üçüncü sayfası olmaya devam eder. Belki de eve
gittikten sonra, fırsatını bulur bulmaz erkek, elde ettiği kadınını belki daha
kötü dövecektir!
İzmir bir kadın gibidir, bugün tacize, tecavüze, dayağa
uğramış kadın gibi gazetelerin üçüncü sayfalarında haber olmayı bekler gibi…
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder