Annenin gördüğü düştür barış (Ritsos)
Barış savaşın olduğu zaman diliminde en çok kullanılan
kelimedir, çünkü savaş gözyaşı, yağmalanma ve yıkımdır. Savaşın olduğu yerde
kontrol edilemeyen kara paradır. Kara para ise, insan kaçakçılığı uyuşturucu,
organ ticareti, silahların serbest dolaşım hakkı olduğu ama insanın serbest
dolaşamadığı zaman dilimidir.
Barış kelimesi toplum içinde heyecan uyandırıyorsa eğer,
orada savaş yorgunu insanların varlığından bahsedebiliriz. Savaş cephelerden
oluşur ve cephelerin içinde karşılıklı taraflar olur. O taraflar bir şekilde barışmak
zorundadır, çünkü sonsuza dek süren savaş insanlık tarihi içinde yoktur.
Savaşın olduğu yerde ne yarın vardır ne de geçmiş. Çünkü hiçbir
insan neden savaştığını dahi sorgulayacak kadar ne zamanı vardır ne de bilgi
birikimi. Savaş düşünmeyi ortadan kaldırır, insanları birer canlı bomba yapar
ve bilinçsizce bir kurşunun önünde hedef ya da bir bombayı üzerinde patlatacak
kadar yarınsız bırakır.
Tarih, kriz yönetme ve yönlendirme gücüne sahip olanların
hakim olduğu sistemleri gelişimine izin verir.
Her ne kadar savaş, bölgesel gibi algılanmış olsa da cenaze törenlerinin
mekanları ülke sathında olduğunu unutmamak gereklidir. Bugün dahi bölgesel hassasiyetler
bu savaşın ne kadar geniş bir alanda devam ettiğinin kanıtıdır.
Savaş karşıtı söylem her ne kadar tüm toplumu kucaklayacak
şekilde kullanılmasa da sessizce fısıldanılmaktadır. “Barışı ben yaptım oldu”
ve “ben istedim olacak” demek ile olunmayacağını ve olamayacağını tarih bize
söylemektedir. Tüm barış görüşmeleri uzun bir zamana ihtiyaç duyar, bu
sorunların ve yanan alevin koru hale gelmesi için gereklidir. Taraflar vardır
ve taraflar arasında söz ile söylenmeyen bir kan davası vardır. Bu davanın
acısı henüz acıtırken, barış masası kuralım ve bir birimizi kucaklayalım demek
ile barış olunamaz.
Barış süreci uzundur ve tarafları hırpalar.
Savaş için, taraflar içinde yer alan işbirlikçiler, barış
sürecini daha da ağırlaştıracaklar ve çatışma çıkması için ortamlar hazırlamaya
devam edeceklerdir, çünkü kara para ile çarklarını döndürenler yeni düzende o
çarkları kaybedeceklerdir.
Ülkemizde barış için sözde bir süreç başlamıştır, sözde
diyorum çünkü henüz net olarak toplum önünde taraflar açıkça kendilerini ifade
edemiyorlar. Eğer toplum önünde taraflar kendilerini ifade edebilirlerse o
zaman savaşın gerekçeleri ortaya çıkar ve akıl tutulması durumu ortadan
kalkabilir.
Savaşa alışmış bir sistemin, barış gibi denenmemiş bir
duruma alışması kolay değildir, o yüzden barış süreci kesintilere uğrayabilir, zaman
zaman çatışma haline kadar gelecek kadar taraflar gerilebilir ama barış eninde
ve sonunda olacaktır.
Bugünlerde “akil insanlar” adı verilen bir barış için
girişim başlatılmış. Bunların görevlerinin ne olacağı, ne yapacağını başbakan
dışında kimse bilmiyor diye biliyorum.
Akil insana gerek duymadan barışabilecek birikime tarafların
sahip olması gereklidir, çünkü 30 küsur yıldır kavga edenler kavganın nafile
olduğunu yaşayarak öğrenmişlerdir. Şimdi tek yol ve denenmemiş yol barış kaldı,
onu da deneyecekler...
İlk girişimde büyük olasılıkla başarılı olamayacaklar, çünkü
izlenen yöntem ve yöntemi hayata geçirecek kesim bu işi gerçek anlamda yapacak
bilgi birikimine ve deneyimine sahip olmadıklarını düşünüyorum. Sonra başka girişimler olur... Sonuçta savaşmayı
bilenler, barışmayı da öğrenecekler... İlkinde olmasa da bir başka girişimler
ile mutlaka olacak... Biz barışamazsak eğer, birileri gelecek ve bize barış
koşullarını dayatacak ve ister istemez bizlerde o birilerin sözünü yerine
getireceğiz...
Barış yapmakta öğrenilen bir şeydir. Barışı zor kazananlar
savaşa hayır der, savaşı tanımayanlar ise savaşmak için bir neden arar ve
bulurlar. Savaşı tanımayan ve onun acısını içinde hissetmeyenler komşu ülkeler
ile çatışır halde olması tesadüfi değildir, döktükleri gözyaşları kendi
seçmenine verilen mesajdan öte bir anlam ifade etmez. Barış ancak acıyı
yüreğinde hissedenlerin yapacağı onurlu bir davranıştır. Acıyı sadece seçim alanlarda
kullananlar barış kelimesinin anlamı ile oynamayı marifet sayarlar ama yaşam o
oyunu bozar!
Barış insanlık tarihi ve birikimi için seçilmiş en onurlu
yoldur.
“Annenin gördüğü düştür barış” (Ritsos)
Düşü gerçekleştirmek için atılan adımları ciddiye alıyorum,
ilkinde olmadıysa mutlaka başka bir girişimlerde barış olacaktır.
Taraflara sesleniyorum;
Kan dökülmesini durdurun!
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder