Yarışmalar…
Son yıllarda karikatür alanında yarışma sayısında artış
olduğunu hissediyorum, hissediyorum çünkü ben uzun yıllardır yarışmaları
izlemiyorum. Yarışmaların son yıllarda
artmış olması acaba bir ihtiyaçtan mı, yoksa yarışma adı altında karikatürün
hiciv alanının tırpanlanması konusu mu, o konuda kafamda sorular oluştu. Bir çok
karikatür yarışmasının albümüne ve sonuçlarına bakıyorum sistemi eleştirmeyen,
görsel yönü öne çıkmış içeriği boş balon köpükçükleri olduğunu görüyorum. Karikatür
içeriği çizimi ile bir bütünlük taşıması gerekli ama bunu yarışma karikatürleri
içinde genelde göremedim. Elbette bu değerlendirmemi görebildiğim yarışma
albümleri ve haberlerinin bana yansıması olarak okuyun.
Karikatürcü, yarışma için karikatür çiziyorsa karikatürünü
yayınlama imkanına sahip olmadığı içindir. Yarışmalar ise, ‘parayı veren düdüğü
çalar’ misali, parayı verenin amacına uygun karikatür o yarışmanın birincisi
olur. Hiçbir şekilde parayı verenin bakış açısının aykırı bir şey yarışmada
ödül alamaz, doğasına aykırıdır.
Karikatür yarışmaları birilerin cebini ve gururunu
okşayabilir ama karikatürün bir mizah olduğu gerçeğini yok edemez. Karikatürü sadece
çizgi ile yapılan sanat dalı olarak görenlerin dar bakışı içinde birer reklam
aracı haline döndürenler, mizahın keskin eleştiri yönünü kör bıçağa
dönüştürenler, karikatür sanatına yaptıkları katkıları kendi aralarında
konuştuklarını duyar gibiyim. O kadar büyük katkı yapıyorlar ki, mizahı kategorize
etme başarısına ulaşıyorlar. Birilerinin ‘bakış açısı’ karikatür anlayışıdır
yanlış imgesi yarışmalar ile genç amatör beyinlere yarışmalar aracılığı ile
işliyorlar. Ödül alma ve kendisini göstermek isteyenler; ödül almış eserlerin
duruş noktasına göre karikatür üretmeye devam ederler. Geniş kitlelerin okuduğu
paylaştığı karikatür üreten dergiler ve gazeteler ile yarışma karikatürleri
arasında duvar örülmektedir.
Son yıllarda yarışma karikatürü ve karikatürcüsü somut bir
gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır ve yarışmaların sürekli katılımcıları
arasında yer almaktalar.
Peki, yarışmalar dışında karikatürlerini göstermeyenler için
alternatif olanaklar var mı? Elbette var, yine bazı firma ve şirketlerin
denetiminde yapılan sergiler. ‘Farkındalık’ adı altında yapılan sosyal
sorumluluk sergileri de mizahın içinin boşaltıldığı bir görsel şölen
sunmaktadır. Orada da firmaların olanakları ile bastırılan ve AVM salonları ve firmaların
ilişik içinde olduğu salonlarda karikatürler sergilenmektedir. Onlarında karikatüre
katkısı yarışmalar kadardır ve o sergilerin küratörlüğünü yapanların özel
ilişlileri ve beğenileri ile karikatür ayrı bir kategoriye uydurulmaktadır. Amatör
bir karikatürcünün o alana girmesi Üsküdar’dan deveyi karşıya geçirmek kadar zordur.
Elbette bazıları yakışıklılığını ve güzelliğini kullanması dışında…
Bir de bütün bunların dışında; ezilenlerin, sınıf bilinci
içinde sınıf mücadelesi yanında mizahın dilini kullananların oluşturmuş olduğu
çalışmalar da vardır. Onlar çalışmalarını mizahın ezilenden yana dilini
kullanır ve gerçek anlamda mizah üretimi için olanaklar arar ve yaratmak için
olanakları zorlarlar. Elbette onların da hataları ve eksiklikleri vardır, fakat
en azından mizahı mizah olarak algıladıkları için diğerlerinden ayrılırlar.
Makro Paşa dergisi çıktığı sırada mizah dergileri ve mizah
sayfası olan yayınlarda vardı, Makro Paşa her türlü baskıya karşı mücadele
ederken diğer mizahi olarak üretilenler kadın bacağının ve vücudunun estetik
sorunları ile uğraşıyorlardı. Mizah tek bir vücut içinde ve homojen şekilde
değildir, duruş noktasına göre farklılık içinde olması doğaldır bazı mizahçılar
için seks tabusu daha önde olabilir, bazıları için sınıf sorunları.
Yaşadığımız dönem içinde mizahın dilini erk sahibinin
çıkarları yönünde bilinçli kullananlar yanında bilinçsiz ama işlerine geldiği
için eleştiri yapmaktan uzak, sorun yerine sorunsuz yaşamayı tercih edenlerin
tercihleri de günümüzün mizahı hakkında bir şeyler söylemeye devam ediyorlar. Onların
tartıştıkları sadece sanat ve çizgi ile ilgili olduğu ve yaşamın gerçekliğinden
kopuk, ‘sanat için sanat’ anlayışının başka versiyonlarını tekrarlamaktan başka
şeyler yapmıyorlar.
Karikatürü sanat olarak görenler, sanatın estetik olduğunu
söylemeye ve karikatürün estetik boyutunu öne çıkarmaya çalışıyorlar. Onların
dertleri isimlerinden elit bir kesimin bahsetmesi ve ürünlerini daha özgür bir
şekilde sergileyebilmeleri /satabilmeleri için değişik akademik, siyasi, ticari
ilişkiler içindeler ve o ilişkileri içinde zenginlerin kasalarına yatırım aracı
olarak çizgilerini teslim etmekteler. Tekel olan bir cam şirketi için
karikatürünü desen veren karikatürcüler, karikatüre bir şey kazandırmaz ama
ceplerine biraz para bırakabilirler. Onların ürünlerini özel üretim olarak
gören ve pazarlayan firma farkındalık için sadece küçük bir adım atmış olur. Nasıl
olsa eserini verecek yüzlerce karikatürcü veya çizer vardır, o yüzden oraya
eserini verenleri kınamak doğru değildir, piyasa koşulları içinde çalışan her
insanın yapacağını yapmışlardır.
Elbette ben bu yazıyı yazdım diye, yaşanan gerçek ne yok
olacak ne de azalacaktır. Aksine gün geçtikçe daha da artmaya devam edecektir,
çünkü yarışmalar ve sonuçları oluşmakta olan yeni bir piyasanın alanları olmaya
devam edecektir. Karikatürcü tıpkı diğer sanat dallarında sanatçıların olduğu
gibi para sahibinin zevkine ve siparişine göre ürün verecek ve onların
ihtiyaçlarını uygun olduğu süre içinde karşılayacaktır. Burada önemli olan; ezilenden yana tavır
sergilediğini söyleyenler karikatürcünün duruşudur. Hem ezilenden yana hem de doğadan
yana olup; altın ve enerji için doğayı ve işçisini sömüren bir işverenin medyasında
karikatür çizmez ve çalışamaz. Fakat bizim gibi ülkede, kişinin değerlendirmesi
yaptığı işe göre değil, söylediği söze göre yapılıyor. Toplum içinde
değerlendirme tanınmışlık ile ve sattığı eser ile ölçülür konuma gelmiştir. Eseri
satılamayan birinin sanat galerilerinde sergi açması bir hayaldir.
Son söz olarak; yarışmalar, adına ne derseniz deyin mizah
açısından hiçbir artı değer üretmez, onlar sadece parayı veren (ödülü veren)
şirketin veya şirketin reklamını yapmaktan ve gurunu okşamaktan başka işlevi
yoktur. Karikatürcü açısından ise elinde tutağı bir albüm ve kazanırsa eğer bir
ödül plaketi ve yanında olursa maddi değeri olan bir şeydir. Bir de kendi yaşam öyküsünde aldığı ödüller
hanesinde bir satırdır.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder